BİRLİKTELİK OYUNU - BÖLÜM 5

8.5K 344 37
                                    

İkimiz de şaşkınlıkla birbirimize bakıyorduk.

Ben ve Savaş, sevgili değildik ki! Ben sadece onu çocuğuna birkaç saat zaman ayırıp, bana anne diye seslenmesine izin veriyordum. Fakat, bunu diğer insanlara anlatsam, bana olur olmadık laflar edeceklerini, adım gibi biliyordum.

O adamın söylediklerine boyun eğmek ise, yapmayı hiç istemediği bir şeydi. Evet, Savaş'la birlikte olduğumuzu söylemek, çok da tehlikeli değildi. Tehlikeli olan, Yaren'in, ikimizin kızı olduğunu düşünmeleri ve daha da kötüsü, evlilik dışı çocuk yaptığımı zannedip, beni kınamalarıydı. Aslında, Yaren'in benim kızım olduğunu düşünmeleri imkansızdı, bir yol dışında. Eğer Hande'yi bilmiyorlarsa, muhtemelen ilişkimizi bunca zamandır sakladığımızı düşüneceklerdi.

"Savaş," diye seslendim ona, şu an karşımızda sinir küpüne dönmüştü. "Hande'yi biliyorlar mı?" diye sordum, sesimdeki tedirginliği bastırmaya çalışarak. Bakışlarını bana çevirdiğinde, gözleri sinirden kan çanağına dönmüştü. Yaren'in bunları duyması iyi değildi. Babasının öfkesini kendi kafasında farklı yorumlayabilir ve üzülebilirdi. Bu yüzden, ona dönerek elimi uzattım.

"Kızım, hadi biz içeriye gidip, çizgi film izleyelim. İster misin?" dedim yavaşça. Savaş'ın öfkeli hali onu korkutmuştu, bu yüzden ikiletmeden dediğimi yapmıştı.

Yaren'e istediği çizgi filmi açıp, tekrar içeri girdiğimde, Savaş bir ileri bir geri, nereye gideceğini bilemez halde dönüp duruyordu. Beni farkettiğinde, tekrar yerine geçip oturdu. Ben de yanına geçip oturduğumda, konuşmaya ilk o başlamıştı.

"Eğer adamın dediğini kabul edersem, bu sefer, senin peşini bırakmayacaklar. Ama, kabul etmezsem, Yaren'in hakkında bulabildikleri her bilgiyi, anında yayacaklar. Gerçekten, seni zor durumda bırakmak istemiyorum ama, işin ucu benim hayatta en değer verdiğim kişiye, kızıma dokunuyor. Delireceğim, az kaldı." dedikten sonra, sinirle şakaklarını ovmaya başladı. Bir gün içinde bu kadar sorunla uğraşmak onu epeyce yormuştu, belliydi.

"Tamam, sakin ol. Adamın dediklerini kabul etmek istemesek bile, bunu yapmaktan başka çaremiz yok. Durumu ancak bu şekilde atlatabiliriz. Yanında genç bir kadın, bir de çocuk var. Biz gerçeği biliyoruz ama, onlar bilmiyorlar. Bir süre böyle devam ederiz. Sonra da, anlaşamadığımızı ve birlikteliğimizi bitirdiğimizi söyleriz. Ben de, Yaren'le görüşmeye, hatta bazen izin verirsen onun benimle kalmasına, devam ederiz. Lütfen, daha fazla Yaren'i korkutma." dedim onu sakinleştirmeye çalışarak. Sözlerim ona bir nebze olsun etki etmiş, sakinleştirmişti.

"Gerçekten, şu iki gün içinde, benim için o kadar çok şey yaptın ki, sana teşekkür etmeye nereden başlayacağımı inan ki bilmiyorum. Kızıma annelik yapmayı kabul ettin, asistanım olarak işle ilgili sıkıntımda bana bir çözüm yolu gösterdin. Şimdi ise, özel hayatımı kurtarmak için, benimle sevgili rolü yapmayı kabul ediyorsun. Bunların hepsini, sadece iki gün içinde yapmayı başardın." dedi bana minnetle bakarak. Sözleri, beni utandırsa da, böyle düşünmesi beni mutlu etmişti.

"Her zaman sana yardım etmeye çalışan bir arkadaş olacağım, Savaş. Sen bilmeden, bana bir kız çocuğu verdin. Kızın, öyle tatlı ki, onu sevmeme gibi bir şansım yok. Birkaç gün ya da birkaç saat. Ne zaman tanıştığımızın ne önemi var? Benimle ilgili bilmen gereken en önemli şey, seni ve Yaren'i asla bırakıp gitmem. Söz veriyorum." dedim tüm samimiyetimle. Bana bir kucak bahşettiğinde, bunu geri çevirmedim. Onunla, onun evinin bahçesinde sarılacağımı söyleseler gülerdim. Fakat, şu an yaptığım şey tam olarak buydu.

Sarılmamız bittiğinde, artık gitme vaktimin geldiğini farketmiştim. Saatlerdir buradaydım. Artık, kendi evime gitmeli ve yarının temposuna erkenden kendimi alıştırmalıydım.

ANNE!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin