ANNE? - BÖLÜM 2

10.8K 496 55
                                    

Araba yolculuğumuz sessiz geçiyordu. Ortamdaki sessizliği bozan tek şey kısık sesle çalan müzikti. Onun dışında, Melisa'nın ağzından tek bir kelime bile çıkmamıştı. Bunun üzerine ben konuşmaya karar verdim.

"Bana biraz kendinden bahsetmende, bir sakınca yoktur umarım." dedim. Sözlerime başladığım an yüzünü bana döndü. Kısa bir süre kafasında söyleyeceklerini, ölçtü, tartı. Ardından dudaklarından dökülmelerine izin verdi.

"Melisa Haznedar, 22 yaşındayım. Ailemle birlikte, İstanbul'da yaşıyorum. Aslında babamı tanıyor olabilirsiniz. Cihan Haznedar. O da iş dünyasının tanınan ve sevilen adamlarındandır."

Melisa lafını bitirdiğinde, şaşkınlığımı gizleyemedim. Babasını elbette tanıyordum. Ben iş dünyasına atılmadan önce, sık sık bize gelir, babamla tavla oynar, aynı zamanda bolca iş konuşurlardı. Fakat son birkaç yılda onun adını bile duyduğumu hatırlamıyordum.

"Demek, Cihan amcanın kızısın. Elbette ki, babanı tanıyorum. Babamla çok yakın arkadaşlardı. Bize sık sık gelirdi. Ama son birkaç yılda, onu hiç görmedim. Kötü birşey yoktur, İnşallah." dediğimde, Melisa'nın yüzü soldu. Galiba gerçekten kötü birşey vardı.

"Babam, geçirdiği bir kaza sonucu, belden aşağısını kullanamıyor, malesef. Bu yüzden, Almanya'daki evimizde tedavi görüyor. Ama durumu gittikçe iyiye gidiyor."

Kız bunu söylerken daha çok kendini inandırıyor gibiydi. Fakat ben, bütün kalbimle adamın iyileşmesi için dua edecektim.

Yolculuğumuz sonlanırken, aramızda sadece bu konuşma geçmişti. Arabadan inerken,bir yandan da ona, teklifimi nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum. Hangi kadın olsa, böyle bir teklifi yanlış anlar ve kırılırdı. Benim ise niyetim tamamen masumcaydı. Kızımın mutluluğu için, herkese rezil olmaya razıydım.

Onun kapısına geldiğimde, çoktan inmiş olduğunu gördüm. Onun için kapıyı açmamı istememesi, garipti. Genelde, kadınlar bu hareketi karşılarındaki kişiden mutlaka bekleler. Ancak bu hareketiyle, şimdiden Melisa'nın diğer kadınlardan farklı olduğunu anlamıştım. Benden uzakta yürümesi, rahatsız etmişti beni. Asistanım bile olsa, kimse benim yanımdaki kadına aç köpek gibi baksın istemezdim. Bu yüzden ona yaklaşıp, elimi hafifçe beline attım. Bu hareketim, onu ürpertse de sesini çıkarmadı. Yanımıza gelen garson bize masamıza eşlik ederken, Melisa diğer insanları izliyordu.

Onun için çektiğim sandalyeyi gördüğünde, yavaş hareketlerle oturdu. Ben de karşısına oturdum. Bir süre dışarıyı izledi sessizce. Ona baktığımı farketmiş gibi bana döndüğünde, başını başka tarafa çevirdi.

Bunun bütün yemek boyunca böyle devam ettiğini düşündünüz, galiba? Melisa'nın bana deliymişim gibi bakacağını bilmesem, kesinlikle size gülerdim. Biz bu gece çene kaslarımız ağrıyana kadar konuştuk oysa. Herşeyden bahsettik. Öyle ki, ben uzun zaman sonra, ilk defa bu kadar çok eğlenmiştim. Gecenin sonuna doğru, artık ona anlatmak istedim. Ondan yardım istemek, benim derdime çare olmasını istedim. Fakat bunu nasıl yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu.

En iyisi herşeyi olduğu gibi söylemek, diye düşündüm. Hayatımda yalana, dolana yer yoktu benim. Asla olmamıştı. Bu yüzden derdimi açıkça anlatmak, benim için en iyi seçenekti.

"Aslında, benim bir sıkıntım var." dediğimde yüzündeki gülüş dondu. Söyleyeceklerimi ilgiyle dinlediğini belli edercesine ellerini masanın üzerinde birleştirdi."Benim bir kızım var, annesiyle görüşmüyoruz. O annesiyle hiç tanışmadı." dediğimde gözlerine yaşların geldiğini gördüm. Göründüğünden de hassastı anlaşılan." Ben, bunu senden istemenin ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum. Senden sadece bir süre kızıma annesi gibi davranmanı istiyorum. Onunla sadece bir yemek yesen bile olur. Onu hemen buraya getirtebilirim." dedim. Ellerini masadan çekip kucağına koydu. Başını eğdiğinde gözünden düşen bir damla yaşı gördüm. "Bunu yapamk zorunda olmadığını biliyorsun. Eğer yapmak istersen çok sevinirim. Yaren'e sadece, bugün benimle olduğun gibi olsan bile, o bunu yıllarca unutmayacaktır." dedim hala cevap vermediğini farkettiğimde. Zor birşey istemiştim. Hatta belki de böyle bir düşünceyi aklımdan bile geçirmemeliydim. Ama söz ağzımdan çıkmıştı bir kere, şimdi beni sözümden döndürecek tek şey onun bunu kabul etmemesi olurdu.

ANNE!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin