BÖLÜM -9-

167 14 6
                                    

Güzel uykumdan telefonumun zil sesiyle uyandım.

Hadi ama sabahın köründe beni neden ararsınız ki? Hem kim olabilir? Şu aralar Mert ve ailesinden başka birinin umrunda olduğumu sanmıyorum.

Söylenerek yataktan doğruldum ve telefonu aldım.

Biraz önce umrunda olduğum kişileri söylemiştim değil mi?

Ah, en önemli kişiyi unutmuşum. Annem.

Aramayı cevaplandırmadan önce bildirim çubuğundan saate baktım.

Ve evet yine az önce sabahın körü demiştim.

Saat 15.07.

Bugün güne kendi kendimi g*t ederek başladım. Eminim mükemmel bir gün olacak (!).

Sesimi uykulu halinden kurtarmaya çalışarak telefonu açtım. Eğer bu şekilde açsaydım annem beni öldürebilirdi.

"Efendim anneci-"

Sözümü yarıda kesen şey annemin endişe ve sinir karışımı çıkan sesi oldu.

"Ece! Neredesin sen? Eve geldim ve yoksun. Bugün okul yok. Hem gardırobuna da baktım. Bir yere mi gittin. Baban Ankara'da önemli bir toplantı yaptığı için arayamadım onu. Yoksa... Kavga falan mı ettiniz. Bana bak evden mi kaçtın? Ah, ben seni böyl-"

Nefes almadan konuşuyordu ve içten içe gülmek istedim. Tabi şuan evden kaçmakla suçlandığım için gülemedim ve hayatımın en büyük hatalarından birini yaptım.

Annemin sözünü kestim.

"Evden falan kaçmadım anne. İşinden birazcık da olsa kafanı kaldırıp eve gelseydin anlardın zaten. Olanlar telefondan anlatacağım kadar basit değil. İstersen bir yerde buluşalım ne dersin?"

Sona doğru topralamasaydım annem sözünü kestiğim için beni öldürebilirdi. Gerçi birazdan da öldürecek olması gibi bir gerçek var.

"Tamam. Peki buluşalım. Şirketin yakınlarında Pınar teyzenin kafesi var biliyorsun. Oraya gel çabuk."

Ben tamam diyemeden telefonu suratıma kapattı. Şimdi bunun üstüne yoğunlaşamazdım. Daha önemli bir şey vardı. Anneme nasıl bir bahane bulacaktım?

Aklıma hiçbir şeyin gelmemesi beni sinir etti. Yardım edecek birini bulmalıydım. O kişi de şuan karşımdaki odada mışıl mışıl uyuyan Mert'ten başkası değildi.

Saat her ne kadar öğlen olsa da benim gibi uykucu biri olmalıydı. Yoksa şuana kadar uyanıp beni de uyandırırdı.

Kapısına doğru gidip kapıyı sessizce açtım.

Tahmin ettiğim gibi uyuyordu. Şuan acele etmem gerektiği aklıma geldiğinde yatağına uçup zıpladım ve Mert'i dürtmeye başladım.

"Mert! Kalk hadi. Çok önemli bir şey oldu. Yardımına ihtiyacım var."

Uyku akan gözlerle bana baktı.

"N'oldu ya?"

Sesi uykulu çıktığı için rahatsız olmuş olacaktı ki boğazını temizleyip yatakta doğruldu ve bana baktı.

"Kötü bir şey mi var?"

Kafamı sallayıp olanları anlattım.

Bana 'sen bittin' der gibi bakmasını bekliyordum ama daha çok taktik bulmaya çalışıyor gibi bir hali vardı.

"Buldum!" diye bağırdı heyecanla.

Umutla ona baktım. Konuşmaya başladı.

"Doğruları söyleyeceksin ama görevden bahsetme. Olayları akışına bırak. Emin ol baban da görevi annene söylemez. Annen aranızı yapmaya çalışacaktır. Babanı tanıyorum annen daha fazla şüphelenmesin, olayı anlamasın diye sana ortak olur. Eğer işler sarpa sararsa beni ara."

OYUN -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin