Ece'den:
Mert'le az önce yaşadığımız o olaydan sonra dizlerim titreye titreye sınıfın yolunu tuttum. Durumum hiç de iyi değildi.
İlk öpücüğümü böyle saçma bir sebepten ötürü küs olduğum arkadaşıma vermem tamamen bir saçmalıktı. Özel olmasını ve bunu hoşlandığım kişiyle yapmak isterdim. Ancak hayat bana yine kıçıyla güldü ve her genç kızın hayal ettiği o masum şeyi bile yapamadım.
Anlaşılan kendime gelmem zor olacaktı.
Ders dinleyecek havamda değildim ama gidecek bir yerim de olmadığı için en azından sınıfta uyuklayabilirdim.
Sınıfa girdiğim an herkes gözlerini bana dikti.
Neye bakıyorlardı ki? Yoksa Mert'in beni öptüğünü falan mı gördüler?
Hayır, saçmalama bu imkansız. Orada sizden ve Berkanlardan başka kimse yoktu. Zaten Berkan'la Sude işi götürüyorlardı. Yani kimse görmemiştir.
İç sesim her zamanki gibi moral vereyim derken moralimin içine daha da etmişti ama haklıydı. Kimse görmüş olamazdı.
Sude ve yanındaki birkaç kız bana bakıp kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Bir işler döndüğü kesindi ancak ben anlamıyordum.
"Kapatın çenenizi!" diyerek onları uyaran Deniz'e baktım.
Okuldaki çoğu kız ondan korkuyordu. Bize göre daha iriydi ve suratında her zaman 'hepinizden tiksiniyorum' bakışları vardı. Korkmamak elde değildi.
Bana bakıp gülümsediğinde şaşırmıştım. Genelde beni, daha doğrusu okuldaki bütün kızları görmezden gelen kız şimdi bana neden gülümsedi anlamasam da karşılık verdim ve sırama oturdum.
"Ya! Deniz! Sen de mi onlardansın? Bu aptalların neyini savunuyorsun ki?!" diyen Sude bana tiksinircesine bakıyordu.
"Kes sesini ve işine bak! Aptal olan sizsiniz. Sen, senin kuyrukların, Berkan ve Berkan'ın yaverleri."
Deniz bunu dedikten sonra Sude susmuştu.
"Cidden! Burada neler döndüğünü biri bana söylesin! Ne tarafından bahsediyorsunuz?!"
Ayağa kalkıp bağırdığımda kimse benden bunu beklemiyordu. Şaşkınca bana bakarlarken Sude'nin yanındaki bir kız tam konuşacaktı ki Sude eliyle kızın ağzını kapattı. Gözleriyle işaret yaptı ama anlamamıştım.
"Konuşsanıza!" diye bağırıp herhangi birinin konuşması için etrafa baktığımda herkesin kapıya baktığını fark ettim.
Mert kapıda dikilmiş bana bakıyordu.
Gözlerinde acı çekiyormuş gibi bir ifade vardı. Biraz da özür diler gibi.
Gözlerimi ondan kaçırıp sırama oturdum.
Yanıma oturmak yerine arkamda oturan Yeliz'i kaldırıp onun yerine geçmişti. Haliyle de Yeliz yanıma gelmişti.
Gülümseyerek "Selam." dediğinde kafamı hafif eğip gülümseyerek cevap verdim.
Arkama dönmeyi düşünmüyordum. Hayal kırıklığımla bakışmak istemiyordum.
***
Bütün o sıkıcı dersleri sınıfın bir şeyler olduğu her şekilde belli olan ancak hiç kimsenin bir şeyler söylemediği ortamında geçirdik.
Sonunda son iki dersimizi beden eğitimi yapan müdüre içimden teşekkür ederek okulun zemin katındaki spor salonuna indim.
İçeriye girdiğimde çoğu kız bana gülümserken azınlık bir taraf - ki onlar Deniz'in tabiriyle Sude ve kuyrukları oluyor - bana tiksinircesine bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN -TAMAMLANDI-
Novela JuvenilBelki de aşk hiç beklemediğin bir yerdedir... *** Hikaye tamamlandı. Destekleriniz için teşekkürler. ^.^