Dış kapıda kaşları çatık bir şekilde bize bakan kişi babamdan başkası değildi. Bakışları benim ve Mert'in üzerinde geziniyordu.
"Senin burda ne işin var?!" diye bağırdığında Mert korkuyla bana baktı. Yavaşça babama yaklaştı.
"B-Ben Ec..."
"Sana demedim Mert!"
Nasıl yani? Nasıl olur da kızına bu şekilde davranabilirdi?
"Baba? Ne demek istiyorsun?" diye sorduğumda samimiyetsiz bir şekilde gülüp tekrar kaşlarını çattı.
"O görevi bıraktığın gün aramızdaki bağları kopardığımı söylemiştim."
"Bab..."
"Evimde bir yabancıyı ağırlayamam ancak Mert benim yardımcımın oğlu. Öyle değil mi Mert?"
Lafımı kesip söylediği bu sözler gözlerimin yaşarmasına sebep olmuştu ama ağlamadım.
Mert babama sanki aynı yaştalarmış ve ciddi bir iş konuşuyorlarmış gibi baktı. Boğazını temizledi ve konuştu.
"Efendim. Yabancı dediğiniz kişi sizin kızınız. Sizce de biraz ileri gitmiyor musunuz?"
"Mert anlaşılan Ece ile takıla takıla büyüklerine olan saygını kaybetmişsin. Babanla bu konuyu konuşmalıyım."
Mert ellerini yumruk yapmış sıkıyordu. Bana baktığında bakışlarını yumuşatıp gülümsedi. Ama bu gülümseme sanki elinden bir şey gelmediği için çaresizlikten oluşan bir gülümseme gibiydi.
"Mert, Ece ile konuşmayı bırak. Anladığım kadarıyla senden başka arkadaşı yok. Yalnız kalıp cezasını çekmeli."
Mert pis bir şekilde sırıtıp ellerini ceplerine koydu. Birkaç adım atıp babama daha fazla yaklaştı.
"Üzgünüm ama bunu yapamam. Hırsınız yüzünden mantıklı düşünemiyorsunuz. Ece'nin sizin kızınız olduğunu unutmayın."
Babam ağzı açık bir şekilde Mert'e bakıp tekrar önüne döndü. Bana baktığında gözündeki hırsın daha da alevlendiğini gördüm.
Mert olayı düzelteyim diye daha da içine etmişti. Şimdi babam kesin bana daha kötü şeyler yapacaktı.
"İzninizle. Ben gidiyorum. Size iyi geceler."
"Ben de geliyorum." diyen babama baktım.
"Bu kızla aynı ortamda kalmayacağım."
Mert babama bakıp kafasını salladı.
"Madem öyle istiyorsunuz."
Babamla evden çıkarlarken onları izlemekle yetindim. Mert elleriyle 'seni ararım' manasında hareketler yaparken babama yakalanınca şirince sırıtıp arabasına bindi.
Annem hala neredeydi, ne halt yiyordu bilmiyordum ama beni burada yalnız bıraktığı bir gerçekti.
Okuldaki olaylar ve babamla olan sorunlarım üst üste gelince kafayı yememek için kendimi zor tutuyordum. Bunlarla aynı anda başa çıkmak gerçekten çok zordu.
***
Okula geldiğimde her şey eski seyrinde devam ediyordu. Herhangi bir kavga ya da sorun yoktu. Herkes kendi halinde takılıyordu.
Kantine gidip bir kahve aldım. Her zaman oturuduğum masaya gidip ders zilinin çalmasını bekledim. Yaklaşık 10 dakika vardı.
Aniden hoparlörlerden konuşma sesleri duyuldu. Seslerden anladığım kadarıyla konuşanlar Mert ve Berkan'dı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN -TAMAMLANDI-
Novela JuvenilBelki de aşk hiç beklemediğin bir yerdedir... *** Hikaye tamamlandı. Destekleriniz için teşekkürler. ^.^