BÖLÜM -10-

140 13 6
                                    

Mert ve Berkan'ın atışmasından daha doğrusu Mert'in Berkan'ı tehdit edişinden sonra Berkan put gibi olduğu yerde kalakalmıştı. Böyle bir çıkışı Mert'ten beklemiyor olmalıydı.

Aslında bunu yaptığı için Mert'e kızmam gerekirdi ama yapmadım. O bizi korumuştu. Ona teşekkür etmeliydim.

Mert'in sinirli olduğu her halinden anlaşılıyordu. Sanki okulda bir yetkisi olmasa Berkan'ı dövecek gibiydi. Ki büyük bir ihtimalle ikisinin edeceği kavgada zararlı çıkan kişi Berkan olurdu. Onun Mert'ten üstün olduğu tek bir şey vardı o da para. Daha zengindi ama Mert'in durumu kötü değildi. Aksine gayet iyiydi.

Sinirle ayakta olan ve konuşan öğrencileri uyarıp yerine geçti.

Sakinleşmeye çalışıyor gibi bir havası vardı. Derin derin nefes alıyor sonra bırakıyordu.

Uzun bir sessizliğin ardından artık konuşabileceğimi düşünüp ona döndüm.

"Teşekkür ederim."

Dediğim şeyi beklemiyor olacak ki gözleri ilk başta büyüdü ve sıraya odaklandı. Sonra kafasını yavaşça bana çevirdi.

"B-Bana mı dedin?"

Eliyle kendini gösteriyordu. Kekelemesini anlamamıştım ama surat ifadesi çok komik duruyordu.

"Evet, başka kime diyebilirim ki. Ağzının payını verdin. Hak etmişti."

Gözlerini sanki daha da açabilcekmiş gibi biraz daha pörtletti.

"Kızarsın sanmıştım. Sonuçta hoşlandığın çocuk."

Kafamı iki yana salladım.

"Hoşlanıyor olabilirim ama bu yaptığı hataları görmemezlikten geleceğim anlamına gelmez. Çok iyi söyledin. Az bile yaptın hatta."

Gülümsedi.

"Önemli değil. Üstüne yürüdüğünde bir şeyler olacağını anlamıştım. Devreye girdim."

Gülümsedim ve "Sana borçlandım. Benden bir şey iste. Senin gibi birine kafa tutamam o yüzden başka bir şey bul. Ne istersen yapacağım. Borçlu kalmak istemiyorum." dedim.

Kafasını yukarı kaldırıp düşünmeye başladı.

"Imm... Hah! Buldum. Bu akşam yemeğe gidelim. Arkadaşça."

'Arkadaşça' kelimesine neden vurgu yaptığını anlamasam da "Tamam. Olur." dedim.

Zaten akşam yemeğinde evde kimse olmayacağı için tek başıma yiyeceğime arkadaşımla dışarda yemek daha eğlenceli olabilirdi.

"Seni 20.00'de alırım o zaman."

Kafamı salladım ve önüme döndüm.

***

Saat tam 20.00'de evimin önünde arabasının kapısına yaslanmış beni bekleyen Mert'e odamın camından baktım.

Şık görünüyordu. Partideki gibi giyinmişti.

Tek farkı bu sefer beyaz gömleğinin üstüne siyah bir kazak giymesiydi. Aynaya dönüp kendime baktım.

Siyah yırtık pantolon, bordo bir kazak ve siyah botlarımı giymiştim.

Sıradan bir yemek için gayet normaldi. Sonuçta bu bir randevu değildi.

Çantamı alıp odamdan çıktım. Beni görür görmez dikeldi.

Kapımı açıp "Şık olmuşsun." diyerek oturmamı bekledi.

"Sen de." diyerek koltuğa oturdum.

OYUN -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin