12.BÖLÜM- GİZLİ BAŞROLMulti: MİLAT
''İnsan ruhunun yarası dikiş tutmaz.''
*
Gözlerim Mirza ile Altan arasında mekik dokurken beynime üşüşen sorulara cevap aradım. Ama biliyordum ki aradığım yanıtlar bende yoktu. Mirza hızla yanımıza geldiğinde Altan'a olan bakışları içimdeki merakı daha da büyüttü.
''Mirza.'' dedim gerginlikten kuruyan boğazımı ıslatırken ''Neler oluyor?''
Sanki beni hiç duymamış gibi bir saniye olsun çekmedi bakışlarını Altan'ın üzerinden. Altan ise... O, o kadar rahattı ki.
''Mirza, Milat sana bir soru sordu.'' dedi sanki Mirza farkında değilmiş gibi.
Fütursuzluğu damarlarımı daha da gererken nefesimi tutarak Mirza'ya döndüm. Yine bir tiyatro oyunu oynanıyordu sanki ve ben bu kez figüran bile değildim. Benim yerime karar verilmiş, seyirciler arasında en önden koltuğum ayrılmıştı sanki.
''Sendin değil mi?'' dedi Mirza, Altan'a daha da sinirli bakarken
''Neyi kastediyorsun?''
Altan'ın sorusu üzerine kafasını sallarken bakışlarının hedefinde ben vardım bu sefer. Ve emin olun, şu an da isteyeceğim en son şey bile değildi bu bakışlar.
''Altan'dı di mi?'' dedi onaylamamı beklercesine.
Kafa karışıklığım getirisiyle kalkan kaşlarım alnımı kırıştırırken ''Ne?'' dedim. ''Ben, ne dediğini anlamıyorum Mirza?''
Gözlerini kapatarak aldığı derin nefesler sakinleşmeye çalıştığının en net belirtisiydi. Peki, ama onu bu kadar sinirlendiren şey neydi?
''Bana anlattığın, seni bizim eve girmek için tehdit eden adam Altan değil mi?''
O an sallandığımı hissettim. Düşmemek için bir destek bekleyen bedenimi duvara yasladım. Mirza, öyle bi bakıyordu ki... Sanki ihanete uğramış, en beklemediği kişilerden bıçak darbeleri yemiş gibi... Gözleri içindeki kırıklığı ayna gibi yansıtıyordu bize.
''Ben.'' dedim, devamını getiremeden karşılaştığım, beni delip geçen bakışlar susturdu beni.
''Ben sana abi dedim.'' İşaret parmağını ona doğru sallarken iki insanın düellosunu izliyormuş gibiydim. ''Sen, yaşadığım eve, Bulutla benim evime nasıl birisini sokarsın?''
''Birisini değil, Milat'ı soktum.'' dedi Altan çok iyi bir halt yemiş gibi!
''Aklım almıyor, almıyor, almıyor!''
Mirza sokakta ileri geri yürürken Altan bana baktı. Kıpırdattığı dudaklarından çıkan tek kelime ''Korkma.'' oldu.
''Korkma mı?'' dedim mırıldanırcasına. ''Beni bu lanet duruma sen düşürdün. Beni ailemle tehdit ettin, o lanet eve senin zorunla girdim. Şimdi 'korkma' diyorsun. Korkmayayım öyle mi?''
Sonlara doğru yükselen sesim son kelimemde tam anlamıyla bir çığlığa döndü. Altan'la konuşmak bile yeterince ürkütücüyken ona nasıl bağırdığımı idrak edemedim. Belki Mirza'nın artık bilmesiydi bana güç veren, o an yanımızda olmasıydı ya da artık bana ağır gelen karmaşaya karşı gösterdiğim bir isyandı bu başkaldırışım. Bilmiyorum.
''Tamam, her şeyi geçtim. Neden Milat?'' dedi Mirza. ''Senin aksine oyun oynamayacağım. İkimizde o evde bir şeyler arıyoruz ama ben bunu kendim yapıyorum. Sen neden Milat'ı kullandın?''
''Siz çocuklar'' dedi Altan ''Bazen doğru sandığınız şeyin yanlış olduğunu fark edemiyorsunuz. Bazen de gördüğünüze tamah ediyorsunuz. Baktığınız şeyin gerçekten ne olduğunu göremiyorsunuz.''
''Ne demek şimdi bu?'' dedim. ''Bilmediğimiz şeyler olduğunu mu söylemek istiyorsun?''
''O evde ne aradığımı söylemeyeceğim. Öğrenmek için tek şansınız onu bulmak. Mirza'nın sorusuna gelince...'' O an Altan'a tüm gücümle yumruk atmak, nefret ettiğim sırıtışını yüzüne yapıştırmak istedim. O an en çok bunu istedim.
''Aradığım şeyin değerli olduğunu anlayacak kadar zeki olduğunuzu biliyorum. Sizce bu kadar değerli bir şeyi bulması için o eve alelade bir insanı sokar mıydım?''
''Ben, bu kadarı benim için çok fazla. Açık konuş.''
''Bak.'' dedi Mirza ''Sabrım taşmak üzere artık, konuş.''
''O gece, o sokakta olduğun için bu oyuna dahil edilmedin sen Milat. Sen bu oyunun gizli başrolüsün.''
Damarlarımdaki kan akışının hızlandığını hissettim. Basınç öylesine çoktu ki... Sanki kanım damarımı patlatacak gibiydi. Sırtımı yasladığım duvar sallanırken Altan'ın görüntüsü bulanıklaştı. Hemen ardından sesler boğuklaştı. Bağıran ses Mirza'ya mı aitti emin olamadım. Bedenimin kanadı kırılmış bir kuş gibi yere çakılmasını fark etmem sadece birkaç saniyemi aldı.
Hastane kokusu diye tabir ettiğimiz kokuyu bilirsiniz. Ağır bir koku... İnsanın boğazını yakan, rahat bir nefes almasını engelleyen... İşte, bu koku yavaşça içime dolarken yüzümü buruşturduğuma eminim. Bir ses aradım ama yoktu. Kaç saattir baygındım ya da gün. Gözlerimi yavaşça araladım. Bitkin olduğumu hissettim, boğazımın acıdığını.
''Uyandın mı?'' Başımı sola çevirince onu gördüm.
''Ben.'' dedim. Acıyan boğazım yüzünden yüzümü buruşturdum. O an Mirza oturduğu koltuktan kalkarak su doldurdu ve bana uzattığı. Koca bir yudum genzimden süzülürken bardağı komodine bıraktım.
''Ne kadar süredir uyuyorum?''
''Birkaç saattir. Akşam oldu.''
Bakışlarımı cama çevirdiğimde Güneş'in yerini Ay'a bıraktığını fark ettim.
''En son Altan'la konuşuyorduk.''
''Evet.'' dedi bana bakarken. ''Sen bayılınca buraya geldik.''
''Geldik?'' dedim soru soran bir ifadeyle.
''Sen ve ben, ikimiz. Altan ben size ulaşırım dedi, gitti.''
Anladığımı belirtircesine kafamı sallarken söyledikleri üşüştü aklıma. Sakince atan kalp ritmimin yine bozulduğunu hissettim.
''O söyledikleri, Mirza ne demek istedi? Bana 'Sen bunu oyunun gizli başrolüsün.'' dedi. Ne demek bu?''
''Bilmiyorum.'' dedi bana bakarken.
Tanıştığımız günden beri Mirza'yı çok farklı halde gördüm. Sakin, sinirli, şaşırmış... Bana bakışları hep aynıydı. Bu zamana kadar gözlerine kaç kere baktım, bilmiyorum ama hiçbir seferinde o gözlerde kendime dair özel bir şey bulmadım. Normaldi işte. Normal, sıradan, her insana baktığı gibi bakıyordu bana. Ama bugün, bu hastane odasında bana bakarken ilk kez bana sıradan bakmadığını fark ettim. Ben Milat Öymen, hayatıma girdiği ilk günden beri ilk kez Mirza Yetkiner'in gözlerinde kendimi gördüm.
Ben bayıldığımda ne oldu bilmiyorum ama adım gibi bildiğim, emin olduğum bir şey var. O an her ne olduysa, Altan Mirza'ya her ne dediyse, Mirza için beni farklı biri haline getirdi. Ben Mirza için herhangi biri değilim artık. Bunu bu iğrenç hastane odasında, gözleri gözlerime bakarken anladım.
''Bilmediğine inanmıyorum.''
''En azından şimdilik inanıyormuş gibi yap.''
Ben, haberim olmadan bu oyunda gizli başrol olmuştum bile. Şimdi, yine haberim olmadan oyunun diğer başrolü belirlenmişti. Bu oyunu oynamam için ihtiyacım olan diğer başrol...
Hikaye nasıl gidiyor, şöyle olsa daha iyi olur dediğiniz yerler var mı? Ya da daha fazla okumak istediğiniz bir karakter. Görüşlerinizi yorum yaparak benimle paylaşın lütfen.
Diğer bölümde görüşmek dileğiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVRİMİN MİLADI
Hành độngİkisininde peşinde oldukları şeyler, amaçları, hedefleri vardı. Birinin sorusu, bir diğerinin cevabıydı. Onlar farkında olmadan birbirlerini kovaladılar. Kovalama bittiğinde, kim kimi yakaladı peki? 'Gördükleri ile karar verenler, görmediklerine ye...