Arkadaşlar bu benim yazdığım ilk hikaye , yanlışlarım olabilir.Sizi seviyorum..
Her zaman ki gibi sabah 08.00 'de kalktım. Aslında bu okul zamanın da çok işime yarıyor. Fakat tatil olduğunda..cidden kim tatil de 8'de kalkmak ister ki.
Yataktan kalktım ve lavaboya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp tekrar odama geri döndüm. Üstümde ki pijamayı çıkarttım ve pantolon ile t-shirt giydim. Vakit kaybetmeden yani babam uyanmadan aşağı indim ve babama mükellef bir kahvaltı hazırlamaya başladım. Aslında bunu hergün tekrarlıyordum. Çünkü benim için en değerlilerim annem ve babam. Annem bir trafik kazasında öldüğü için babamın üstüne daha çok yoğunlaşmıştım. Belki de onu sıkıyordum . Ama bu zamana kadar hiç şikayet etmemişti.
Babam her gün 8. 30 'da kalkar, yemeğini yer ve giderdi. Bu yüzden fazla iletişim halinde olmuyorduk ama bana olabildiğince zaman yaratmaya çalışıyordu. Zaten işinden dolayı olduğu için onu anlıyordum. Kapris yapmıyordum. Yapamazdım da zaten. Benim için çok çalışıyordu.
Hızlıca krep yapmaya başladım . Aynı zamanda da çayı ocağa koydum. Yeterince krep yaptıktan sonra krepleri bir tabağa doldurdum ve masaya koydum. Domates ve salatalıkta doğradım. Onu da aynı şekilde masaya koydum. Çayı kapattım. Babamın bardağına çay doldurdum. Kendiminkine ise portakal suyu. Çay içmeyi sevmezdim. Bu yüzden genelde meyve suyu içerim. Ama meyve sularından da en çok portakal suyunu sevdiğim için en çok onu içerdim.
Babamın boğazını temizleyip "öhöm öhöm " diye ses çıkarmasıyla arkamı döndüm. Babam bana yine gülümsüyordu.
"Kızımda ki maharetliğe de bakın ."
Babamın yine abarttığını düşündüm. Çünkü normal bir masaydı bu. Sanki portakallı ördek yapdım. Altı üstü krep.
"Baba , abartma ya ."
Babam sandalye çekip masaya oturdu. Ve yaptığım krepleri hızlıca yemeye başladı.
"Ne abartması ? Abartıyor muyum ? "
Bilmiyormuş gibi hareketler yaparak en sonunda gülümsedi ve yemeye devam etti. Ben de gözlerimi devirerek aynı zamanda da bitmesini istemediğim gülümsemeyle bir sandalye çektim ve babamın karşısına oturdum.
"Annene çok benziyorsun . "
Bir anda bütün enerjim gitmiş gibi hissettim.Birşey diyemedim. Sadece sessizce bekledim ve yutkundum. Birden babamın sesini tekrar duydum.
"Üzülmen için demedim kızım, birden aklıma geldi. En ufak davranışlarınla bile anneni andırıyorsun. Mesela kahvaltıda çay içmemen aynı zamanda portakal suyundan başka bişey içmemen gibi. Elinin lezzetini bile annenden almışsın. Yemek yapmanı bu yüzden çok seviyorum. Bu yüzden eve hizmetli almıyorum. Abarttığıma düşünüyorsan yanılıyorsun. Senin ve annenin herşeyine hayranım. "
Babam konuşurken kendimi kasıyordum ağlamamak için ama babamın son cümlesi ile sol gözümden bir yaş geldi. Babam masadaki elimi tuttu .
"Ağlama canım kızım, ben bunları üzül diye söylemedim. Hayattaki tek varlığım sensin. Seni çok seviyorum kızım."
"Baba bende seni çok seviyorum. Sende benim hayattaki tek varlığımsın. Sana birşey olursa dayanamam ben. Bu yüzden kendine heryerde çok iyi bak."
Babam birden güldü ve yanıma gelip sarıldı.
"Ben seni hiç yalnız bırakmam ama eğer ki bana birgün birşey olursa sakın vazgeçme hatta güçlen. Ben seni öyle görmek isterim. "
Babam bunları diyince kaşlarımı çatıp ona baktım.
"Ne demek baba bu, kötü birşey mi var ?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM
ActionKAPAK YAPIMI = GLASSCASTLE Bir mafya ne kadar bela olur ki !!!! Sare babasının intikamı , Melih annesinin intikamı .... Peki ya bunlar bilindiği gibi değilse...Her şey yalansa... ve gerçekler daha ağırsa...Neye inanmayı seçersin... Karmakarışık bir...