Hayal Kırıklığı

234 34 5
                                    


Görüş açıma okul girmeye başlamıştı. Servis bizi okula bırakmış ve okuldan içeri adım atmaktaydık. Kırmızı şapkalı Bay Ego Manyağı okulun içinde en uzak bankta oturuyordu ve yanı da boş değildi. İri kahverengi gözlü, beyaz tenli bir kızla beraberdi ve hararetli hararetli bir şeyler konuşuyorlardı. Göze yasak varmış gibi "Ne bakıyorsun?" diye posta koymasını aklımdan çıkartamıyordum. O yüzden Ego Manyağı diyordum ona. Biraz daha yaklaştığımda adının Cemre olduğunu öğrendiğim bu kız hoşlandığım çocuğun omzuna başını koyup elini sımsıkı tutuyordu. Bana ne ki bundan diyordum o sıra iç sesime. Şayet benimle dalga geçmeselerdi daha iyi olacaktı.

Can Cemre'nin saçıyla oynarken "Cemre iyi ki benim sevgilimsin. Yoksa başka peşimde dolaşan o ezik kızlarla hiç uğraşamazdım." dedi beni işaret ederek. Bu cümledeki ezik galiba ben oluyordum. Gerizekalı Ego Manyağı.

Cemre de hiç vakit kaybetmeden buna cevap verdi: "Tabii ki her şeyim. Ben hep senin yanındayım."

Ve birdenbire ben ne olduğunu anlamadan Cemre dudaklarını ego manyağının dudaklarına yaklaştırdı. Bay Ego Manyağı da durur mu hiç? Anında karşılık verdi şarküteri reyonunda peynirlere hiç yabancılık çekmeyen, kolay eriyen peynir kraliçesine.

Onlara bakmak istemiyorsam beni tutan neydi? Ben o dünyadan kaygısız, umursamaz, taş kalpli, ego manyağı çocuktan hoşlanmıyordum. Yok, hiç de bile hoşlanmıyorum ben! Biraz daha iç sesimle tartışırsam deli damgası yiyecektim. Ve bu arada fark ettim ki onların yakınlaşmasını gördükten sonra ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Gözlerim dolu dolu olmuştu. Yanına gidip suratına sağlam bir yumruk atsam içim rahatlardı ama dilim döndüğünce susuyordum işte.

Görünmeyeceğimi düşündüğüm bir yere sinip hıçkıra hıçkıra ağlarken Ego Manyağına ve sevgilisine içten içe nefret cümleleri saydırmaya başladım. Rüyanın içinde beni duymazlardı nasılsa. Ben sesini duyurmak isteyen ama kimsenin sesini duymadığı kızdım, Sessiz'dim. Bu zamana kadar beni duyabilen olmamıştı, olmazdı da.

💫💫💫

Gördüğüm kabusa benzer rüyalardan sonra kan ter içinde kalmıştım. Neydi yani rüya mıydı bu? Yok yok, kabustu. Giysilerimi değiştirip çamaşır makinesine koydum ve elimi yüzümü yıkadıktan sonra tekrar odaya girdim. Daha sonra temiz okul kıyafetlerimi üstüme geçirip çantamı da aldım ve aşağı indim. Yine bir okul günü başlıyordu. Servisi beklerken şu kabusu aklıma getirdim. Ben ilk defa saçma sapan rüyalar yerine yakışıklı bir çocuğu görmüştüm. Belki de bu bir işaretti. Servis geldiğinde bindim ve okula gidene kadar dalgın dalgın düşünmeye devam ettim. Hayatımda ilk defa birini bu kadar çok düşünmüştüm. Tuhaf giden bir şeyler vardı.

Bay Ego Manyağını bahçede dolaşırken gördüm. Umut ve Cemre'yle konuşuyordu. Onlar beni fark etmeden gitmek için okuldan içeri girdim ve sınıfa çantamı bırakıp kantine indim. Ecem her sabah olduğu gibi bu sabah da bir şeyler yiyordu. Buna rağmen benden zayıftı. Başını alıp giden basenlerime bakınca anlıyordum. İplik gibi ince, zarif kızları görünce moralim sıfırın altına iniyordu. Ah, neyse bu konu can sıkıcı olmaya başlıyor, fazla sapmamalıyım.

Ecem bir elinde poğaça diğer elinde su vardı. Birbirimize sarıldık ve sınıfa çıktık. Sınıfa girdiğimizde bana çok önemli bir şey söyleyeceğinden bahsetti. Ben de başımla onu onaylayıp "Dinliyorum." dedim.

SessizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin