Bacaklarımı daha çok kendime çekip kitaba daha çok yoğunlaştım. Uçurtma Avcısı'nı yeniden okuyordum. Kesinlikle en sevdiğim kitaplardan biriydi ve ben defalarca kez okumuş olsam da sıkılmıyordum.
Omzumda hissettiğim hafif dokunuşla bakışları sözcüklerden alıkoyup omzumdaki elin sahibine baktım. Josh. Onun antrenmanda olması gerekmiyor muydu? Öğlene doğru maçı vardı.
"Hey," dedi bacaklarımı kenara ittirip bacaklarımdan artan yere otururken.
"Senin antrenmanda olman gerekmiyor muydu?"
Başımı hayır anlamında salladı. "Dün tüm gün antrenmandaydım zaten. Bugün koç izin verdi. Son gün çalışmanın doğru olduğunu düşünmüyormuş. Ki haklı da." Başımı salladım. Bugün maçta okulumuzu temsil edeceklerdi ve tüm okulun takım üzerinde uyguladığı baskının onu ne kadar gerdiğini görebiliyordum. Belli etmemey eçalışsa da oldukça heyecanlıydı. Onu tanıyordum.
Bahçenin kenarındaki bankta oturan Zayn, Niall ve Harry'e gözlerim kaydığında onların da bana baktıklarını gördüm. Gözlerimi kaçırdım. Dün gece beni aramışlardı, açmamıştım. Belli etmesem bile çabuk kırılan biriydim. Benden bir şeyler gizliyor olmaları beni incitmişti. Zayn'i uzun süredir tanımıyordum ama ona da güvenmiştim. İnsanlara zor güvenen biri olmama rağmen ona da güvenmiştim. Ama o da Harry ve Niall gibi beni incitmişti. Bir kez incindiğin zaman bunun geri dönüşü yoktu.
Destiny aradığında her ne kadar arkadan konuşmamızı dinleseler de onunla konuşmuştum. Herneyse. Bu konuyu daha fazla düşünmek istemiyordum.
Josh ayağa kalkıp elini bana uzattı. "Bu adam bugün maça girecek, biraz enerji depolaması gerekiyor hadi kalk bakalım prenses."
Elini tutup doğruldum. "Şu prenses konusunda anlaştığımızı düşünüyordum?" Diye ona bir soru yönelttim. Ellerini cebine sokup omuzlarını silkti. Birlikte kafeteryaya doğru ilerlerken bir an Zayn'in hışımla ayağa kalktığını gördüm. Sonra Niall kendini feda edip Zayn'in üzerine atladı ve Zayn onu üzerinden fırlattı. Acımış olmalıydı.
"Bir şey mi oldu Nasya?"
Dikkatimi Josh'a verip başımı olumsuz anlamda salladım. Onu kolundan çekiştirdim. Daha fazla burada oyalanmak istemiyordum.
~
Heyecandan tırnaklarımı kemirirken yanımda oturan Destiny'nin elinden kolasını alıp pipeti ağzıma aldım. Doğruyu söylemek gerekirse basketboldan anlamazdım. Eğer karşımda futbol maçı olsaydı bir spiker misali olanları anlatabilirdim, hatta kendimi tutamayıp oyuna bile dalabilirdim. Açıkçası basketbol adına bildiğim tek şey topu potadan geçiren takımın puan aldığıydı. Kucağımdaki patlamış mısırları ağzıma doldururken diğer elime da alıp bu sefer Destiny'nin ağzına tıkıştırdım.
Ağzımdakileri çiğnerken hakem düdüğünü çalmıştı ve oyuna başlamışlardı. Mavi formalı olanlar bizim takımdı. Onlar aralarında top için kapışırken yanımdaki hareketliliğe kafamı çevirdim. Zayn, Harry ve Niall yanımdaki boş yerlere oturduklarında onlara boş boş bakıyordum. Zayn gözlerini oyundan çekip bana çevirdi. Gözlerini kısarak gülümseyip kucağımdaki patlamış mısırdan alıp ağzına attı.
"İzlesene, sırf buraya Josh'ın yenildiğini görmek için geldim." Gözlerimi devirdim. Altımdaki eteğe aldırmadan bağdaş kurdum. Zaten önümdeki koltuklar dolu olduğundan beni kimse göremezdi. Zaten bakmaya çalışacaklarını da düşünmüyordum. Çünkü bir kez bacağıma bakan ibnenin tekinin kolunu kırmıştım. Pişman değildim.
"Düzgün otur, kafanı potaya sokturtma bana," diye tısladı Zayn.
"Kimse görmüyor ki zaten?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fragile || Malik.
Fanfiction"Bu kalp on iki yıldır sadece senin için atıyor güzelim. Sence vazgeçer mi senden?" ff #61 [19/11/2016~] Küfür içerir. 04/06/2016