"Ya Nasya," dedi Destiny sürmesine izin vermemiş olmama rağmen dudağıma ruj sürmeye çalışırken. Elimle elini ittim. Alt tarafı bara gidiyordum, beni gelinin kız kardeşi yapmasına gerek yoktu.
"Gitmesen mi ki?" dedi endişeyle. Kaşlarımı çattım. "Neden gitmeyeyim Destiny?"
"Şimdi Zayn sinirlenecek ve sinirlendiğinde ona engel olamadığımızı biliyorsun ve bir daha o evi temizlemeye niyetim yok Anastasia."
Sinirlendiğinde neler olduğunu gayet iyi görmüştüm. Elini sardıktan sonra uyumak istediğini söylemişti. O uyumak için gittiğinde yanına gelmem için diretmişti. Niall da bir kez daha kriz geçirirse ile başlayan bir şeyler zırvalayıp beni onun yanında göndermişti. İlk bir saat boyunca uyumadan sadece Zayn'i izleyip düşünmüştüm.
Kriz geçirecek kadar bir şey olmamasına rağmen neden bu kadar sinirlenmişti?
O söyledikleri şeyler de neydi?
Bu soruların hiçbirine cevap bulamamıştım. Zaten bir süre sonra sıkılıp ben de uyumuştum.
Düşüncelerimi bir kenara fırlatıp Destiny'e odaklandım. "Hadi ama Destiny," Sandalyemde ona doğru döndüm. "Bana karışma gibi bir şansı yok. Bu benim hayatım, benim kararlarım. Neden Zayn'i bu kadar geriyor ki?"
Destiny gözlerini benden kaçırarak etrafı süzdü. "Peki Niall ve Harry'e söylemeli miyim? Hiç değilse nerede olduğundan haberleri olsun."
"İyi, tamam söyle Destiny."
Üfleyip ayağa kalktım. Eteğimi düzelttim. Ayağıma tam converse giyecekken Destiny beni durdurdu. Ona kafan mı güzel bakışımı atarken Destiny kaşlarını çattı.
"Mal mısın, rol mü yapıyorsun? Cidden converse giyeceğini söyleme bana? Dur ben üzerindekilere uyumlu ayakkabı getirmiştim,"
Gözlerimi devirip tekrar sandalyeye çöktüm. Topuklu ayakkabı getirdiğine adım gibi emindim. Çantasından bana sürekli giydirmeye çalıştırdığı lâkin benim defalarca onu reddettiğim siyah, kafam kadar topuğu olan ayakkabıları getirmişti. Öldüresi var beni.
"Hayır," dedim işaret parmağımı ona doğru sallarken. "Onları giymeyeceğim Destiny. Ya sen benim hiç topuklu ayakkabı giydiğimi gördün mü? İki adımda yere yapışırım onlarla." diye sitem ettim.
"Düşmezsin, düşmezsin. Hem düşersen Josh aşkın tutar seni. True love," diyip eliyle kalp yaptığında ona yerdeki ayakkabıyı ona attım.
Hâlâ gülmeye devam edince bu sefer sandalyeyi fırlatacaktım ki gülmeyi kesti. "Josh sadece arkadaşım. Kankam. Anladın mı Destiny?"
"Tabii," diye mırıldandı inanmadığını belli eden bir sesle. "Giy şunları." diyip ayakkabıları bana fırlattı. Birini sağ elimle tuttum ama diğerinin topuğu alnıma çarpınca inledim.
"Amını sikim,"
Alnımı ovuştururken yanıma eğildi. "Ay acıdı mı?"
"Kalk siktir git sokacağım yoksa topuğu götüne. Amına koyduğumun kevaşesi," diye cırladım.
Kıkırdayıp odadan çıktığında hâlâ alnımı ovuşturmaya devam ediyordu. Çok acımıştı. Alnımın acısını siktir edip ayakkabıyı ayağıma giydim. Aağa kalkıp yürümeye çalıştığımda tökezlememle hemen duvara tutundum. Ucuz atlatmıştım.
Yavaş adımlarla merdivenlerden inmem neredeyse on dakikayı bulurken Destiny bir ıslık çaldı.
"Erik gibi hatunsun, kütür kütür," dedi gülerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fragile || Malik.
Fanfiction"Bu kalp on iki yıldır sadece senin için atıyor güzelim. Sence vazgeçer mi senden?" ff #61 [19/11/2016~] Küfür içerir. 04/06/2016