Avuçlarımın arasına sıkıştırdığım fincandan yükselen bitki çayının kokusu burnuma ilişirken çekingenlikle fincanı dudaklarıma götürdüm, bir yudum aldım. Trisha teyze -ona böyle seslenmem için defalarca kez diretmişti- henüz eve geleli yarım saat olmuş olsa bile henüz gözlerini üzerimden çekmemekte kararlı gibi görünüyordu.
Safaa koşarak merdivenlerden indi, hızla buraya geldi. "Nasya gelmiş!"
Gülümsedim.
Önce Zayn'in yanına gidip Zayn'e sarıldı, Zayn onu dizlerine oturtturdu.
"Nasya'nın alnına ne oldu?" diye sordu.
"Nasya çok sakar. Ayakta duramıyor daha," dedi Zayn dalga geçerken. Gözlerimi devirdim.
"Kızım dinlenmek ister misin? İstersen Zayn'in odasında uyuyabilirsin."
Kaşlarım havalanırken tepkime karşılık güldü. "Daha önce Zayn'e uyudunuz değil mi?"
Ona garip bakışlar atmaya devam ettim ve Zayn'e baktım. Bana kaş göz işareti yaptığında sonunda olayı anlayıp hızla başımı salladım. "Y-yok uyuduk tabii." dedim yapmacık bir gülümseme yerleştirirken yüzüme.
"Şu an iyi misin?" dedi Waliyha araya girerek. Ona içimden teşekkür ettim. Eyvallah Waliyha.
"İyiyim ama arada başıma ağrı giriyor tuhaf tuhaf şeyler duyuyorum." dedim gülerek. Evet, arabada o kulağımda yankılanan şeylerin başka bir açıklaması yok. O sesin bana ait olduğunu biliyordum. Ama başımı çarptığım için böyle olmalıydı. Olmak zorundaydı. Başka türlüsünü düşünemiyordum.
"Ne gibi?" dedi Zayn merakla. Omuzlarımı silkip diyecek bir şeyler aradım ama bulamadım. Çok şükür ki imdadıma Trisha teyze yetişti. "Zayn mutfağa gelebilir misin bebeğim?"
Zayn gözleriniz üzerimden ayırmadan ayğa kalkıp mutfağa doğru ilerledi. Derin bir nefes aldım. Ne diyecektim ki? 'Merhaba Zayn aklımda seni seviyorum Zayn diye seslerimi duyuyorum. Sence tuhaf mı?' Demeliydim? Neyse. Saçmalıktan ibaretti. Başımı sert çarpmış olmalıydım. Bu yüzden olmalıydı.
Zayn salona elinde bir tepsiyle girdiğinde suratımı buruşturdum. Bir şey yemek istemiyordum.
"Bir şey yemek istemiyorum." diye yakındım. İstifini bozmadı. "Yemeyeceksin zaten içeceksin." dedi yanıma otururken.
Ona komik misin dercesine baktığımda dizlerine koyduğu tepsideki çorbaya kaşığı batırıp karıştırmaya başladı. Ofladım. Kaşığa biraz çorbayı alıp bana uzattığında yüzümü çevirdim. "İçmek istemiyorum."
Bana dik dik baktığında yerimde kıpırdandım. Cidden bana böyle baktığında kendimi gökdelenden fırlatasım geliyordu. "Bakma şöyle." dedim.
"Aç ağzını."
"İstemiyorum dedim Zayn." Birkaç saniye yüzüme dik dik baktı. Kaşıkla gözlerimi oymasından korkmuyor değildim. "İçmek istemiyorsa zorlama kızı Zayn." dedi Doniya. Ona içimden minnet duyarken Zayn kaşığı daha çok dibime soktu. "Güzellikle içiyor musun, içmiyor musun?"
"İçmiyorum lan. Ne yapacaksın?"
İşaret ve orta parmağının arasına burnumu sıkıştırdığında kalakaldım. Bunu en son birkaç sene önce grip olduğumda Harry bir şey yemediğim için yapmıştı. En sonunda ağzımı açtığımda ağzıma makarnayı tıkmıştı. Çiğnemediğimi görünce zorla çiğnetip yutturmuştu.
Oksijen içime girmeyi kestiğinde yavaş yavaş kötü hissetmeye başladım, dayanamayıp ağzımı açtığımda kaşığı ağzıma soktu. Çorbayı tüküreceğimi anladığında elini ağzıma kapattı. Anlamıyordu ama cidden midem kaldırmıyordu. "Yut onu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fragile || Malik.
Fanfiction"Bu kalp on iki yıldır sadece senin için atıyor güzelim. Sence vazgeçer mi senden?" ff #61 [19/11/2016~] Küfür içerir. 04/06/2016