Tepsinin üzerine sıkış tepiş zorlukla sığdırdığım çerezlerin yanına bir bardak daha koyarken dirseğimle de dolabın kapağını kapattım.
"Yardım lazım mı?" Kapıdan gelen sesle o tarafa kısa bir bakış atarken Zayn'e gülümsedim. "Hayır, gerek yok."
Kollarını birleştirip kalçasını tezgaha yaslarken üzerimdeki bakışlarını hissedebiliyordum. Bitki çaylarının olduğu kutunun kapağını kapatırken her hareketimi dikkatle izliyordu. Kutuyu raflardan birine koydum. Tepsinin kenarlarından tutarak iki elimle kavrayıp ona doğru döndüm.
"Hadi içeriye geçelim." Başını sallayıp arkamdan o da gelmeye başladı. Salona girmeden hemen önce aniden boynumdan öptüğünde huylanıp yerimde sıçradım. Tepsideki çaylar ve çerezler hafifçe hoplarken Zayn'in bacağına tekme attım.
"Zayn!"
Kıkırdayıp içeriye geçtiğinde ben de peşinden ilerledim. Tepsiyi yavaşça sehpaya bıraktım ve kendi fincanımla çerez kesemi alıp Haldis'in çaprazına oturup bacaklarımı uzattım. Karşısında Harry oturuyordu ve ona kaçamak bakışlar attığını fark etmiştim. Herkes kendine bir fincan ve çerez kasesi alırken köşedeki Destiny'i fark etmemle gülümsedim. Onunla ilgilenmem gerekiyordu.
"Nasıl geldin? Amcamdan nasıl izin aldığını merak ediyorum doğrusu," dedim Haldis'e dönüp. Daha birkaç saniye geçmeden Zayn elindeki fincanla yanıma geldi ve sağ eliyle ayak bileklerimden tutup bacaklarımı havaya kaldırdı. Yavaşça bacaklarımdan açılan yere oturup bacaklarımı kucağına yerleştirdiğinde hafifçe gülümsedim.
"Şey," dedi Haldis ağzına fındık atarken. "Aslında evden kaçtım."
Ağzımdaki elmalı çayı zorlukla yutarken küçük bir kahkaha attım. "Evden mi kaçtın? Sen ciddi misin?"
Başını onaylarca salladı. "Kaçtım kaçmasına da başıma da gelmeyen kalmadı. Küçük arkadaşın olmasaydı ne bok yiyeceğimi bilmiyordum doğrusu."
Kaşlarımı çatıp Harry'e döndüğümde umurzamazca çayını içtiğini gördüm. "Ne oldu ki?"
"Soyuldum." dedi gayet rahat bir şekilde.
"Beni neden aramadın?" diye sordum endişeyle. "Telefonum, cüzdanım her şeyim gitti Nasya. Nasıl arasaydım?"
Haklıydı. Yavaşça Zayn'e döndü. "Hallettin mi kanka?" Kaşlarımı çattım. Neyden bahsediyordu?
Zayn sırıttı. "Evet,"
"Siz tanışıyor musunuz?"
Zayn yavaşça bacağımı okşadı. "Güzelim, senin yedi sülaleni tanıyorum ben. Haldis'i mi tanımayacağım?"
Gözlerimi devirdim. Tabii bu biraz acı vermişti. Niall'ı bir gün gerçekten öldürecektim.
"Zayn az götünü yırtmadı Nasya, benimle bile sana nasıl her şeyi hatırlatabileceğine dair günlerce konuştu. Sen adamsın,"
Haldis yavaşça yerinden doğrulup Zayn'e doğru yumruğunu uzattığında high five yapıp yerine geri oturdu.
İçimden vay anasını diye geçirirken Zayn'e çevirdim bakışlarımı. Benim için ne kadar uğraştığı, beni ne kadar sevdiği bariz ortadaydı. Onu hak edecek ne yaptığımı gerçekten bilmiyordum.
"Senin gözüne ne oldu öyle?" Sinirle bakışlarımı Niall'a çevirdiğimde suçlulukla kendini koltuğa gömdü. "Niall yanlışlıkla yumruk attı."
Kıkırdadı.
"Ne düşünüyordun?" dedi Harry. Geldiğinden beri ilk defa konuşuyordu. Sorusunun sonunda bakışlarını Haldis'e çevirdiğinde ona sorduğunu anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fragile || Malik.
Fanfiction"Bu kalp on iki yıldır sadece senin için atıyor güzelim. Sence vazgeçer mi senden?" ff #61 [19/11/2016~] Küfür içerir. 04/06/2016