Chapter 12.

1.8K 124 82
                                    

Başımdaki eşsiz ağrı gözlerimi açmam için beni zorlarken başımı yastığın altına soktum. Başım çatlıyordu. Yastığı yatağın bir köşesine fırlatırken, burnuma gelen erkeksi kokuyla kaşlarım çatıldı. Harry mi yoksa Niall gerizekalısı mı gelip yatağıma yatmıştı? Tek gözümü açıp etrafı süzdüğümde korkuyla yerimde sıçradım.

Siktir.

Burası benim odam değildi. Üzerimdeki kıyafetlere baktığımda ağzımdan neredeyse kaçacak olan çığlığı elimi ağzımın üzerine bastırarak engelledim. Üzerimdeki pembe şort ve gri tişört de benim değildi. Üstelik bunları da ben giymemiştim.

Double siktir.

Aklıma gelen iğrenç düşüncelerle yüzümü avuçlarımın arasına alıp kafamı iki yana salladım. Lütfen düşündüğüm şey olmasın.

Kapı açılıp biri içeriye daldığında korkuyla yatakta geriledim. Zayn bana bakıp gülümserken korkuyla ona baktım. "Uyandın demek, günaydın." dedi içtenlikle.

"Ne işim var burada?" dedim titrek bir sesle. Korkuyordum. Düşündüğüm şey olmasından deli gibi korkuyordum. Her ne kadar ağrım falan olmasa bile yine de emin olamıyordum işte. Bir sikim de hatırlamıyordum. Lanet girsin!

Bana doğru bir adım attığında yatağın en ucuna iliştim. Ürktüğümü fark ettiğinde bana doğru attığı adımları durdurdu. "Üzerimdekiler ne?"

Güldü. "Şort Waliyha'nın tişört benim."

"Onu sormuyorum. Kim değiştirdi üzerimi?"

Elini ensesine atıp orayı kaşıdı. "Ben giydirdim,"

"Ne demek sen giydirdin?!" diye cırladım. "Nasıl değiştirirsin kıyafetlerimi Zayn?!"

"Sakin olur musun Nasya?" Bana doğru birkaç adım attığında yeniden gerileyecektim ama yatakta kaçacak yerim kalmamıştı. "Önce kahvaltını yap, sonra konuşuruz."

"Şimdi konuşmak istiyorum ben,"

Sabır dilenircesine başını tavana doğru çevirdi. "İn lan aşağı, önce zıkkımlan sonra konuşacağız zaten uzun uzun siktirme bana inadını bir tane çakarım bir tane de yerden yersin."

Kaşlarımı çatıp ona bakarken dediklerini sindirmeye çalışıyordum. Ayaklarımı yere vura vura odanın içinde banyo olarak hatırladığım odaya girdim. Yüzümü yıkarken başımdaki ağrının da suyla birlikte akıp geçmesini diledim.

Banyodan çıkıp aynı pozisyonda izbandut gibi dikilen Zayn'i es geçip odadan çıktım. Merdivenleri inip mutfağa doğru yürüdüm. Masada ufak bir göz gezdirdiğimde gülümsememe engel olamadım. Masa baştan sona donatılmıştı.

Tanrım, yoksa cennette miyim?

"Hadi geç tıkın," dedi Zayn.

Yok tamam, Zayn'nin olduğu yer cennet değil cehennem olurdu. -tövbe de kız-

Sandalye çekip oturdum. O da karşımdaki sandalyeye otururken kuşkuyla Zayn'e baktım. "Dün gece ne oldu?"

Tabağına birkaç tane zeytin alırken kısa bir süreliğine gözlerini bana çevirdi, sonra tüm ilgisini tekrar tabağına yönlendirdi. "Onu da konuşacağız önce zıkkımlan." dedi sert bir ses tonu eşliğinde.

Çenemi kapatıp tabağıma bir şeyler doldurmaya başladım. Garipti. Evet, tam anlamıyla garipti. Bir anı bir anını tutmuyor bir an iyiyken aniden değişebiliyordu. Bipolar olmasından şüpheleniyordum.

Tabağımdakileri sessizce yerken doyduğumu hissettiğimde arkama yaslandım. Göz ucuyla bana sonra tabağımdakilere sonra tekrar bana baktı. "Ye onları," dedi otoriter bir sesle.

Fragile || Malik.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin