Multi de Hann'in Aylin'e bıraktığı not var. Evet Bu güzel yazı yazarınıza ait. Ah biliyorum biliyorum yazım çok güzel. Dermişim. :D Hahha neyse.
İyi okumalar...
"...O zamanlar gençtik tabi.Hayatta heyecan arıyorduk. Issac çok inatçıydı. İnadı bir tutunca kimse caydıramazdı onu kararından. Babamda evlenmemize asla izin vermeyeceğini söyleyince aklıma girip kaçırdı beni inat. E evin tek çocuğu olunca babamda mecbur kabul etti damatlığa."
Nila hala yaşıyor mu bilmediği kocasını gözlerinde hasretle, evlenmeden önceki yıllarını Aylin'e anlatıyordu. Aylin sesini çıkmadan dinliyor anlattıklarıyla aklında canlandırmaya çalışıyordu.
"Babam yine de soğuktu bize karşı. Sonra Samuel doğudu. Torunu kucağına alınca aradaki buzlar tamamen eridi. Samuel'i ayrı severdi. Torumunda torunum derdi." Burukça gülümsedi.
"Annem Samuel daha 6 aylıkken öldü. Babam tam iyi oldu sorunlar bitti derken annemin vefatı babama hiç iyi gelmedi."
Anlatırken eteğinin kenarındaki iple oynuyor gözleri buğulanıyordu.
"Issac ve benim ısrarımla bizimle yaşamaya başladı. Arada bana 'İyiki bu adamla evlenmişsin kızım' derdi. İyice yaşlanmıştı. Kesik kesik öksürüyordu. Annemin vefatından 2 yıl sonra da babamı kaybettim. Bunca sıkıntının içinde Issac bana destekçi oluyor onların eksiğini hissettirmiyordu.
İkinci doğumumu yaptığım da ölümden döndüm. Doğum esnasında çok kan kaybetmiştim onuda atlattım.
Bir gece Sonny'yi emzirmek için yataktan kalktım. Çocuk kucağımda uyuyakalmışım. Kapının çalınmasıyla uyandım. Issac yataktan fırlayıp kapıyı açtı. Alman askerleri yaka paça kamyonete tıktılar bizi. Issac'i başka bir arabaya bindirdiler. Erkekler başka arabaya alınıyordu."
Konuşmanın devamı gelmedi. Nila Issac'in yaşadığı hakkında pek ümitli değildi. Aylin umutsuz olamaması için ısrar etse de Nila ona pek kulak asmıyordu.
"En iyisi ölmüş kabul etmek onu. Eğer yaşadığına kendimi inandırırsam aksi takdir de dayanamam. Onu öldü kabul etmek en doğrusu."
Aylin'in ne diyeceğini bilemedi. Nila'da kendisi gibi yalnızdı bu dünyada.
Çalışmaktan döndüklerinden beri konuşuyorlardı. Çok yorgunlardı ama eskilerden konuşmak yorgunluklarını bastırıyordu.
"Yeter bu kadar konuşmak uyuyalım."
Nila ayağa kalkmış yatağını açıyordu. Aylin'de aynısını tekerrür etti. Yastığını kaldırınca yere düşen kağıt Aylin de merak uyandırdı. Sararmış bir kağıda yazılmış not belki de her şeyin dönüm noktasıydı.
Unutma!
Bu cehennemden
çıkış kapın benim.
O kapı ise benim kalbimden geçiyor...
Bekliyorum.
-HannKağıdı tekrar tekrar okudu. Dili lal oldu. Ne istediğini iyi biliyordu. Odasına bekliyordu yine. Gözleri yaşarmak üzereydi ve Nila'ya çaktırmak istemiyordu. Yatağına yatıp Nila'ya sırtını döndü ve olanları düşündü. Bu adam yine ona dokunmak istiyordu. Asla kabul edemezdi. Tekrar yaşayamazdı o günü.
O adam da Aylin in burdan çıkmasına yetebilecek güç vardı. Haklıydı çıkış kapısı onudan geçiyordu. Ama o kapının nasıl açılacağını da biliyordu. Yapmayacağını söyledi kendine yüzlerce kez ama biliyordu gardı kırılacaktı. Kampa geleli neredeyse bir ay olmuştu ve kurtulmak adına hiçbir şey yapamamıştı. Kaçmaya çalışsa imkansızdı. Bu duvarları aşmak imkansızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrı Vergisi
Historical FictionYıl 1939. Nereden çıktığı bilinmez bir savaş kapladı tüm dünyayı. savaşta birçok insan yitip gitti. Hiç şüphesiz en çok insanın ölümüne sebebiyyet yer toplama kamplarıydı... Peki Yahudileri imha için kurulmuş bu kampa Müslüman bir Türk kızı gelirs...