İyi okumalar :)
Hepimiz için en kötü olan başımıza gelendir.
Beterin beteri var olayı kişi için kalıcı olarak teselli etkisi yaratmaz. İnsan başına gelenden daha kötüsünün var olduğuna inanması için öncelikle onu yaşaması gerek. Yaşadığımız, belli periyotlar olarak sıralanmış sıkıntılarda en fazla can yakanıdır. Çünkü insan yaşadığı olayın acısını tüm benliği ile hisseder ama daha kötüsünün olduğu düşüncesi sadece düşüncedir. Soyuttur. Soyut olan şeyler asla aynı kalıcıkta değildir...
Çaresizlik... bir kaç seçeneğe mecbur bırakılmak. Sizden çaresizce yapılması istenilen işi yerine getirirseniz sonucunda muhakkak ki vicdan azabı doğacaktır. Ve hiç şüphesiz ki vicdan azabı, insanı sinsi bir yılan gibi içten içe yer bitirir.
Çalışmaktan bitap halde koğuşuna dönen Aylin, pişmiş tuğlalı eve yaslanmış genç adamda gördükleri buydu. Tek ayağını duvara dayamış vaziyette dalgın dalgın sigarasını tüttürüyordu. Gözlerindeki vicdan azabı o kadar elle tutulurdu ki genç adamın üzerindeki kokusu bile duyuluyordu.
1 hafta önce emir geldiğinde kendisi de yanındaydı Hann'in. Gözlerindeki çaresizlik hala belleğindeydi. Ve yapmıştı. Kamptaki bütün çocukları toplayıp boğdurmuştu ölüm kokan gaz odalarında. Sonny... ah sonny. Nila'nın haykırışları hala kulaklarındaydı. Sonny gittikten sonraki çırpınışları... Burada insanın duyguları köreliyordu. Ama buna yürek dayanmazdı.
1 haftadır ne zaman görse Hann bir yerlere dalmış gitmiş oluyordu. Etrafından soyutlanıyor sakin sakin sigarasını tüttürüyordu. Gözlerindeki yorgunluk gün geçtikçe artıyordu. Geceleri uykusuz kalıyor belli ki. Yaşadıklarını çevresindeki askerlere çaktırmamaya çalışıyor fakat bunda başarılı olduğu pek söylenemez.
Aylin genç adama karşı korkunç bir nefret duymaya başladı. Gözlerindeki çaresizliği görmüştü görmesine ama yapmayabilirdi de bu katliamı. Hann'in koruması gerektiği bir annesinin varlığından henüz haberdar değildi.
Koğuşuna geldiğinde yaptığı ilk şey Nila'ya bakmaktı. Kendisinden önce gelen Nila yatağına uzanmış öylece boşluğa bakıyordu.
İçinden daha ne kadar kötü şeyler göreceğini düşündü. İnsanların sebepsizce ölmesine neden olan bu şey Aylin'e göre bencillikti. Dünyanın kuruluşundan beri hakim olan bu davranış pek çok insanın ölümüne neden olmuştu. Bunların ilki Habildi...
Nila'ya yemekhaneye götürmek için çabalaması bir sonuç vermedi. Kendisi gidip bir şeyler yemeye çalışmışsada boğazından bir lokma geçmedi. Yemekhanede konuşulan gaz odası olayından askerlerin parti yapacağı dedikodusu kaplı olan iştahını iyiden iyiye kapattı. Hışımla kalktığı yerden başında asker ile koğuşuna döndü. Yatağına yatıp günün yorgunluğunu atmaya çalışacaktı ki koğuş kapısının tekmeyle açılması buna engel oldu. İçeri giren Alman askeri herkesin sıra olmasını istedi. Buyruğu yerine getirilen asker sıranın başından seçtiği kadınların birer adım öne çıkmasını söyledi. Buna Aylin de dahildi. Anlamsızca etrafa bakan kadınlar olayı anlamaya çalışıyordu. Herkes çeviriyi yapan kişiye meraklı gözlerle bakarken duydukları Aylin'i şok etti. Seçilen kadınlar partide meze olarak kullanılacaktı. Bu inanılır gibi değildi. Kadınlardan itiraz nidaları yükselsede kimse tam olarak ortaya çıkıp bu isteklerini reddedemiyorlardı. Sonucun ne olacağı gün gibi ortadaydı.
Koğuşu terk eden Almandan sonra seçilenler askerlerin gözlerine hitap etmek için giydiklerinden daha düzgün kıyafetlerle donatıldılar. Aylin'in aklına Hann den duydukları geldi. "Canını yakarlar" demişti. Sokaktaki kadının çığlıklarını duymuştu. Aylin"in içinden başgösteren korku her geçen saniye artıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrı Vergisi
Исторические романыYıl 1939. Nereden çıktığı bilinmez bir savaş kapladı tüm dünyayı. savaşta birçok insan yitip gitti. Hiç şüphesiz en çok insanın ölümüne sebebiyyet yer toplama kamplarıydı... Peki Yahudileri imha için kurulmuş bu kampa Müslüman bir Türk kızı gelirs...