8. Bölüm

257 13 5
                                    

İyi okumalar...

Hayatta karşı karşıya bırakıldığımız seçimler aslında bize sunulan kısayoldur. Yani varmanız gereken yere giden en kestirmedir. Bazı insanalar varacağı sona giden yolu uzatmak ister çünkü bilir ki her son yeni bir başlangıçtır.

Yeni başlangıçta karşılaşacaklarını bilmediğinden alıştığı hayatta kısır döngüde kalmak daha cazip gelir. Yeni başlangıçların eskiden kalma izler taşıması pekala mümkündür. Peki eski yaşantısından tiksinen biri yeni yaşantısının eskiye dair izler taşıması onu ne kadar baki kılar?

Verdiğimiz kararların geleceğimizi etkilediği oranda geçmişten etkilenir. Yeni alınan kararlar geçmişte alınan kararların sonucudur. Öyleyse geçmiş zamanda alınan kararlar ise şimdiki zamanın sebebidir.

İnsan her ne kadar engellemeye çalışsa da bu önüne geçilmeyecek bir kaiderdir. Aldığımız her kararın başka bir kararı etkileyeceğini bile bile alırız. Mecburuz çünkü.

Geçmişte attığımız adımın önemini anladığımız an, çıkmaza girdiğimizde ve bir şeyleri feda etmek zorunda kaldığımızda andır.

Aylin de şuan feda edeceği değerlerin farkında, bir girdabın içinde kaybolmakta. Fransa'ya gelmek için aldığı kararın sonucu yüzünden başka bir karar vermenin eşiğinde. İki seçeneği var ya eline Hann tarafından verilmiş anahtarlarla çıkış kapısını açıp kaçacak ya da kendini bu cehenneme kitleyip kapının altından anahtarları sahibine gönderecek. İlk seçenek daha cazip gelse de kendisinden geri dönülmeyecek bir şey eksilecek. Onuru eksilecekti. Çoktan kaybetmiş olduğu namusu ona artık yük değildi. Başka seçeneğin yoktu. İşin her iki ucunda da esir edenler tarafından kadın olmak vardı. Yapması gerekeni yaptı. Arasından en iyi olanı seçip yaşamaya karar verdi.

Fakat bu durum başkaydı. Kendi ayaklarıyla, yaşamak için, o adamın koynuna girecekti. Son 1 ay içinde yaşadıkları arasında belki de en kötüsüydü. Anne ve babasının ölmesi, artık saf ve temiz olamaması onu yıkmıştı fakat diğerleri bu yapacağının yanında devede kulaktı.

Kızın asıl aklına takılan ise verdiği karar sonunda buradan kurtulursa yaşayabilir miydi? Ya hayatta kalmak için elinde kalan son değerini de bozuk para gibi harcayıp buradan çıkıp hayattan tad alamazsa? Yaşayan ölüden beter olursa? Kendine teselli verdi.

" Ne olursa olsun, özgür halde yaşadığım azap, esir halde yaşadığım mutluluktan iyidir."

Bu kez kendine verdiği tesellinin antisi çullandı üstüne.

" Hiçbir zaman özgür kalamayacaksın. Yaşadıklarının kölesi olacaksın.. Kimsenin yüzüne bakamayacaksın. Olanlar sana hükmedecek. Ve sen yavaş yavaş öleceksin"

Ne yapacağını bilemez şekilde yatağında oturuyor bir kanıya varmaya çalışıyordu. İçinde hala yaşamakta olan Aylin ölümü gözü almayı böyle bir hata yapmamasını öneriyor, Hann'e ait olan kısmı -ki onun adı artık Alina ise her şeyi göze almasını mırıldanıyordu sol kulağına.

Kafasının içindeki kanlı muharebe dinmeye başlamış sonuç gün yüzüne çıkmıştı. Verdiği kararın bulanık hali gözünün önünde put gibi dikiliyordu. Kabul edecekti. Elinde kalan son kozu da oynayıp sonunu bekleyecekti. Oyunu kaybederse hiç değilse "Mücadele ettim" diyecekti.

###

Aylin kendinden emin adımlarla Hann'in evine ilerliyordu. Gitme sebebini düşünmemeye çalışıyordu. Sanki önüne sunulan seçeneği kabul etmiş gibi değilde, başka sebepten gidiyormuş gibi. Gerçeği aklından uzaklaştırmayı başaramazsa arkasına bile bakmadan kaçacağını ve kendini saklayacağı tek yer olan yatağına sığınacağını biliyordu.

Tanrı VergisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin