Film bitince yemek yemeye gittik. Yemekte sürekli Eda ile Can atıştılar. Hayır yani anlamıyorum konu niye Eda'nın eski sevgilisi?
"Çok güzel bi gündü gerçekten."
"Evet çok güzeldi." dedi Eda.
"Ee o zaman biz gidiyoruz. Ben bugün Eda'larda kalıcam. "
"Tamam görüşürüz. " dediler.
Eda'nın arabasıyla onların evine geldik.
Kendimize birer tane kahve yapıp balkona geçtik.
"Eda sen Can'dan hoşlanıyor musun?"
"Hayır tabii ki." dedi ama gözleri öyle demiyordu.
Bende onu gıcık etmek için "Gözler kalbin aynasıymışşş." dedim. O da "Ay öff." dedi.
Biz böyle konuşurken birden Eda'nın telefonu çaldı. Ama kimin aradığı yazmıyordu. Sadece tanımadığımız bir numara vardı.
"Açma. "
"Neden? Belki tanıdığım birisidir. "
"Sen bilirsin."
"Yada açmayacağım." demesiyle kahkahayı bastım. Anlaşılan benim 'açma' diyişimden korkmuştu. Biz çekirdek çitlerken gelin size Eda'nın ailesini tanıtayım.
Eda,benim gibi tek çocuk değil. Bir tane ablası var. Adı,Elis. Elis abla 35 yaşında. Eda ile Elis ablanın anneleri farklı. O yüzden çok samimi değiller. Eda'larla birlikte yaşamıyordu. Kendi evine çıkmış, orada yaşıyordu. Annesi ölmüştü. Babasıda annesi ölünce Eda'nın annesi ile evlenmiş. İşte böyle.
Uykumuz geldiği için odaya geçip,uyuduk.
Sabah güzel bir kahvaltı yaptık.
"Kızım kilo aldırcan ya sen bana."
"Almazsın Arya'cım almazsın."
"İnşallah canım ya inşallah."
"Hem bak alırsam bende alırım. "
"Aman eski patates Arya'ya dönmek istemiyorum. "
"Allah korusun." dedi kahkahayı patlattık yine.
Kahvaltımız bitince hazırlandık ve alışveriş yapmak için yola koyulduk.
Alışverişte bizim sınıfın şımarık,süslü,kızı Melisa'yı gördük. Elinde köpeği,arkasında yardımcısı dolaşıyordu. Erkan'ın kuzeniydi Melisa. Çok kokoş bir kızdı. Ve neredeyse hiç arkadaşı yoktu. Onun bu durumuna üzülüyordum. Hep dışlanılıyordu. Ama dışlanmayı haketmiyorda değil yani.
Eda'nın "Yemek yiyelim mi?" demesiyle irkildim. "Olur." dedim sırıtarak.
Yemek yemek bence hayattaki en güzel şeylerden biriydi. Çünkü,mesela insan depresyona girince bile yemek yiyor ve kendine geliyor. Yemek yemeyi zaten çok seviyorum.Tabii bu işin bide tartı kısmı var ama dimi?Yemek katına çıkıp yemek yedik. Sonra da eve gittik.
Bende Eda ile vedalaşıp kendi evime gittim.
"Merhaba anne ben geldim."
"Hoşgeldin yavrum aç mısın?" dediğinde kusacakmış gibi oldum öhh. Ah Arya o son tavuk parçasını yemeyecektin.
"Yok anne aç değilim."
"Tamam,hadi bana bi türk kahvesi yap. "
"Peki annişkom." diyip yanaklarından cap cup öptüm. Şu hayatta anne gibisi var mı ya?
Çantamı odaya koydum. Eşyalarımı yerleştirdim. Mutfağa geçip anneme güzel mi güzel bi türk kahvesi yaptım.
"Annişkom kahven hazır. Hemde bol bol köpüklü. "
"Saol canım ellerine sağlık. "
"Afiyet olsun. O zaman ben odamdayım."
"Tamam canım."
Masamın başına oturdum. Laptopu da önüme aldım. Biraz sossyall medyada sörf yaptım.
Ben sörf yapmaya devam ederken Berk arıyordu.
"Efendim aşkım."
"Aşkım napıyorsun?"
"Hiç. Sen?"
"Bende seni özledim işte napıyorsun diye aramak istedim."
"Beni mi özledin?"
"Evet kokunu."
"Annem geliyor. "
"Hadi canım bb."
"Bb."
Odaya annem gelmişti. Telefonu elimden bırakıp klavyeye geri döndüm.
"Anne bir şey mi oldu?"
"Seninle konuşmam gereken önemli bir konu var. "
"Tamam gel otur. "
Çok merak ettim. Annem benimle ne konuşabilir?
"Evet,dinliyorum. "
Derin bi nefes alıp söze başladı.
"Çalıştığım yerin patronu sana burs verecek."
"Ne? Nasıl yani?"
"Ben konuştum. Paranın umrumda olmadığını,kızımın okumasının önemli olduğunu söyledim. O da Amerika'daki en ünlü okullardan birinde seni okutucağını söz verdi."
"Anne, Amerika dediğinin farkındasın dimi?"
"Evet."
"Ben oralarda tek başıma ne yaparım?"
"Okulun yurdunda kalacaksın." dedi annem yüzüme bakamıyordu,gözleri yaşlanmıştı.
Ben içimden yurtta kalamam diyordum. Hem ben Berk'i nasıl burada bırakırım. Eda'yı...
Bende gözlerimdeki yaşlara veda etmiştim.
Kalkıp anneme sarıldım. Sımsıkı sarıldım. İkimiz de ağlıyorduk. Oraya mecburen gitmeliydim. Annem sırf bunları beni okutmak için yapıyordu. Ona hayır demem hoş olmazdı.
Annem odamdan gidince yatağa attım kendimi. Bi yandan ağlıyordum bi yandan küçük kırmızı arabayı inceliyordum. Berk'e haber vermeliyim. İlk önce Eda'yı arayıp söyledim. Çok üzüldü. Şimdi de Berk'i arayacağım.
"Alo,Berk."
"Efendim Arya."
"Berk konuşmamız lazım. "
"Tamam yarım saat sonra caddedeki kafeteryada."
"Tamam bb."
Telefonu masaya fırlattım. Off..
Yatağın altından bavulumu çıkardım. İçine neredeyse bütün giysilerimi koydum. Yarım saat hemen geçmişti. Caddeye doğru yürüdüm.
Cafeye Berk benden önce gelmişti. Masaya oturdum.
"Evet ne konuşacağız?"
"Berk ben eğitim için Amerika'ya gidiyorum. "
"Ne?"
"Amerika'ya gidiyorum. Orada bi okul üniversite sınavlarına çok iyi hazırlıyormuş. İstersen burada istersen orda okuyormuşsun üniversiteyi."
Ayağa kalkıp sarıldık. Kokusunu içime çekerken bi daha belki göremeyeceğim aklıma geldi ve tekrardan gözlerim yaşardı. Gün gelmişti. Artık gitme vaktiydi. Hepsiyle vedalaştım.
"Beni bekle. Sakın beni unutma!"
"Asla!"
Son kez sarıldık. Ve uçağın yolunu tuttum.
Allahım sen bana yardım et..
Rahat bi yolculuk geçirdikten sonra okula gelmiştim. Allahtan ingilizcem çok iyiydi. Yurtta ilk defa kalacaktım. Odaya geldim,temiz gözüküyordu. Acaba burada kendime iyi arkadaşlar bulabilecek miydim?
Birden kapı çaldı. Allah Allah bu kim şimdi?
Kapıyı açtım. Karşımda resmen iki tane daşşş duruyordu. Biri sarışın biri esmer. İkisi de deve gibi uzun. Aramızda bi konuşma geçtikten sonra neden geldiklerini anladım. Buarada bu kişiler türktü. Çok sevindim oluumm türk birileri var burada. Yalnız bu çocuklardan birini Eda'ya ayarlasam mı???
Birinin adı Eren,diğerinin adı Selim idi.
Çocuklarla baya kanka olmuştum. Odaya benimle tanışmak için gelmişler.
Yemek saati olduğu için Eren ve Selim ile yemeğe indik. Yemekler güzel gözüküyordu. Ama anneminki gibi değildi. Daha iki günden annemi özledim.
"Selim tuzu versene."
İkisi birden tuzu kapmak için yarışa girdiler.
"Sakin olun sadece tuz istedim." diyince Selim tuzu uzattı. Hep beraber güldük. Onlar da yurtta kalıyorlar. Odaya geri geldim. Telefonumu kurcalarken Berk bana mesaj atmış onu gördüm. Mesajda: Seni Özledim.
Yazıyordu. Geri mesaj yazmak istemedim. Bende onu özledim.
Selim ile Eren yanıma geldiler.
"Şişe çevirmece oynayalım mı?" dedi Eren.
"Olur. " dedim.
Şişeyi çevirdiler. Selim bana soruyordu.
"Evet sor bakalım."
"Tamam. Sevgilin var mı?"
"Neee?"
Hep beraber yine kahkahalar attık.
"Yanlış anlama meraktan."
"Peki. Evet sevgilim var."
Dediğimde biraz yüzleri düştü. Noluya lann???
Kankamız dedik bahrımıza bastıkkk.
"Kaç yıldır?"
"Bir yıldır. Peki senin sevgilin var mı?"
"Hayır,şuan yok. "
Acaba Arya'nın başına burada neler gelicek? Merak edenler diğer bölümü beklesin...💗💗💗💗💗💗💗
Bu arada bölümleri düzenliyorum.💕
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masmavi
Teen Fiction{Aslında hayatımın rengi siyahtı. Siyah varken diğer renkler anlamsızdı benim için. Ama o gün mavi bana bütün tonlarını gösterdi. Ve bende siyahın,karanlığın, acımasızlığın içine mavi kattım. Ama *Masmavi*}