Ay bu muhabbet baydı ya. Uykumda geldi. Şimdi git diyemem. Ayıp olucak ama ne yapayım söyleyeceğim.
"Benim uykum geldi."
"Kovulduk yani." dedi Eren.
Tabii ki gülerekk.
"Öyle demek istemedim. Sadece yoruldum bugün."
"Tamam,sana iyi geceler o zaman." dediler ve gittiler.
Ohh yorulmuşum. Telefonumla oynadım. Sonrada uyudum. Sabah telefonumun çokkk müthüşlüğ olan alarmı ile güne "Merhaba." dedim. Hava yağmurlu idi. Kara bulutlar dolaşıyordu. Hatta bi ara şimşek çarptı. Aklıma babam geldi. Küçükken şimşek çarptığında korkmuşum, yatağımın altına saklanmış bir-iki saat çıkmamışım. Babam yanıma gelip beni oradan ikna edip çıkarmış. Şimdi tekrar o yaşlarıma dönsem,korkmuş olup yatağın altına girsem de babam gelip beni oradan çıkarsa. Ah keşke onu beş dakka bile olsa görebilsem. Altı yaşından beri hiç görmüyorum. Şimdi on yedi yaşındayım. Kocaaa 11 sene geçmiş. Dile kolay... Kahvaltıya inip, tekrardan yukarı odama çıktım. Eren ile Selim'i görmemiştim bugün sabah. Onlar buarada kardeş değillermiş. Sadece kuzenlermiş. Bende en iyisi bi caddede dolaşayım. Tam kapıdan çıkarken Selim ile çarpıştık. Yavaş insanız bizde!!!
Aynı anda "pardon" dedik. Sonrada güldük.
"Selam."
"Selam, naber?"
"İyi. Bende dışarı çıkıyordum."
"Bende tam sana geliyordum."
"Aaa niçin?"
"Dün sen makaron seviyorum dediğin için bende yandaki pastaneden makaron aldım."
"Sadece benim için mi?"
"Ihhı şey.. Yok yani ben kendime almıştım. Yerken aklıma sen geldin. O yüzden getirdim."
"Hımm anladım. "
"O zaman ben masaya koyayım makaronu. Sen sonra yersin."
"Tamam. Çok saol."
Koridoru geçip çıkış kapısına geldim. Dışarı çıktığımda derin bi nefes aldım. Yağmur durmuştu. Caddede yürümeye başladım. Pastaneden çok güzel çikolatalı pasta kokusu geliyordu. Aman boşver ya kilo aldım zaten. Hem makaron da var odada onu yerim. Yalnız bu Selim benden hoşlanıyor falan olmasın. Saçmalama Arya sadece makaron getirdi. Biraz sokakları dolaştıktan sonra okula geri döndüm. Yatağıma uzanıp,kitap okudum.
Sıkıldımmm...
Her gün burada ne yapacağım?
Selim'lerin yanına gideyim. Aaa makaronu unuttum. Neyse gelince yerim. Odadan çıkıp onların yanına gittim. Kapıyı çaldım. Eren açtı.
"Selam Eren."
"Selam. Gelsene."
İçeri geçtim. Selim uyuyordu.
"Uyuyorsa hiç rahatsız etmeyeyim. "
"Yok ya sen onu boşver. "
Koltuğa oturdum. Odalarında klima açık olduğu için soğuktu,üşümüştüm.
"Eee naber Eren?"
"İyi canım. Senden naber?"
"Benden de iyi. Sadece biraz başım dönüyor. "
"Neden? Yat dinlen istiyorsan. Doktora falan götürebilirim. "
"Sakin olsana ya. Bi şeyim yoktur. Arada oluyor. "
"Peki."
Tv açıktı. Bi film vardı onu izledik. Sonra Selim uyandı.
"Abi bi uyutmadın Eren ya." dedi Selim. Bi yandan da saydırıyordu. Benim daha burda olduğumu görmemişti. Hala yatıyordu.
"Selim merhaba." dediğimde şaşırarak yataktan fırladı.
Selim sessizce "Bu ses.." dedi. Sanırım benim sesimi kastediyordu.
"Aa Arya sen mi geldin? İşte bende uyuyakalmışım. Eren,abi neden uyandırmıyorsun? Kusura bakma Arya."
"Önemli değil. " dedim gülerek.
"Bizde film izliyoruz. " dedi Eren.
"Ben odama gideyim artık."
"Kalsaydın." dedi Eren.
"Yok."
"İyi sen bilirsin. Görüşürüz."
"Görüşürüz. "
Odama gittim. Hazırlık kursunun başlamasına bir hafta kalmıştı. Kurs başladığında istediğimiz gibi yurttan çıkamıyorduk. O yüzden son bir hafta bol bol geziceğim. Buraya geleli üç gün oldu.
Telefonu alıp annemi aradım.
"Anne napıyorsun? İyi misin?"
"İyiyim yavrum. Ayşe teyzenler geldi. Onlar için dolma sardım onu pişiriyordum."
Ayşe teyzem mi? Şu gıcık kadın. Bu kadın benim gerçek teyzem değil. Bizim teras katında oturan yaşlı kadın ile evde kalmış kızı. Teyze 80 yaşında ama herkese taş çıkartır diliyle. Kızı da 60 yaşında. Daha hiç evlenmemiş. Kaç tane talibi gelmiş. Aman banana ya. Yalnızlıktan tek başıma gıyyybettt yaptım. Aaa ben annemle konuştuktan sonra telefonu kapadım mı? Hızlıca telefona baktım. Ohhh kapamışım.
Sıkılmaktan gebereceğim. Ne yapıcağım ben?
Burada okumayı becerebilecek miyim?
Berk? Hiç aramadı. Sadece bir kez. Sanki bi boşluğa düşmüşüm ve hayatım boyunca oradan kurtulamayacakmışım gibi,ıssız ve soğuk hissediyorum.. Sizce normal mi?? Bence deil^^
Tam kapıdan çıkarken Eda aradı.
"Efendim Eda"
"Canım napıyorsun?"
"İyiyim işte. Sen?"
"Bende iyiyim de. Senin sesin titriyor. Bir şey mi oldu?"
"Ya aslında bir şey yok ama Berk hiç arayıp sormuyor ona biraz üzüldüm."
"Bende sana onunla ilgili bir şey söyleyecektim."
"Berk'e bir şey mi oldu?"
"Hayır. Şimdi sana söyleyeceklerim biraz senin canını acıtabilir. O yüzden sakin olup beni dinle. Bak sonra başın döner. Orada yalnızsın canım bak sakin ol. Tamam mı?"
"Tamam. Hadi söyle. "
"Nasıl söylenir ki bu? Canım Berk seni Melisa ile aldatıyor. Onları bahçede birbirlerine sarılırken gördüm. "Aşkım" dedi Melisa. "
"Ne.." birden başım döndü ve koltuğa düştüm. Göz yaşlarım yine sel zamanı diye bağırırken,yüreğim bu adamı nasıl unutucaksın?,aklım kabustayım galiba,midem kusuyorum diyordu. Şimdi ne yapıcam?
Telefon açık kalmıştı. Eda "Canım, iyi misin?" diye bağırıyordu.
"Eda ben ne yapıcam?"
"Bilmiyorum. Bende seninle beraber şaşkınım ve ağlıyorum."
"Şuan konuşacak kelime bulamıyorum. Sonra konuşalım."
"Tamam. "
Odaya geri döndüm. Yatağa yatıp yanıma makaronları aldım. Üstümede battaniye. Sanırım depresyondayım. Ihı ıhı.
Akşama kadar böyle ağlayarak durmadan şeker,çikolata falan yedim. Bi anda sinirlendim ve kalkıp Berk'in bana aldığı kırmızı oyuncak arabayı yere atıp kırdım. Çekmeceden resimleri sırayla yırtıp,çöpe attım. Sonra yine ağladım,ağladım,ağladım. Hani hiç sonu olmayacaktı bizim hikayemizin?
Hepsi yalanmış...
Ertesi gün öğlene kadar uyudum. Odadan dışarıya adım atmadım. Yemek bile yemeye inmedim. Eren odama geldi. Kapıyı çaldı ses vermedim. Kimsenin gelmesini istemiyordum. O yüzden kapıyı kilitledim. Eren telefonumu da aradı açmadım. Selim kapıya geldi açmadım. Müdüre söylemişler. O kapıyı anahtarla açtırdı. Selim ile Eren içeri girdi. Ben o sırada bayılmıştım. Elimde bir resim,üstümde bir battaniye,yerde bir sürü çikolata bazıları yenmiş bazıları duruyor,çöp ağzına kadar taşmış,masanın üstü kağıt çöpü dolu,giysiler orada burada.
Müdür gitmişti. Selim odadan içeri girdi.
Ben baygın şekilde usulca yatıyordum.
"Uyuyan güzel uyan." dedi Selim gülerek.
Yanıma yaklaştı. Oysaki ben uyumuyordum.
"Arya uyan." dedi ve omzumu dürttü.
Tekrar dürttü. Uyanmadığımı görünce endişelendi. Yanıma oturdu.
"Arya burnun kanıyor."
Yataktan beni kucaklayıp revire götürdü.
Bir saat sonra...
"Selim niye revirdeyim?"
"Çünkü bayılmıştın. Seni odada burnun kanarken baygın bir şekilde buldum. Ama sinirlendiğin için burnun kanamış. Seni kan mı tutuyor?"
"Neden sordun ki?"
"Kanı görünce bayılmışsın." dedi kıkırdayarak.
"Evet beni kan tutuyor. Ama hiç komik değil. "
Elimdeki iğneyi söküp, yere attım. Ayağa kalkıp,koridora doğru koştum.
"Arya nereye?Aryaaa"
Selim de arkamdan koşmaya başladı.
Resmen oyun oynuyorduk. Ben koşuyordum,o arkamdan. Çatı katına çıktım. Burası binanın en üstüydü. Çok rüzgarlıydı. Selim geldi.
"Yalnız kalmak istiyorum."
"Ama ben seni yalnız bırakmayacağım."
"Selim,lütfen. "
"Off! Tamam."
Yanımdan gittiğinde göz yaşlarıma tekrardan boğuldum. Şu hayatta tam mutlu oldum diyorum yine bir şeyler çıkıyor. Allahım ben mutlu olmayacağım mı?
Odama geri döndüğümde yatağın üstünde Berk ile benim resmimin olduğunu farkettim. Resmi elime alıp son bir kez baktım. Yırtıp çöpe attım.
Kendimi tekrar uykunun kollarına bıraktım...
Arkadaşlar umarım beğenmişsinizdir.
Vote ve yorum atmayı unutmayın.
Yeni bölüm en kısa zamanda sizlerle👋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masmavi
Novela Juvenil{Aslında hayatımın rengi siyahtı. Siyah varken diğer renkler anlamsızdı benim için. Ama o gün mavi bana bütün tonlarını gösterdi. Ve bende siyahın,karanlığın, acımasızlığın içine mavi kattım. Ama *Masmavi*}