Odada yine yalnızdım. Her zaman olduğu gibi soğuktu. Hava yine yağmurlu idi. Battaniyeme sıkı sıkı sarıldım. Göz yaşlarıma yine yenik düştüm. Kahvaltı için aşağı inmedim çünkü midem bulanıyordu. Canım bir şey yemek istemiyordu. Bir-iki saat tv izledim. Kapı çaldı. Gelen kesin bizim çocuklardan biriydi. Kapıyı açtım. Selim gelmişti. Elindede bir kabın içinde patlamış mısır vardı.
"Merhaba."
"Merhaba Arya."
"Gelsene içeri."
İçeri geçti. Koltuğa oturdu.
"Sana mısır patlattım."
"Nerde patlattın?" dedim gülerek.
"Ya tamam tamam itiraf ediyorum. Hazır aldım."
İkimizde sesli bir şekilde güldük.
"Teşekkür ederim."
"Afiyet olsun." dedi ve mısırı uzattı.
"Yanıma gelsene beraber yiyelim."
Yanıma geldi. O da yatağa oturdu.
Mısırı yemeye başladık. Yerken eli elime değdi.
Yüzüne doğru kafamı çevirdim. Göz göze geldik. Gözleri masmaviydi. Ihı ıhı diyip yataktan kalktım.
"Pardon dalmışım." dedim utanarak.
"Neye daldın?"
"Gözlerine.."
"Bende senin gözlerine dalmışım,pardon."
"Ee ne yapalım?"
"Bilmem."
"Film izleyelim mi?"
"Olur."
Komedi olan bi film vardı. Onu izliyorduk.
Uykum geldi. Gözlerimi açıcak halim yoktu. Uyuyakalmışım. Selim'in omzuna başımı koymuşum. Orada uyuyakalmışım. Rezil oldum. Uyandığımda Selim de uyuyordu. Birden gülesim geldi. Kıkır gülmeye başladım.
Gülmemi duyunca uyandı.
"Günaydın." dedim bağırarak.
"Sanada." dedi gülerek.
"Uyumuşuz."
"Film de gitti."
"Bir daha izleriz."
"Söz mü?"
"Söz."
Vedalaştık ve odasına gitti. Çok tatlı uyuyordu. Noluya kızım sana Arya kendine gel.
Artık Berk'i sevmiyorum. O da beni sevmiyor artık umrumda değil. Ihı ıhı beni aldattı. Ağlamıcağım. Yeter çok ağladım. Onu unutucağım,onu unutucağım...Merhaba yeni bir gün...
Bugün kursun ilk günü.
Üstüme beyaz bir kot,siyah beyaz kareli bi gömlek giydim. Saçımı da tarayıp,odadan çıktım. Selim'lerin odasına gittim,kapıyı çaldım. Selim açtı.
"Günaydın."
"Günaydın."
"Hadi gidelim okula."
"Tamam geliyoruz."
Eren ve Selim ile kurs binasına gittik, sınıfa girdik. Çok güzeldi heryer. Dersler bittiğinde tanıştığım birkaç kişi ile kafeteryada kahve falan içtik.
Odama geri geldim. Saat baya geç olmuştu. Yatağıma gidip uyudum.
Dolabı açıp üstüme siyah elbisemi geçirdim. Saçımı ve makyajımı da yaptım. Kapıyı açtım.
Yerde kırmızı güller vardı. En az bi 40 gül vardır. Çok sevindim çünkü hayatımda kimse bana çiçek almamıştı. Gülleri elime alıp,not var mı diye inceledim. Bir not vardı.
Notta şöyle yazıyordu:
Sen bu güllerden daha güzelsin...
Selim
Selim çok iyi kalpliydi. Gülleri yatağımın üstüne koyup,koridora çıktım. Koridorda Selim ile karşılaştık.
"Merhaba Selim."
"Merhaba Arya."
"Bu arada güller için çok saol,çok güzellerdi."
"Bi şey değil. Ama sen güllerden daha güzelsin."
Biraz kızarmıştım ya da utanmıştım dur dur buldum utandığım için kızarmıştım.
"Ben sınıfa gidiyorum. Geliyor musun?"
"Geliyorum."
Beraber sınıfa doğru yürüdük.Eda'nın ağzından...
Off ya çok sıkılıyorum. Keşke şuan Arya burada olsa.. Ne yapıyordur acaba? Berk'e kızmıştır kesin. Ben bunları düşünürken yanıma Erkan geldi.
"Ne oldu?" dedi Erkan.
"Bir şey yok sadece Arya'yı özledim."
"Bende.." dedi ve yanımdan çekip gitti.
Aniden telefonum çaldı. Arayan Can'dı.
"Efendim."
"Eda, napıyorsun?"
"Okuldayım. Niye ki?"
"Yanına geliceğim sana söylemem gereken şeyler var. "
"Tamam. Bekliyorum."
Ne söylecek ki bu şimdi? Okulun kafeteryasına gidip,tost ile çay aldım. Açtım ya.
Ben onları yerken Can geldi.
"Afiyet olsun."
"Sağol,ister misin?"
"Yok,sen ye. "
"Hadi,dinliyorum."
"Ben senden ilk gördüğüm günden beri hoşlanıyorum. Yani seni görünce böyle mideme bir ağrı giriyor sanki kelebekler kanat çırpıyor. Ellerim terliyor,yüzüm kızarıyor. Seni görmediğim günü ben mutsuz geçiriyorum. Benimle çıkar mısın?"
Ay ben şoke. İnanamıyorum ya. Bunu kendime itiraf etmeye korkmuştum ama şuan itiraf ediyorum. Ben de Can'dan hoşlanıyorummm.
"Kabul ediyorum." dediğimde yüzünde gülücükler açarak beni kucağına alıp döndürdü. Sonrada seni seviyorum diye bağırdı.
"Seni seviyorum Eda."
"Bende seni."
Sarıldık ve gitti. Okul bitince hemen Arya'yı aradım,konuştuk o da çok sevindi. Gayet mutluymuş. Berk'i kafaya takmamaya çalışıyormuş. Selim ve Eren diye arkadaşları varmış. Onlarla takılıyormuş. İşte böyle bugün de bitti. Eve gidip,biraz kestirdim.Arya'nın ağzından...
Eda ile konuştuk. Can ile çıkmaya başlamışlar. Bugün duyduğum en güzel haberlerden biriydi.
Bizde Selim ile sınıfa gelmiştik. Derste hoca bizleri tanımak için sorular sormuştu. Yani pek fazla ders işlememiştik. Yurda geri döndük.
Odama geldim. Yatağıma uzanıp,gülleri elime aldım ve kokladım. Bu huzur veren kokuya bayılıyordum. Banyoya gidip,bi duş aldım. Sonra da yemek yedim. Selim'le balkonda oturuyorduk. Eren genelde yanımıza gelmiyordu. Eren biraz çapkındı. Yine kendine bi kız bulmuştur o yüzden gelmiyordur.
"Biraz soğuk oldu. Ben içeri geçip,kendime mont alıyım."
"İstersen ben vereyim montumu?"
"Sen üşürsün."
"Ya sen al montu ben üşümüyorum." dedi ve montunu benim omzuma koydu.
"Teşekkürler."
"Artık üşümüyorsun dimi?"
"Hayır."
Manzarayı izlerken birden gözlerim yaşlandı. Nedense ağlayasım gelmişti.
"Arya ne oldu?"
Gözlerimi silerek "Yok bir şey." dedim.
"İçeri girelim mi?"
"Olur."
Aynı anda kapıdan girerken ayağım takıldı ve Selim'in üstüne düştüm. Birbirimize çok yakındık. Nefesi yüzüme çarpıyordu. Gözlerine bakıyordum. Masmavi idi. Sonsuz ve derin...
"Pardon." dedi.
Bende başımı utancımdan yere eğerek odadan çıkıp gittim. Aramızda böyle bir şey olamazdı.
Ben buraya okumak için gelmiştim. Annem ne yapıyor acaba? Yarın sabah annemi arayayım. Oh yarın ders yok. Geç kalkabilirim yehuuuu!!!
Merhabalar,vote ve yorum atmayı unutmayınız...
En kısa zamanda yeni bölüm geliyorrr👍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masmavi
Novela Juvenil{Aslında hayatımın rengi siyahtı. Siyah varken diğer renkler anlamsızdı benim için. Ama o gün mavi bana bütün tonlarını gösterdi. Ve bende siyahın,karanlığın, acımasızlığın içine mavi kattım. Ama *Masmavi*}