Bölüm~8

40 3 0
                                        

Esneyerek uyandım. Eda sanırım gelmemişti. İçeriden ses falan gelmiyordu çünkü. Hava birden kararmıştı. Şimşekler çarpmaya başlamıştı. Camdan dışarı bakarken alt kattan takır takır ayak sesleri geliyordu. Eda mı geldi acaba?? Ama gelseydi seslenirdi.
Yavaşça merdivenlerden indim. Salona doğru ilerlerken yerde bi not buldum. Not elimde salondan içeri girdim. Pencere açıktı. Sanırım kim girdiyse pencereden kaçmış. Pencereden baktım ama kimse yoktu. O anda şimşek çarptı az daha korkudan altıma yapıyordum. Bismillah!!!!
Pencereyi kapadım. Koltuğa oturdum ve notu okumaya başladım.
Notta şöyle yazıyordu;
"Kırmızı arabayı bulmak istiyorsan bu akşam büyük ormana gelmelisin."
Resmen tüylerim ayağa kalkmış dans ediyorlardı. Elim, ayağım titriyordu. Polisi mi arasam? Kapı çaldı. Koşarak kapıya doğru ilerledim. Eda geldi sonunda.
"Neler geldi başıma neler bir bilsen!"
"Sakin ol bi otur anlat."
Her şeyi teker teker anlattım. O da korkmuşa benziyordu.
"Gitmeyeceksin dimi ormana?"
"Gideceğim!"
"Arya ne diyorsun ya saçmalama gitmiyorsun."
"Hayır Eda gidiceğim."
"Ya orda başına bir şey gelirse!"
"Gelmez."
"Arya gitmiyorsun izin vermiyorum."
"Eda seni dinlemeyeceğim biliyorsun dimi?"
"Aman iyi  sen bilirsin."
Odama tekrar geri dönüp akşam olmasını bekledim. Akşam olmuştu. Gitsem mi? Gitmesem mi? Ne yapsam ki? Selim'le beraber mi gitsem??? Telefonumu bulup Selim'i aradım. Ohhh!
"Alo,Selim napıyorsun?"
"İyiyim canım sen napıyorsun?"
"Bende iyiyim. Ormana gelir misin benimle?"
"Ne ormanı Arya?"
"Tabii sen anlamadın normal olarak. Yanıma gelsen?"  Hayır! Yalnız gidemem ormana.
"Tamam geliyorum. Evdesin dimi?"
"Eveettt."
Telefonu halıya fırlatıp,kollarımı yana doğru açarak yatağa attım kendimi. Allahım sen bana yardım et! Aminn...
Babam ile ilgili en ufak bir bilgi. Hatta belki ona dair bi iz bulurum. Kapı çaldı ve ben aşağı fırladım. Kapıyı hızlıca açtım.
"Hoşgeldin aşkım." Dedim ve yanağına minnak bir öpücük kondurdum.
"Hoşbulduk. Anlat bakalım ne ormanı?"
Her şeyi sabırla tek tek anlattım. Sonunda anladın Selim! Selim'in yüzündeki şaşkın ifadeyi görünce kıkırdamaya başladım.

**********************************

Şuan Selim ile ormanda ellerimizde fener ile yürüyoruz. Allahım korkuyorum..
Bulunduğum noktada etrafımda döndüm. Bir ağacın önünde kırmızı arabayı gördüm.
Gözlerim anında doldu. Hatta dolmakla kalmadı ağladım.
"Seliiiim işteee oradaa!"
Koşarak ağacın yanına gittim. Ağacın önünde diz çöküp,elime arabayı aldım. Ağlarken arabayı inceledim. Etrafında bir şey falan yazıyor mu diye baktım. Hiçbir şey yazmıyordu
"Hadi Arya gidelim." Diye bağırdı Selim.
Arabayı elime aldım. Ormanın çıkışına doğru ilerliyorduk. Selim önden ben ise birkaç adım arkasından yürüyordum. Bir anda siyah eldivenli bir el ağzımı kapattı. Seliiiimmm diye bağırmaya çalışıyordum ama sesim çıkmıyordu. Arkamdan bıçak dayıyordu siyah maskeli adam sonra koltuk altımdan

Selim'in ağzından...

Şu ıssız ormandan bir anca çıkalım.
Dümdüz ilerledik. Arkamdan Arya geliyordu.
"Arabayı bulmana çok sevindim." Dedim ama ondan bi ses gelmedi. "Arya" diyerek arkamı döndüğümde yoktu. Nasıl ya? Birden nereye kayboldu şimdi. Arabayı bulduğumuz ağacın oralara tekrar gittim. "Aarryaaa!" Diye avazım çıktığı kadar bağırıyordum ama ondan ses gelmiyordu. Hayır,olamaz!! Nerde ya?
Ormandan çıkıp cebini aradım ama açmadı.
Kesin başına bir şey geldi! Allahım sen Arya'yı koru,umarım başına bir şey gelmemiştir.
Hemen karakola gittim. Sonra da eve. Sabaha kadar uyumadım. Gözlerimden uyku aksada yinede uyumamıştım. Ya ona bir şey olursa o zaman ben ne yaparım? Onsuz sanki nefes alamıyorum. Kalbime bıçak saplanıyor gibi oluyor. Yok ben dayanamayacağım tekrar karakola gideceğim. Motoruma atladım. Süratli bi şekilde karakola tekrar geldim. Hiçbir haber yokmuş. Bu gidişle kafayı yiyeceğim.
Ne yapıcağım??? Of hiçbir fikrim yok!
Eda'nın ağzından...
"Eee ne yapıcaz?" Dedim gözlerimden yaşlar boşalırken. Arya seni çok özledim.. Canım kankam benim nerelerdesin? Ne yapıyorsun?
Şuan hepimiz perişan haldeyiz. Selim yere çökmüş ağlıyor,Melek teyze yani Arya'nın annesi camdan bakarak 'Arya' diye sayıklıyor,Can ve ben birbirimize sarılmış şekilde ağlıyoruz,Eren ise Selim'i teselli etmeye çalışıyor. Berk? Yoksa Berk mi bir şey yaptı. Bunları düşünürken felaket bir yağmur başladı. İçime bir ürperti geldi ve tüylerim diken diken oldu.

Arya'nın ağzından...

Gözlerimi açtığımda kapkaranlıktı her şey. Sadece küçük bir pencereden ışık sızıyordu.
Ağzım bantlıydı,ellerim ve ayaklarım da bantlıydı. Çok korkuyorum ya bana bir şey yaparlarsa. O zaman naparım? Bi sandalyede oturuyordum. Bir yerden bi müzik sesi duyuyordum. Allahım ne tür bir piskopatın eline düştüm ya. Etrafı gözden geçirdim. Kameralar vardı. Acaba beni izliyor mu? Yoksa niye var bu kameralar kesin izliyor hareketlerime dikkat etmeliyim.

Eda'nın ağzından...

Arya nerdesin ya? Arya'nın üvey babası da gelmişti. Kapı açıldı. Gelen kişi Erkan'dı. Perişan bi halde gözüküyor. Gözleri kıpkırmızı olmuş. Saçı başı dağınıktı. Can'a doğru döndüm. "Selim nerede?" Dedim.
"Elini,yüzünü yıkamak için lavaboya gitti." Dedi. Herkes susuyordu.
Kimse tek bir laf bile etmiyordu.
Arya geri dönücek miydi?
İçeri Selim geldi. Sarhoştu belli ki. Sendeleyerek yürüyordu. Göz altları mosmor olmuştu. Sinirden boyun damarları çıkmıştı.
Sessizlik yine hakim olmuştu. Sadece ağlama sesleri geliyordu ve bende ağlıyordum. Bu sefer de Erkan koltuktan hızlıca kalktı ve kapıdan çıkıp,bir yere gitti.
Arya'nın ağzından...

Kapı aralandı. İçeri yüzü maskeli bir adam girdi. Elinde bir kutu vardı. "Al bunları ye patron gönderdi." dedi boğuk sesiyle.
Yavaşça kutuyu açtı. Kutunun içinde renkli makaronlar vardı. Nasıl ya? Bir kişi nasıl kaçırdığı insana makaron ikram eder? Bu nasıl bi mallık ya? Kutuyu yere koydu. Ellerimi çözdü. Ve tam kapıdan dışarı çıkacakken adama bağırarak şunları dedim:"Niye makaron gönderdi patronun?"
"Makaron sevdiğin içinmiş. Makaron mu ne ona öyle ya peynir ekmek varken." Dedi ve kapıyı şak diye kapattı.
Makaron sevdiğimi bu adam nereden biliyor?
Yoksa beni tanıyan biri mi? Kafayı yiyeceğim.
Makaronları tek tek yedim. Aslında gurur yapıcaktım yemeyecektim ama makaron gördüğüm an yemem lazım. Bayılıyorum makarona. Bir saat sonra falan kapı tekrar açıldı. Bu sefer gelen kişinin ilk önce ayaklarına baktım. Baya modern bi spor ayakkabı giymiş,yavaşça üst bedenine doğru ilerledi gözlerim. Pantolon gömlek giymişti. Sonunda gözlerim yüzün gelmişti. Gözlerimin yüzüne gelmesiyle şoka girdim. Ağzım açık kaldı. Karşımda kim duruyor inanmıyacaksınız!
(Çünkü bende inanamıyorumğğğ...)
Kapıda duran kişi Erkan'dı. Beynim bu şoku atlatamayacak sanırım. Kesin bu sefer ölüyorum. Bismillah... Allahım sen bütün günahlarımı affet.
Tekrar yaşama döndüğümde Erkan'ın olduğunu bir kez daha algılamaya çalıştım.
Ben algılamaya çalışırken yavaşça bana foğru geliyordu. Açıkçası biraz tırsmıştım.
Aramızda çok küçük bi mesafe vardı. Dizlerinin üstüne çöktü. Aynı hizaya geldik. Tam göz göze bakıyorduk. Kalbim ağzımda attı.
"Seni çok seviyorum."
"Ama ben senden nefret ediyorum. İnsan sevdiği bi insana bunları çektirir mi? Bak Erkan ben kanser hastasıyım biliyorsun. Benim ne yaparsam yapayım üzüntülü olmamam,kafaya takmamam lazım yoksa tekrardan tümör oluşuyor beynimde." Dedim ağlayarak. Göz yaşım yanağımdan süzülürken eli ile yanağımı sildi. Ben geri çekilmeye çalıştım ama bağlıydım sandalyeye.
"Elini lütfen çek!" dedim sinirli bir şekilde.
Elini geri çektikten sonra dizlerinin üstünden kalktı ve kapıdan çıktı.

Herkese merhabalar👋
Vote ve yorum atmayı unutmayınız👈

MasmaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin