Selim'i uyandırmadan yavaş adımlarla mutfağa gittim. Güzel bi omlet yaptım. Kumsaldaki sofrayı hazırladım. Salona gidip Selim'i uyandırdım.
"Günaydın." Diyip yanağıma bir öpücük kondurdu.
"Günaydın. Bileğin nasıl?"
"Sen dokununca geçti."
Bi an sessizlik oldu. Sadece omletlerimizi yiyip denizi izliyorduk.
"Selim."
"Efendim."
"Tatile gidelim mi?"
"Nereye gitmek istersin?"
"Imm...Alaçatı'ya ne dersin?"
"Olur. Akşam yola çıkalım."
" Akşam mı? Ben daha bavulumu hazırlamadım ki. "
"Tamam hadi gel beraber hazırlayalım."
Sofradan kalkıp odaya gittik. Selim bavulu açtı ben de dolabı açıp giysileri seçmeye başladım.
Elime bi şort alıp bavula koydum.
"Bu şort olmaz başka bir şey seç."
Selim'e karşı direnmeyecektim. Çünkü kaybedeceğimi biliyorum. O yüzden direk şortu dolaba koyup onun yerine daha uzun bi şort koydum. Bavulu hazırladık. Baya bi yoruldum.
"Ben markete gidiyim. İsteğin bir şey varmı?"
"Yok canım ben gidiyim istiyosan?"
"Ben giderim."
Çantamı alıp markete gittim. Bir sürü çikolata,jelibon,cips,kek,içecek falan aldım.
Ellerim dolu bir şekilde eve geri döndüm.
Selim yanında bi karavanla beni bekliyordu.
Karşımda gördüğüme inanamıyordum. Karavanla gezmek benim en büyük hayalimdi.
"Sürprizzzz!!!"
Gözlerimden yaşlar akarken elimdeki torbaları yere fırlatıp Selim'e koşup sarıldım.
"Bu karavan bizim mi?"
"Bizim bak adı da Masmavi.."
Bavullarımızı alıp karavana yerleştik. Müzik dinleyerek keyifli bir yolculuk geçiriyorduk.
Selim karavanı sürüyor bende onu izliyordum.
O masmavi gözlerinde kalbini görüyordum,kalbimi görüyordum,denizi,güneşi,ayı,yıldızı,bulutları görüyordum. Beni nasıl sevdiğini görüyordum.
Ben başımı koltuğa yaslamış onu izlerken uyuyakalmışım. Uyandığımda bi deniz kenarındaydık. Selim karavana yaslanmış bir şekilde su içiyordu. Karavandan inip yanına gittim.
"İyi misin?"
"İyiyim."
"Niye burda durduk?"
"Biraz mola verelim dedim."
"Peki. Ben acıktım."
Selim karavana gidip sandviç ve portakal suyu getirdi.
"Teşekkür ederim."
Karnımızı doyurduktan sonra yola devam ettik.
Ona bakınca huzur bulduğum doğrudur.;))
Ben yine uyudum. Uyandığımda bu sefer otele gelmiştik. Bavulları sürerek pansiyona geldik.
"Merhaba biz iki tane oda istiyoruz."
Adam arkasını dönüp anahtarlara baktı.
"Maalesef sadece bir odamız kalmış."
Selim'le aynı anda birbirimize baktık.
"O zaman iki ayrı yatak koyduralım odaya."
"Tamam."
Adam anahtarı uzattı ve başka bir adam bavulları taşımamıza yardım etti. Odaya yerleştik. Akşam oldu ve uyuduk.********************************
"Günaydın."
"Günaydın."
"Ben acıktım Masmavi."
"Tamam kahvaltıya inelim o zaman."
Üstümüzü değiştirip kahvaltıya indik. Kahvaltımızı yaptıktan sonra denize girdik.
Buarada size söylemeyi unuttum. Yarın benim doğum günüm. Yani yeni bir yaş. 21 yaşına giricem. Akşam olmuştu. Yatağın üstüne oturmuş annemi düşünüyordum. Onu özlemiştim hemde çok. Hiç bu kadar ayrı kalmamıştık. Babam gittikten sonra ben ona iyice bağlanmıştım şimdi böyle ayrı düşmek üzüyor. Gözlerimi silip uykuya daldım.
Yavaşça gözlerimi araladım. Sabah olmuştu. Ve bugün benim doğum günümdü. Gözümü iyice açtığımda yanımda bir sürü kalpli balon durduğunu farkettim. Yerimde doğrulup odanın içine göz attım Selim yoktu. Masadaki notu aldım ve okudum.
"Kahvaltıya bekleniyorsun prensesim..."Üstüme güzel bir şeyler giydim ve kahvaltıya indim. Selim elinde koca bir kutuyla beni bekliyordu. Koşup boynuna sarıldım. Ve kokusunu içine çektim.
"İyiki doğdun herşeyim.."
Gözlerim anlamsız bir biçimde yaşlanmıştı.
"Bu ilk hediyen." Dedi ve elime o kutuyu verdi.
Yavaşça kutunun üstündeki fiyonku çözdüm.
Daha sonra kutuyu açtığımda gözyaşlarıma engel olamadım. Üzerinde masmavi yazan bir albüm vardı. İçindede bizim resimlerimiz.
Ve kutunun içinde küçük kırmızı bir araba vardı. Ağlarken ona sarıldım.
Ağlama seansım bittikten sonra güzel bir kahvaltı yaptık. Daha sonra denize falan girdik.
Yine akşam olmuştu. Selim'in bana bir sürprizi varmış. Akşam kumsalda. Üstüme çok güzel bir elbise giydim. Ve kumsala gittim.
Yerlede bir sürü mum vardı. Selim elinde çok büyük bir kutuyla bekliyordu. Ve çok güzel bir sofra hazırlamıştı.
"Selim.."
Sarıldık.
"İyiki doğdun denizim, iyiki doğdun aldığım nefesim.. iyiki doğdun prensesim."
Kutuyu açtım. Açmamla yine gözyaşlarıma engel olamadım. Kutunun içinde bir gelinlik vardı. Şaşkınlıkla Selim'e baktım. Elinde kalp şeklinde bir kutu ile diz çökmüş bana bakıyordu.
"Arya hayatın boyunca bana Masmavi der misin?"
Elimi bi yandan akan makyajımı siliyordum. Bi yandan da ağlamaya devam ediyordum.
"Derim Masmavi.."
yüzüğü parmağıma taktı ve sonra sarıldık.
Sana her saniye Masmavi derim.
Daha sonra yemek yedik.
İstanbul'a dönünce mekan falan bakıcaktık.
Tabikide deniz kenarında evlenmek istiyordum. Ayakkabılarımızı çıkarıp kuma bastık ve ayaklarımızı denize soktuk.
Geç saatte otele geri döndük. Direk kendimi yatağa attım ve uyudum. Sabah olduğunda Selim bavul topluyordu.
"Günaydın kolay gelsin."
"Günaydın bebeğim." Dedi ve yanağıma bir öpücük kondurdu.
"Artık dönüş vakti."
"Yarın mekan bakmaya gideriz. Can ile Eda da gelicekler."
"Aaa ben Eda'ya söylemeyi unuttum. Ama zaten sen söylemişsin."
"Evet ben söyledim. Bavullar hazır kahvaltı yapıp yola koyulalım."
Aşağı inip kahvaltı yaptık. Sadece bir kase cornfleks yedim. Hiç halim yoktu. Biraz başım ağrıyordu. Bi huzursuzluk vardı üstümde.
"Selim ben tuvalete gidip geliyorum."
"Tamam. İyi misin solgun görünüyorsun?"
"İyiyim yok bir şey."
Tuvalete gittim. Elimi yıkadım. Burnumda bi ıslaklık hissettiğimde aynaya baktım. Burnum kanıyordu hemde şarıl şarıl. Hemen peçete meçete bi şeyler sıkıştırdım. Biraz uğraştıktan sonra kanama durdu. Selim'in yanına geri döndüm.
"Artık gidelim mi?"
"Olur."
Yola koyulduk. Uykum geldiği için uyudum.
Bir-iki saat sonra uyandığımda Selim'in gözleri kapanıyordu uykusu geldiği belliydi. Kamyon üstümüze doğru gelirken Selim'i dürttüm.
"Seliim önüne baaak!"
Ve çarpıştık.***********************
Hayatımın sonuna mı gelmiştim. Selim nasıldı? Bu öten şey benim nabzım mı? Heryer niye karanlık ve her yer niye kan? Annem nerede? Eda nerede? Ben neredeyim?
Gözlerimi acıyla inlerken yavaşça açtım.
Hastane odasında olduğumu anladım.
Başımda uyuyakalmış Eda ve annem.
Ağzımda oksijen maskesi. Ve ben hayata tekrar tutunmaya çalışıyorum. Selim? O nerdeydi?
Zar zor konuşmaya çalıştım.
"Anne."
Annem hemen oturduğu koltukta doğruldu.
"Kızım. Kızım. İyi misin? Ağrın var mı? Arya beni duyuyor musun? Su ister misin? He Arya cevap ver. "
"Anne sakin ol iyiyim. Selim nerede?"
Annem ağlamaya başladı. Onu görünce bende Selim'e bir şey oldu sandım ve ağlamaya başladım. "Anne bir şey söylesene Selim nerede?"
"Selim hala ameliyatta."
Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum.
"Biraz hava alıcam."
Terliklerimi giyip hastenenin bahçesine çıktım ve bi banka oturdum. Hava rüzgarlı olduğu için ürperdim. Selim'e eğer bir şey olursa ben yaşayamam, nefes alamam. Allahım lütfen onu bana bağışla. Lütfen Masmavi iyileşsin. Ve hep benim Masmavim olarak kalsın. Yoldan gelip geçenler bana bakıyordu. Gerçekten komik bir haldeydim. Ayağımda beyaz hastane terliklerim, üstümde hello kitty'li geceliğim,saçım ise dağılmış bir durumdaydı.
Ve hıçkırarak ağlıyordum.
Fazla üşüdüğüm için içeri girdim. Annemler ameliyatın bitmesini bekliyorlardı. Yanlarına gidip koltuğa oturdum.
Biraz sonra kapı açıldı ve doktor ameliyattan çıktı. Hepimiz kapıya koştuk.
"İyimi? Selim nasıl? İyi dimi? Bir şeyi var mı?"
"Maalesef hastayı kurtaramadık. Başınız sağolsun."
O an yere yıkıldım. Bağırarak ağlıyordum.
"Selim ölemezzzz. Masmavi beni bırakmaz ki."
Hemşireler sedye ile Selim'i morga götürüyordu. Yanağına dokundum buz gibiydi. Teni soluktu. Son kez sarıldım ona. Kokusunu içime çektim. Saçlarını okşadım.
Ağlamaktan gözlerim morarmıştı.
Doktor sakinleştirici iğne yaptığı için uykum gelmişti. Yavaş yavaş gözlerimi kapadım ve uykuya daldım. Rüyamda Masmaviyi gördüm. Uçurumdan aşağı düşüyorduk beraber. Sonra uyandım. Eşyalarımı toplayıp Eda ile eve geri döndük. Selim'in cenazesi vardı.
Herkes ağlıyordu. Eren mahvolmuş bir biçimdeydi. Ben de mahvolmuştum. Nefes alamıyordum. Onsuz nasıl yaşayacağımı bilemiyordum. Cenaze bitince eve zor geldim.
Selim'in bana aldığı gelinliği giydim. (Medyadaki)
Kumsaldaki eve gittim. Evdeki her anımıza dokundum. Fotoğraflara,giysilerine her şeye.
Tekrar denizi izlemeye koyuldum.
Yavaş adımlarla denize doğru yürüdüm.
Yürüdüm, yürüdüm ve kendimi denizin kollarına bıraktım.Sen yoksan ben de yokum Masmavi
Hoşçakal...-Son-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Masmavi
Jugendliteratur{Aslında hayatımın rengi siyahtı. Siyah varken diğer renkler anlamsızdı benim için. Ama o gün mavi bana bütün tonlarını gösterdi. Ve bende siyahın,karanlığın, acımasızlığın içine mavi kattım. Ama *Masmavi*}