Merhabalar. Uzun zamandır bazı sebeplerden dolayı yoktum, biliyorsunuz. Sizlere yeğenimden bahsetmiştim, merak edenler için söylüyorum çok şükür durumu iyi ve hastalığı kontrol altında. Bölümümüz bu kez pazar günü gelse de sizleri daha fazla bekletmek istemedim, fakat bundan sonra yine kendi günümüzde -cuma günleri- yeni bölümler yine sizlerle olacak. Bu bölüm de aramıza yeni katılan @GumusMurekkep nickli arkadaşımıza ithaf olsun. Pek içime sinmedi ama bakalım sizler ne diyeceksiniz. Rica ederim vote ve yorumlarınızı esirgemeyin, keyifli okumalar. <3
- Cennet -
"Ay maşallah, Cennet kızımız da pek bir marifetliymiş. Böreklere bayıldım," dedi Safiye Teyze.
"Teşekkür ederim," dedim kibarca gülümseyerek.
"Maşallah, pek de terbiyeli," diyen Neriman Teyze de onaylarcasına başını sallıyordu.
"Şu gözlere bak gözlere, nazar boncuğu gibi vallahi." dedi adını unuttuğum bir başka teyze.
"Tü tü tü, maşallah. Oğlum olsa ona alırdım Cennet kızımı," dedi başka biri.
Bana gelen iltifatlar öyle utandırıyordu ki başımı eğip her birine kibarca teşekkür etmekten başka elimden hiçbir şey gelmiyordu.
Sonunda Ayten Teyze ne kadar utandığımı fark ederek yardımıma koştu. "Hanımlar, güzel kızımı utandırmayın daha fazla. Yoksa yer yarılacak ve Cennet, Aslan'ın evine düşecek."
Salonda oturan hanımlar kıkır kıkır gülerken kızarmaktan pancara döndüğümün artık farkındaydım. Hele ki Aslan Beyin eviyle ilgili yapılan şakadan sonra! Ben de Ayten Teyze beni bu durumdan kurtaracak diye rahatlamaya çalışıyordum oysa, rahatlamak ne mümkün!
Bugün ben kaçalı tam bir hafta oluyordu, yani altı gündür Ayten Teyzenin evinde kalmaya başlamıştım. Altı gündür tanıdığım bu kadın; bana yeri geldiğinde bir anne, yeri geldiğinde de bir arkadaş olmuştu. Burada kaldığım ilk gece oturup hüngür hüngür ağlamıştım. Kaderimin omuzlarıma yüklediği bu dert, hüznüme hüzün katarak yüreğimi orta yerinden çatlatmıştı. Ama bu kadın... O gece sanki tüm korkularımı görür gibi bana verdiği odaya gelmiş, bana bir anne şefkatiyle sarılmış ve ben ağlayıp omzunu adeta bir yastık yaparken hiç soru sormadan içimi ağlayarak dökmemi beklemişti. Sonrasında saçlarımı okşamış, her şeyin düzeleceğine dair huzuru vaat eden cümleler sıralamıştı o üzgün sesiyle.
Oysa ben, o adamlar beni yakalamadan hiçbir şeyin düzelmeyeceğini biliyordum. Sadece olacak olanı geciktiriyorduk, o kadar. Aslan Bey benim gibi düşünmüyordu, aksine o adamları tutuklatmak adına her şeyi yapacağını söylüyordu. Şu anda delil yetersizliği olduğu için polis harekete geçmiyordu, yaşım da reşit olduğu için ailemle görüşmeme durumuma rıza gösteriliyordu. Fakat o adamlar yanıma yaklaşırsa... Aslan Beyin tehlikeye atılacak ilk kişi olacağını biliyordum.
Onunla ben buraya taşındığımdan beri doğru düzgün görüşmemiştik. Sabahları o Melih'i okuluna bıraktıktan sonra ben evin anahtarlarını Ayten Teyzeden alıp aşağı iniyor ve evin temizliğini, yemekleri ve ütüleri yapıyordum. Evdeki eşyaların yerlerini bile benimsemiştim. Bana böylesine içten yardım eden adamın evinde her şey düzenli, temiz olsun diye kendimi paralıyordum. Yine de o eve gelmeden çıkıp gidiyor ve onunla karşılaşmıyordum. Akşam yemeklerinde görüyordum o can alıcı bakışlarını bir tek. O süreç içerisinde de gözlerimi kaçırmakla yetiniyor ve aklıma onunla ilgili düşüncelerin çekimine kapılmaması için sert uyarılar bahşediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennetvari
Fiksi UmumSen gidemezsin Cennet. Türlü emeklerle kurduğumuz bu sıcak yuvanın soğuk bir harabeye dönüşmesini istemezsin. Küçük balkonumuzda yetiştirdiğin saksı çiçeklerini sulamayı unuturum ben, onların göz göre göre solmasını istemezsin. Sen olmasan her sabah...