"Bu kadar hızlı kullanma!" diye bağırdım.
Cevap vermediği gibi hızı da azaltmadı. Hızlı bir nefes aldıktan sonra kafamı tekrar ona çevirdim.
"Ufacık bir yerdeyiz ve cidden bu kadar hızlı olmana gerek var mı?"
"Yok."
"O halde neden manasız şeyler yapıyorsun Aras?" sustuğumda sesimin ne kadar da yüksek çıktığını fark ettim.
"Manasız şeyler mi yapıyorum? Her seferinde manasız şeyler yapan benim. Maymun iştahlı olan benim, umursamaz olan ve katı olan ve tabii ki felaket manasız olan benim, öyle mi?"
Anne babamla olan konuşmadan sonra Aras'a kaygılarımdan bahsetmiştim. Bunun için tatilin gelmesini ve Akyaka'ya gelmemizi beklemiş olmam biraz can sıkıcıydı. Bir de, bundan yolculuk sırasında bahsetmiş, sürücünün yani Aras'ın tüm dikkatini dağıtmıştım. Bir şeyler üzerinde uzun süre düşünüp ardından gün belirleyince, eğer bu tarih 3 yıl sonrasındaysa o kadar güzel dayanırdım ki. Fakat geriye kalan o son gün, her şeyi mahvederdim. Yıllarca düşünüp kafa patlattığım şey için birkaç saat daha bekleyemez ve tüm planı bozardım.
Yine öyle yapmıştım.
Çenem titriyordu. "Ben bunların hiçbirini söylemedim."
Dişlerini birbirine ne kadar sert bastırdığı çok net görünüyordu. Bir saniyeliğine gözlerini kapadı ve açtığında ani bir frenle arabayı durdurdu.
"Söylemek istedin. Söylemek istemediğini inkar etme."
"Burada yapmak istediklerimiz hakkında mı konuşuyoruz? Eğer öyleyse beni en başında uyarmalıydın."
Keskin bir hareketle kafasını bana çevirdi. "Burada senin bana ne kadar güvenmediğin hakkında konuşuyoruz. Ama çok istiyorsan yapmak istediklerini de anlat. Anlat ki içinde daha neler varmış ben de öğreneyim. En azından bundan sonraki zamanlarımda kendimi önemli bir ilişkinin içinde değilmiş gibi hisseder ve ona göre davranırım."
"Şu an tam anlamıyla saçmalıyorsun." Emniyet kemerimi hızla çözdüm.
"Bunda şaşıracak bir şey yok Mavi. Her zamanki halim."
Terleyen ellerimi tişörtüme sildim. "Neden bu kadar abarttın ki? Sana öyle düşündüğümü söylemedim. Ailemin endişelerini anlattım ve yaptıklarından yola çıktım. Elbette bu konuda kuruntu yapabilirim. Sicilin çok mu temiz sanki?" fazla sert çıktığımı fark edip geri adım atmaya karar verdim. "Ayrıca tabii ki gelip bunu seninle konuşmalıydım Aras. Sen ne cevap verirsen oydu, fakat devlet meselesine çevirdin olayı."
Hızlı bir nefes alıp kesik kesik verdi. Sinirlenmişti. Hem de çok. Ve kendini kontrol etmekte zorlanıyordu. Fakat ne yapabilirdim? Kuruntularımla boğulmaktansa tabii ki gidip onunla konuşacaktım. Sevgili değil miydik biz?
"Aynı sorguyu sana ben yapsam olacakları biliyorum Mavi. O yüzden tepkimi aşırıymış gibi gösterip kendini haklı çıkartma."
Bu da beni sinirlendirmişti. "Aynı sorguyu bana yapman çok mantıksız. Daha önce hiç sadakat problemim olmadı benim?"
"Daha önce hiç ilişkin de olmadığından bunu bilemezsin, değil mi? Ayrıca bazı insanlar kolay değişir. Sırf sen sabit kalıyorsun diye herkesin her zaman aynı hislerle hareket ettiğini mi sanıyorsun? Dün yaptığı hatayı her koşulda tekrarlayacağını mı sanıyorsun?"
Gözlerim dolmuştu. Ona öylece bakarken sanki az önce tartışmamışız gibi uzanıp emniyet kemerimi taktı.
Yukarı baktım. Ağlamak istemiyordum. Buraya kadar iyi gelmiştim ve düzgünce tartışmıştım. Şimdi ağlayıp her şeyi mahvedemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi
Teen FictionYüzünün her noktası ezberimdeydi. Kulak memesinin bitiminde beşgen şeklinde tuhaf olduğu kadar öpmeye de doyamadığım bir beni vardı. Kulak memeleri ayrıktı, bu yüzden o beni öpmek benim için hiçbir zaman zor olmamıştı. Elmacık kemikleri o kadar bel...