Düzenleyerek belirtiyorum: Multimedia yeni Mavi'miz!
Ağzım aralık donakalırken, Derin akılalmaz bir şekilde Aras'ın ne sorduğunu anlamış olacak ki, şu an bulunduğumuz mekanın adını söyledi.
Ben de aynısını Aras'a ilettim.
"İyi," Dedi telefonu açtığı haline göre daha yumuşak bir sesle. "Bir yere ayrılmayın, geliyorum."
Mavi | 15. Bölüm
Telefon suratıma kapatıldığında, şaşkınlıkla Derin’e bakıyordum. Aras neden geliyordu, hiçbir fikrim yoktu. Yine saçmalayacağı tutmuştu kesin.
“Ne olmuş?” Derin’in sorusuyla, az da olsa kendime gelirken, bilmediğimi belirtmek istercesine omuzlarımı silktim.
Yediğim her şeyi, çıkarmak istiyordum. Midemdekiler kaynıyordu sanki.
Gözlerimi kapatıp düzenli bir şekilde nefes alıp verirken, bulantımı geçirmeye çalıştım.
Biraz da olsa, daha iyi hissettiğimde, on dakikaya yakın zaman geçmişti. Bu sürede, ikimiz de çıt çıkarmamış öylece oturmuştuk. “Teşekkür ederim.” dedim sonunda konuşabildiğimde.
Gözleri parlayana dek güldü. “Önemli değil,” Sandalyesinde doğruldu “Gitmeden, Bülent Amca ve karısıyla da tanışmalısın.”
“Olur.” Bakışlarımı telefonuma çevirdim, Mira mesaj atmıştı. Ona cevap yazdıktan sonra, telefonumu usulca cebime koydum.
“Bülent Amca, bana iki gözleme!”
Yanımdaki sandalye çekilirken, dilim damağıma yapışmıştı. Nasıl bu kadar çabuk gelebilmişti ya? Ve neden benim yanıma oturuyordu?
“Hoş geldin.” Derin’in suratında garip bir gülümseme vardı.
Aras’la konuşmayı bırak, dönüp ona bakmak bile istemiyordum. Aklıma otoparktaki görüntüler doluşuyordu çünkü, berbat hissediyordum.
“Hoş buldum.”
İnatla hala ona bakmazken, parmaklarımla masada ritim tutmaya başladım. Az sonra, bir garson masaya Aras’ın gözlemelerini getirdi.
“Vay,” Dedi Aras gözlemeyi dürüm şeklinde sarıp ısırmadan önce. “Ne o, çok konuşkansınız bugün.”
Saçma iması karşılığında hiçbir tepki vermezken, Derin “Sen yemeğini ye, abi.” Demişti gülerek.
Göz ucuyla Aras’a baktım, yanakları gözlemeden dolayı şişmişti, o kadar sevimli duruyordu ki. Çenesi yavaşça hareket ederken, bakışlarımı yakaladı. Ağzındakini yutup bana sırıttı.
Bakışlarımı kaçırdım.
“Aç mısın sen?”
Soruyu bana sorduğunu, biraz geç anlamış olsam da, ona bakmadan “Hayır.” Dedim.
“Sormam hata. Çekilmezliğinin açlığınla alakası olmuyor genelde.”
Kaşlarımı çattım. Kendisini ne sanıyordu? Eğer bana çekilmez diyorsa, onun kişiliğini açıklamak için kullanılabilecek bir sıfat kalmıyordu.
Keşke, söyledikleri sadece sinirime dokunsaydı, oysa inciniyordum da. Bana hissettirdiklerinin çoğundan nefret ediyordum.
“Niye geldin?” Sesim çok soğuktu.
“İşim erken bitti.” Hala sırıtırken, donduğumu hissettim. İşi, tahmin ettiğim şey değildi. Hayır. “Ve acıktım.”
İşi tahmin ettiğim şey miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi
Teen FictionYüzünün her noktası ezberimdeydi. Kulak memesinin bitiminde beşgen şeklinde tuhaf olduğu kadar öpmeye de doyamadığım bir beni vardı. Kulak memeleri ayrıktı, bu yüzden o beni öpmek benim için hiçbir zaman zor olmamıştı. Elmacık kemikleri o kadar bel...