11. Bölüm

7.9K 329 21
                                    

İlk resmi geçiş bölümümü yazmış bulunmaktayım, ehe.
Yorumlar artsa süperli olur. Bence bir şeyler yazmayı deneyin, iyi okumalar, bb. :') -kalps-

“Özgüven probleminin, kendini beğenmediğinden değil de; çevrenin seni aşağılamasından korktuğundan kaynaklandığına karar verdim.” Beril derin bir nefes aldı. “Yani, benim yanımda şarkı söyleyebiliyorsun; çünkü ben senin en yakın arkadaşınım. Dalga geçsem bile, bunu umursamazsın. Fakat işin içine başka biri girdi mi, utanıp sıkılıyorsun.”

Başımı kaldırdım. “Aynı şey değil ama.”

“Tamamıyla aynı şey.”

“Hayır, değil.” Omuzlarımı silktim. “Bu daha çok şey gibi, mesela regl olsam ped istemek için ilk sana gelirim, değil mi? Fakat gidip bir yabancıya ped soramam. Bu yüzden, aynı şey değil.”

Beril benzetmeme şaşırıp ağzı açık bana bakmaya başladı. Tamam, bunu başka nasıl anlatacağımı bilememiştim. Verdiğim örnek de garipti, ama ne yapabilirdim?

Beril benden asla yapamayacağım bir şey istiyordu. Onun da söylediği gibi özgüven problemimin olduğunu biliyordum, sadece elimden bir şey gelmiyordu. Kabuklarımı kıramıyordum ve artık kırmak için uğraşmaktan da vazgeçmiştim.

“Aras’ın grubunun seçmelerine katılmanı istiyorum.” Demişti Beril. Önce şaka yaptığını sanmıştım, fakat sonra yüzünde çok nadir görülen o ifadeyi görmüştüm. Yanıldığımı o zaman anlamıştım: şaka yapmıyordu.

Tabii ki, kabul etmem işten bile değildi. Benden nasıl böyle bir şey istediğini anlayamamıştım. Evet, hala kadın vokali bulamadıklarını biliyordum. Ve dışarıda milyonlarca güzel sese sahip insan vardı.

“Mavi,” Bana hala şokla bakıyordu. “Sana inanamıyorum.”

“Ben de sana! Yapamayacağımı biliyorsun, Beril.”

“Yapamayacağını bilmiyorum. Yapmaya cesaret edemeyeceğini biliyorum. Senin en büyük hayalin, bir grupta olmak, değil mi?”

“Beş yaşındayken, evet, hayalim buydu.”

Kaşlarını çattı. “Sanki hala istemiyormuşsun gibi konuşma.”

Beril’in uzandığım yatağından kalktım. Yapamazdım. Daha doğrusu, evet, yapmaya cesaret edemezdim. Sahnede olmak, içimi müthiş bir heyecanla kaplıyordu ama heyecanın hemen ardından dehşet geliyordu.

“Ben eve gidiyorum.”

O da ayağa kalktı. Yüzünde, kararsızlık vardı. “Fikrini değiştirmene yardımcı olacaksa bir şey söyleyeceğim?”

Kafamı sallayarak, söylemesini bekledim. Büyük ihtimalle yardımcı olmayacaktı ama hevesini kursağında bırakmak istemedim. Ve, tamam, itiraf: Merak etmiştim.

Sana bunu sormamı Aras istedi.” Beklentiyle suratıma bakıyordu. “Bu yüzden, rezil olacağım düşüncesini kafandan at.”


Berillerden nasıl çıktığımı bilememiştim.

Sana bunu sormamı Aras istedi.

Sana bunu sormamı Aras istedi.

Kafamda bunlar dönüp duruyordu. İğrenç bir histi. Beril’in söylediğinin fikrimi değiştirip değiştirmeyeceğini bilmiyordum (aslında, değiştirmeyecekti.)  ama kafamı yeterince karıştırmıştı.

Akşam yemeğine inmemiştim, yatağıma uzanıp yorganımın altında kıvrılmış, düşünüyordum. Zihnimde o kadar çok düşünce vardı ki, patlayacağımdan korkuyordum.

MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin