Okuldan geldiğimden beri bunu yazıyorum. Yorum yapmayı çok görmeyin, olur mu? Yanlışlarım varsa da, affedin. Ve şunu bilin ki, Songs About Jane albümü olmasaydı, bölüm bugüne asla yetişmezdi. :D
Bölüm İpek'e, Simge'ye, Ece'ye, Amy'ye, Pandama ve Yelda'ya ithaf edilmiştiir. İyi okumalar.Mavi - 8. Bölüm
Beynim bir şeylerin farkına varmanın şokuyla, kelimelerimi yutmak için çabalarken, nefes almayı denedim. “S-sizin çeteniz mi var?”
Bazen, Aras hakkında her şeyi bilmek isterdim. Onu çok çok daha yakından tanımak, düşüncelerinden bile haberdâr olmak isterdim. Fakat aynı zamanda onu çok iyi tanıdığımı düşünürdüm. Mimiklerinin anlamını bilir, ses tonunun altında yatan hisleri çıkartabilirdim.
Şu an ise, bir girdabın içindeydim. Ben Aras’ı tanımıyordum; ezbere aldığım, ailesinin yanındayken gösterdiği maskeden ibaret olan Aras’tı. Onun hiç bilmediğim yönleri vardı, birisini de az önce keşfetmiştim. Onun hakkında önemli bir şey öğrenmenin beni hayal kırıklığına uğratacağını asla düşünmemiştim. Ama uğratmıştı işte.
Şimdi karşımda durup hiçbir şeyi inkâr etmemesi, hayal kırıklığımı ufalıyor, daha da minik parçalara ayırıyordu. Beni dehşete düşüren bir çetede olmasıydı, fakat asıl korkutan ise bu yüzden Aras’a zarar gelmesiydi. Derin’e olanları görmüştüm; üzülmüştüm. Ama aynısı Aras’ın başına gelseydi, üzülmezdim. Kahrolurdum.
Aras, doğruca gözlerime bakmaya devam etti. “Gidiyoruz.”
Sözlerini oldukça geç algılamıştım. Ben bir yere gitmiyordum.
İçgüdülerim, git diye haykırıyordu. Hatta bir daha ne Aras’ın ne de onun arkadaşlarının yanında bulunmamı söylüyordu. Ama onu dinlemeyecektim. İnatçının tekiydim ve içgüdülerime hiçbir zaman itaat etmemiştim.
Hem Derin’i bu hâlde yalnız bırakamazdım. O, benim en kötü günlerimden birinde yanımda olmuştu. Şimdi öylece gidemezdim. İyi olduğunu görmem gerekiyordu. Derin’i hastaneye götüreceklerinin garantisi bile yoktu.
“Hiçbir yere gitmiyorum!” Diye bağırdım. Nasıl bağırabildiğimi bilmiyordum. Ama Aras’a kızgındım. Onun bu kadar düşüncesiz olmasına, göz göre göre kendini tehlikeye atmasına, şu an içinde bulunduğum duruma kızgındım. “Bana emir verip durma!”
Sesimin yüksek çıkması, herkesi tedirgin etmişti. Sekiz tane göz bana odaklanmışken, daha da sinirlenmiştim. Kimseden çıt çıkmıyordu. Aras’ın, ona bağırmamdan hoşlanmadığını tahmin etmiştim; zira kaşları öncekinden de fazla çatılmıştı.
Göğsüm hızlı bir şekilde inip kalkıyordu. Nefeslerimi kontrol edemiyordum.
Bacaklarıma hareket etmesini emrettim ve Derin’e doğru ilerledim. O anda, Utku’nun koşar adımlarla bize doğru geldiğini gördüm.
“N’oldu lan burada?” Sesini tepkisiz tutsa da, içindeki merakı sezmiştim. Birtan olayı kabaca anlatmaya başladı. Ben de burada olduğumdan ayrıntıya girmiyor, sadece Derin’in başına gelen olaydan bahsediyordu.
Her şey olabilirdim; ama geri zekalı değildim. Derin’i dövenler, onlara karşıt çeteden birileri olmalıydı. Olayın basit bir şey olmasını umuyordum, aksi korkutucu olurdu.
“Canın çok yanıyor mu?” Diye sordum, Derin’in yanına çöktüğümde. Tam oturamıyor, kolunun desteğini alıyordu.
Kafasını iki yana, hayır manasında salladı. Doğruyu söylediğini dilemekten başka bir şey yapamıyordum.
“Başka bir yerine vurdular mı?”
Derin cevap vereceği sırada Birtan elinde fenerle çıkageldi. Etrafı görmek çok daha kolaylaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi
Teen FictionYüzünün her noktası ezberimdeydi. Kulak memesinin bitiminde beşgen şeklinde tuhaf olduğu kadar öpmeye de doyamadığım bir beni vardı. Kulak memeleri ayrıktı, bu yüzden o beni öpmek benim için hiçbir zaman zor olmamıştı. Elmacık kemikleri o kadar bel...