13.Bölüm-Kıyamet

167 5 12
                                    

Merhaba arkadaşlar çok uzun bir ara verdim farkındayım. Sizden özür diliyorum çünkü biliyorum hala bekleyenler var. Biraz ara vermiştim bazı nedenlerden dolayı.  Size şunun sözünü verebilirim ki Aşkın Kaybedişi burada final görecek yani merak etmeyin yarım kalmayacak. Ama bölümlerde biraz sıkıntı yaşıyorum yazarken. bu bölümde pek içime sinmedi ama sizi daha fazla  bekletmek istemedim. Bayram hediyesi olsun istedim.  Saat tam olarak 06:08 ve ben bölümü yeni bitirdim düzenleme yapamadım kusuruma bakmayın. Hepinize iyi bayramlar diliyorum.

İyi okumalar umarım beğenirsiniz. Oy vermeyi unutmayın :*

13.Bölüm-Kıyamet

Yaşarken hep "Daha fazla ne olabilir ki? Diye düşünürüz. Ama her zaman daha fazlası olur. Hep bir adım fazlası, daha fazla acı, daha fazla mutluluk... Hayat asla daha azını sunmuyordu bize. Bunu daha da iyi anlamıştım şu son yıllarda. Biz ne kadar güçlenirsek hayatımız da o kadar zorlaşıyordu. Sanırım biraz boğuluyor gibi hissediyordum bu aralar. Eylül'ün dönüşü, Mert ile karşılaşmam, Doruk ile olan oyunumuz, ihaleden dolayı hayatımızın alt üst olması ve son olarak da Sıla... İki ay da o kadar çok şey yaşamıştım ki beni yormuştu. Ama yine de mutluydum. Her şeye rağmen Eylül yanımdaydı. Geçmişi geçmişte bırakmaya karar vermiştik. Mert benim için artık hiçbir şey ifade etmiyordu ama onunla görülecek bir hesabım hala da vardı. Sıla bundan sonra ne şekilde olursa olsun hayatımın bir parçası olacaktı. Doruk... Doruk ise hayatımın bilinmeyen tarafıydı. Ne olacağını ya da ne istediğimi bilmiyordum.

"Hale Hanım?"

Düşüncelerime o kadar dalmışım ki içeriye birinin girdiğini bile anlayamıyorum.

"Buyurun Bekir Bey."

"Hocam sabah verdiğiniz örneklerle ilgili gelmiştim. Testi elimizden geldiğince hızlandırmaya çalışıyoruz ama şimdilik şunu söyleyebilirim ki iki örneğin akraba olma olasılığı %90 bazı benzerlikler gördüm. Tabi test sonucu ile kesinleşecek. En kısa sürede bilgi istediğiniz için önemli olabileceğini düşündüm."

"Tamam, Bekir Bey test sonucunu yollarsınız bana. Teşekkürler."

"Peki efendim."

Bekir Bey çıkınca ben yine düşüncelerimle baş başa kalıyorum.

Sıla'nın gözlerini görür görmez aslında inanmış olsam da iki gün sonra babamın kızı olduğu tamamıyla onaylanacaktı. Sıla bizim artık hayatımızın bir parçası olacaktı.

Bir de akşam ki yemek vardı. Doruk'u piknik yaptığımız günden beri görmüyordum. Resmen benden kaçmıştı! Ona kızgındım. Tamam, orada bir hata yapmıştık ama benden kaçmasına gerek de yoktu. Şimdi –on gün sonra- akşam onu görecektim ve nasıl davranmam gerektiğini bile bilmiyorum. Üstelik –Selin dışında- herkes bizi sevgili sanıyordu! Elbet bir çözüm yolu bulacaktım bu durumu kurtarmak için. Ama şimdi öncelikle eve gidip ailemle olmam gerekiyordu. Nasıl olsa her şey bir şekilde rayına otururdu, oturmalıydı.

***

Eve girdiğim zaman her yerde bir koşturmaca vardı. Bu ev, uzun zaman sonra bu kadar kalabalıktı ve ben bu durumdan oldukça memnundum. Eskiden, -babamın yaşadığı zamanlarda- sık sık misafirlerimiz olurdu. O günleri yeniden yaşıyor gibiydim. Belki de daha sık bir araya gelmeliydik.

"Hale Hanım, hoş geldiniz efendim."

Beni ilk fark eden de Zeynep oluyor her zaman ki gibi. Gelip elimdekileri alıyor hemen.

"Hoş buldum Zeynep, teşekkürler. Ağabeyim geldi mi?"

Sıla ve Levent ile birlikte çıktıktan sonra ne yaptıklarına dair bir fikrim yoktu ve merak ediyordum.

Aşkın Kaybedişi(!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin