14.Bölüm-Acı

192 4 5
                                    


14.Bölüm-Acı

Merhabalar!

Bölümümüz biraz kısa ama devam sahnelerini kesmek istemediğimden. Bir daha ki bölüme telafi edeceğim merak etmeyin.  Bu arada bundan sonraki bölümlerimiz bir aksilik olmaz ise her hafta pazar günü gelecektir. 

Düşüncelerinizi paylaşmayı ve yıldıza basmayı unutmayın! ;)

İyi okumalar!! :))

Hayatımız bu kadardı işte. Hiç kabullenmesek de ölüm her zaman bir nefes uzağımızda bizi bekliyordu... Deli gibi korkuyordum fakat şimdi bunun sırası değildi... Şimdi güçlü durup bir doktor gibi davranma zamanıydı.

"Ağabey iyi misin? Herkes iyi mi?" diyerek bir durum kontrolü yapıyorum ilk önce. Ağabeyim kenara kayınca bana en yakın olan Sıla'yı kontrol ediyorum.

"Ablacığım iyi misin?" korkudan sadece başını sallayabiliyor. Yüzünü avuçlayıp bana bakmasını sağlıyorum. "Ablacığım şimdi senden çalışma odasına gitmeni istiyorum. Telefonum orada önce hastaneyi ara ve Hale Hoca'nın evine ambulans istediğini kurşun yaralanması olduğunu söylemeni istiyorum. Daha sonra da polisi ara tamam mı?"

Cevap vermese de hemen kalkıyor ve çıkıyor odadan. Eylül'ü görüyorum ilk. Karın boşluğunu tutuyor. Üzerindeki kanın o uğursuz rengi çarpıyor gözüme. Bir an bildiğim her şeyi unutuveriyorum sanki. Kalakalıyorum öylece. Karşısında sevdikleri olunca ne zor geliyor insana güçlü durmak.

"Hale! Ben iyiyim sadece ufak bir sıyrık. Hale beni duyuyor musun? Kendine gel hemen ve Selin ve Doruk'a bak."

Hareket etmek istiyordum. Gerçekten istiyordum ama yapamıyordum.

"Hocam!" beni kendime getiren Selin'in korku dolu sesi oluyor.

"Selin iyi misin?"

"Hocam ben- ben iyiyim ama..." devamında ne söyledi gerçekten bilmiyorum çünkü söylediği hiçbir şeyi duyamadım. Sadece kendimi yere Doruk'un yanına atabildim. Bugün giydiği, gözlerinin rengini ortaya çıkaran ve onu harika gösteren açık mavi gömleği şimdi kırmızıya boyanmıştı. Öyle ki yara neredeydi göremiyordum bile.

"Hocam ne olur bir şey yapın hocam! Ağabey!" Selin ağlayarak Doruk'u sarsıyor ve beni kendime getirmeye çalışıyordu ama yapamıyordum. Doruk da gidecekti, babam gibi kurtaramayacaktım onu da. Kurtaramayacaktım...

"Hale, Hale kendine gel, Hale!"

Bu gecenin dönüm noktası hatta belki de hayatımın dönüm noktası Levent'in bana attığı bu tokattı. İçine düştüğüm o karanlık kuyuda, geçmişin tüm hayaletlerine inen büyük bir darbeydi.

Kollarımdan tutup beni sarsarken "Yapabilirsin Halem hadi sen bir doktorsun ve doktor gibi davran hadi!"

Doktordum ve önümde benim sevdiğim insanlar vardı. Yaralılardı. Benim kendimi kaybettiğim her saniye onların zararınaydı. Levent'in desteğiyle kendime gelebildiğimde ilk işim Doruk'un gömleğini yırtmak ve yaralarını görmek oluyor. Bir yandan da "Levent bana havlu, bez, örtü ne bulursan getir. Yaralara baskı uygulamamız gerek kanamayı durdurmak için, birde makas. Eylül'e de vermen gerek yarası var ve şimdiden çok kan kaybetti."

Üç kurşun yarası... Doruğun bedenine hiç yakışmıyordu. Özellikle biri kalbe yakındı ve damarlara zarar vermiş olma ihtimali beni korkutuyordu.

Selin'e baktığımda yanımda titreyerek ağabeyine baktığını görüyorum. Yüzünü avuçlayıp bana bakmasını sağlıyorum.

"Ayağa kalk!, Sen bir doktorsun. Biliyorum çok zor ama kalk ve yardım et. Sana söz veriyorum ağabeyin iyi olacak." Şu an vermemem gereken bir söz veriyordum ama buna ihtiyacı vardı. Eylül yaralıydı, ve daha da yaralı olabilirdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 05, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşkın Kaybedişi(!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin