Merhaba canlar. Kusura bakmayın Paylaşacağım dedim ama gecikti. Bölümü okuyunca beni affedeceğinizi ve bu bölümü çok seveceğinizi umuyorum.
Yazım hatalarım olabilir kontrol edemedim kusura bakmayın.
Bölüm @derya313'e ithaf edilmiştir
İyi okumalar!!! :)
Ne yapacağımı şaşırmıştım. Aslında ne hissedeceğimi de şaşırmıştım. Tamam nefret ve öfke hissediyordum ama beş yıl sonra ilk defa Mert'i görüyordum. Onu yumruklamak, kafasını gözünü patlatmak ve bütün organlarını söküp tekrar dikmek istiyordum. Cidden hangi yüzle buradaydı bu adam? Tek şaşıran ben olmuyorum tabi. Mert de beni burada gördüğüne oldukça şaşkın. Sanırım bizim bir daha birleşemeyeceğimizi sanıyordu. Yanıldığı nokta ise o bize ne yaparsa yapsın biz birbirimizden vazgeçmezdik.. Bunu şu son zamanlarda daha iyi anlamıştım..
"Hale.. Sen burada ne arıyorsun? Siz.. Barıştınız mı?.. Yani ben.. ıı.." Diyecek söz bulamadığından çenesini kapatıyor Mert. Ah lanet olası tabi ki diyemiyor ki "ben seninle sevgiliyken onun aşkını kullanıp onunla yattım sizin aranızı bozdum şimdide siz yine bir arada mısınız?" Biz içeri girmeyince Eylül merak etmiş olacak ki kapıya geliyor. Tabi Mert'i görmek onu da oldukça şaşırtıyor.
"Mert, ne işin var burada? Geleceğini haber vermemiştin. Teyze sen geç içeri Yağmur nasıl bir sorun yok değil mi?"
Eylül Yağmur'u sorunca kafama dank ediyor birden. Mert'e o kadar odaklanmışım ki Funda Teyzeyi de Yağmur'u da unutuveriyorum. Minik melek yüzünde ufak bir tebessüm ile uyuyordu.. Ah o kadar tatlıydı ki.
"İyi kızım merak etme uyuyor sadece. yorulduk baya. Halecim nasılsın canım. Ne kadar da değişmişsin."
Kaç yıl olmuştu Funda teyzeyi görmeyeli? Sekiz? Oldukça özlemiştim. Onu sıkı sıkı sarılıp sulu sulu öpüyorum o yüzden. Bunu yapmamı hiç sevmezdi. Ama ben oldukça özlemiştim.
"Çok iyiyim Funda Teyze seni çok özlemişim. Sende yıllara taş çıkarıyorsun hala. Daha da gençleşmişssin sanki?"
"Hadi oradan sıpa" diyerek gülüyor Funda Teyze. Ben hem Yağmurla hem de Funda Teyze ile ilgilenirken Mert'i unutuyorum bile. Nasıl olsa Eylül icabına bakardı değil mi ?
"Funda Teyze sen istersen ver Yağmur'u bana ben onu yatırayım"
Aslında tek istediğim meleğimi kucağıma almaktı ve oldukça güzel bir bahane bulmuştum.
"Al tabi canım rahat etsin yavrucak."
Yağmur'u kucağıma aldığım an o kadar farklı hissediyorum ki.. Kokusu, yüzü, varlığı sanki huzurun somutlaşmış hali gibiydi... Yukarı çıkıp yatağına yatırdıktan sonra biraz daha kalıp uyumasını izliyorum öylece.. Sanırım bir kadına verilen en büyük hediyeydi bir bebek..
Aşağıda çalan telefonumu duymasam muhtemelen biraz daha burada durup onu izlerdim. Ama önemli olabilirdi. O yüzden neredeyse koşarak inip mutfaktaki telefonumu alıp açıyorum.
"Alo"
"Ömür"
Bu ismi duymak beni hüzünlendirmiyor aksine içimin kıpır kıpır olmasına neden oluyordu. Yüzümde kocaman bir gülümseme yer ediniyor hemen. Doruk Araf Aslanlı etkisi diye bir şey vardı kesinlikle.
"Araf, bir sorun yok değil mi?"
Bugün hep birlikte pikniğe gidecektik ve ben bir aksilik çıkmasını istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Kaybedişi(!)
Teen Fiction"Hayat hataların bedelini her zaman en ağır şekilde ödetir. O yüzden dikkatlı ol, adımlarını sağlam at, hata yapma! Bir Atalay her zaman sağlam durmalı!" derdi babam.. Peki benimkiler neydi ? Nerede başlıyordu benim hatalarım ve bedellerim.. Bel...