BAŞLANGIÇ

101 11 5
                                    

Selçuk oldukça keskin bakışları olan, siyah, yoğun, hafif kıvrık kirpiklerle kaplanmış ela gözlü, yanaklarında gülümsediğinde gamzeleri çıkan yakışıklı bir adamdı. Vücut hatları kadınların hayal gücünü fazlasıyla zorlayacak kadar şekilliydi. Onun güzel giyimli ve zengin olması da etrafında fazlaca kadın bulunmasına hayran kitlesinin artmasına sebep oluyordu. Bu eskiden de böyleydi. Lise ve üniversite yıllarında kendisi için kavga eden onlarca kız varken o her zaman kendini tam kalbinin orta yerinden vuracak kızı arıyordu. Kibar olduğu için hiç bir kıza ters davranmaz tatlı tebessümleriyle reddetmeyi tercih ederdi. Bu kibarlığının yanında anlaşılmaz bir gizemi vardı. Gözleriyle anlatırdı birçok şeyi. Çapkın  yada bir şahin kadar keskinleşen bakışları insanların düşünceleri bir anda allak bullak edebilirdi.  Ama erkekti sonuçta. İlgisini çeken birisi olduğunda elinden uçan kuş kurtulamazdı. Şu anda da içinde her ne kadar Sedefin acısını aşkını taşıyor olsa da ihtiyaçlarını karşılayacak bir kadın mutlaka olurdu yanında. Bir günlük bilemedin üç günlük. Ama hiçbir kadın onun evine girememiş, isminden mesleğinden ve teninden başka hiç birşey öğrenememişlerdi. Selçuk bunun daha ilerisine gitmesi için hiçbir kadına müsamaha göstermemişti. Sedef hariç. Sedef onun evi gibi olmuştu. Evine ilk ve son kez aldığı kızdı.

Selçuk gecenin üçü olmuş hala uyuyamıyordu. Annesiyle arasında geçen konuşma, geçmişte yaşadıkları, kaybettikleri onu içinden çıkılmaz buhranlı bir hale sokuyordu. Bundan kurtulanın tek yolu vardı. Yatağına uzanıp, plaktan çıkan o güzel müziğin akışına kendini bırakmaktı. Bunu ne zaman yapsa, kötü anılardan ziyade Sedefle yaşadığı tatlı anılarını hayal ediyordu. Nitekim en sevdiği şarkılardan biriydi 'Şimdi Bana Kaybolan Yıllarımı Verseler'  parçası. O kadifemsi seste kedini kaybediyordu. Öylede oldu. Gömleğinin düğmelerinden üç tanesini açtıktan, kollarını sıvadıktan ve derin bir nefes aldıktan sonra yatağa bıraktı kendini. Gözlerini camdan dışarı diktiğinde yüzüne yine o tatlı tebessümünü kondurmuştu. Gözleri gecenin ay ışığıyla birleşmiş, karanlığı aydınlatırcasına parlamıştı.  Aklında sadece Sedef ve geçmişte yaşadıkları tatlı anıları vardı. Gözünde tamda şu an, onlar canlanıyordu....

****

    'Selçuk Sedefi ilk 2003 Yılı Eylül ayında görmüştü. İlk gördüğünde aklına çizmişti Sedefin yüzünü. Uçuşan sarımtırak saçlarını, dalgın bakışlarını, şeker pembesi dudaklarını, çakmak gibi bakan ışıldayan gözlerini her ne kadar yakınında olmasa bile, uzaktan çizmişti aklına. Lakin Selçuk bilmese de Sedefte onun yüzünü kazımıştı bilinç altına. Arabayla yolda ilk karşılaşmaları da, Selçuk'u  içten içe 'işte bu' demeye zorlamıştı. Hayranlıkla onun cimcime hallerini izlerken didişmeleri hoşuna gitmişti. Birbirlerini yeterince yerin dibine sokmuşlardı. Bir daha görebilmenin umuduyla mecburen uzaklaşmıştı Sedefin yanından.     

 Aralık ayı kış soğuğu gelmiş çatmıştı. Resim yarışmasına son 3 ay kalmış, Sedef bu yarışmaya nasıl katılabileceği konusunda çıkmazlarından kurtulmaya çalışıyordu. Kazandığı takdirde ailesinin, onu yurt dışına çıkmasını bırak,  şehir dışına dahi gönderemeyeceğini iyi biliyordu. Birşeyler yapmalıydı. Beyninin bocalayan sorulardan kurtulmak ve o yarışmaya katılmak için son üç aydı kalan. 'Neyse, sonra düşünürüm' dedi bıkkın bir halde kendi kendine. Okulda da hiçbirşey yolunda gitmiyordu zaten. Sedefin hırçın başına buyruk davranışları yeterince düşman edinmesi sebep oluyordu. Başka sınıflardan Sedefi kafaya takmış kızlar vardı. Sedef hem güzel, hem zeki, hem becerikli, hemde hırçındı. Onun bu halini okuldaki  idol erkekler çok beğeniyor fakat korkularından Sedefe yaklaşamıyorlardı. Zaten Sedef normalde de erkek arkadaş düşüncesine okul hayatında karşı olan bir kızdı. O kadar sorun arasında birde bu saçma sapan aşk hikayeleriyle uğraşamazdı. Geliri oldukça düşük bir ailenin kızı olması onun okuma azmini perçinliyor, Önce kendisini sonrada ailesini kurtarmayı hedefliyordu. 

Geçmişimin  GeleceğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin