AŞKIN GÜCÜ (İtiraflar)

78 10 2
                                    

Ertesi gün olmuş, Sedef büyük bir gürültüyle sıçramıştı.Boynu tutulmuş vaziyette durduğu yere baktı. Hala ofisindeydi ve masasının üstünde çalışmaktan bitkin düştüğü için uyuyakalmıştı.Dağılmış saçlarını düzeltip alnının şakaklarını ovduktan sonra dışarıdan gelen seslere kulak kabartmaya başladı. Sekreteri Halenin sesi yükseliyordu, var gücüyle bağırıyordu.
"Giremezsiniz beyefendi, randevunuz yok. Beyefendi lütfen. Beyefendi"

Ayakkabıların,  kapı arkasından çıkardığı ürkütücü  sesler dikkate alındığında, Sedefin hoş bir manzara ile karşılaşmayacağı kesindi. Bir an hem ürkmüş hemde merak etmişti. Kim olabilirdi. Kapının açılmasıyla refleksle ayağa kalktı. Karşısında duran adama kitledi gözlerini. Zaman durdu o an. Halede adamla birlikte girmişti odaya. Çok tedirgindi. Çünkü Sedef birilerinin randevusuz odasına alınmasından hiç hoşlanmazdı. " Sedef Hanım engel olamadım, beyefendi dinlemedi beni" "Tamam Halecim çıkabilirsin." dedi keskin bakışlarla.. Oldukça gerilmiş bir vaziyetteydi. Vücudunun bütün sinirleri çekilmişti Sedefin. Bir yandanda hafızasına kazınan bütün geçmişi gözünün önüne serilmişti. Selçuk bütün heybetiyle karşısında duruyordu.Ela gözlerini Sedefin gözlerine kenetlemişti. Sedefin gözleri kin kusuyordu resmen. Selçuk arkasını dönüp kapıyı kilitledi. Bu görüntüyle Sedefin içinde korkular yer etmeye başlamıştı. Selçuk bir yabancıydı onun için. Neyine güvenebilirdi. Daha önce güvenmiştide ne olmustu. Hayatının en büyük kazığını Selçuktan yemişti. Tüm benliğiyle sevdiği adam, gözünü karartıp herşeyi bıraktığı adam onu uçurumdan aşağıya itmişti. Hemde kendi elleriyle. Bunları yaşamıştı ama hala derinlerinde seviyordu bu adamı. Keşke kalbi ve aklı bu kadar çatışmasaydı. Ama kendine bile itiraf etmek istemiyordu. Aşıktı ona. Hemde deliler gibi.

"Ne işin var burada?" Sedef terleyen avuçlarını sıkarken bu soruyu sormuştu ona.
"Sana geldim..."dedi Selçuk kendinden emin, bir o kadar özlemle bakan kararlı gözlerle. " Hangi yüzle Selçuk?"

Selçuk biliyordu Sedefin bunları söyleyeceğini. Ve hatta daha fazlasını bekliyordu. Kolay değildi aradaki duvarları yıkmak. Üstelik akşam yemeğinden sonrada oldukça zor anlar yaşatmıştı Sedefe. Gitmeseydi belkide içlerinde sakladıkları tutkuları yerle yeksan edecekti bu iki seveni.. Keşke gitmeseydim dediği anlarda olmadı değil Selçuk'un... "Seni çok özledim Sedef" Selçuk bunları söylerken Sedef daha çok sinirleniyordu.
"Çok özledin öylemi?" dedi manidar bir bakışla. Tek kaşını kaldırarak konuşmaya devam etti.
"Dur ben sana söyleyim Selçuk. Bundan tam on yıl önce, seni çok özlediğimde bitmişti herşey. O kadar yanlışını görmezden geldim, üstünü tek kalemde sildim. Ama o özlediğim güne lanet olsun. Herşeyi o gün bitirdin. Özlemek çok acı verir insana özleme Selçuk" Sesinin tonunu her seferinde bir tık daha yükselten Sedef belkide ilk defa açılıyordu Selçuk'a. İçindeki çığlıkları ilk kez bu kadar dışarı vurmuştu. Sessiz sedasız bırakmıştı sevdiği adamı. 

"Biliyorum. Bana olan öfkeni, kızgınlığını anlıyorum. Çokta söyleyebileceğim birşey yok aslında. Ne desem kafi gelmeyecek. Yetmeyecek sana. Ama.... " dedi
"Ama ne Selçuk"
"Ama.. Affettireceğim kendimi sana." dedi ve Sedefin yanında aldığı soluğunu. Sedef Selçuk yakınlaştığı ve kokusunu aldığı  an söylediği herşeyin tersine ona sarılıp doyasıya öpmek istedi. Çok özlemişti. Hemde çok. Selçuk Sedefin her ne kadar sinirli ve asabi söyleşilerini dinlesede gözlerinin altındaki özlemi aşkı görebiliyordu. Çok iyi tanıyordu sevdiği kadını. Tanıyordu ama artık Sedef öylemiydi gerçekten. Eskisi gibimi. Selçuk ona dokunduğunda titreyecekmiydi. Heyecanla çırpınan kalbini bedenini sonunu düşünmeden teslim edebilecekmiydi sevdiği adama.
Bütün bunları düşünürken Sedefin ıslanan kirpiklerine kaydı gözü. Ağlamamalıydı. Sedefin ağlamasını asla istemezdi Selçuk. Tam ağlayacağı zaman bir muziplik yapıp güldürmeyi başarırdı. Ama şimdi.Muziplik yapabilecek bir yakınlığı yoktu. Sedefse ağlamamaya yemin etmişti. Onun için, onun karşısında göz yaşı dökmemeye and içmişti. 
Selçuk'un karşısında duran kadın eski Sedef kadar masum ve saf değildi.  Her şeyi anında silemezdi kafasından.  Olgundu. Ve en önemlisi onun bu duruma gelmesinin tek sebebi kendisiydi.
"Özlemedin mi beni" Selçuk fısıldayarak bu sözcükleri sarfetmişti Sedefe "Bana baktığında hiç birşey hissetmiyor musun?" 

Geçmişimin  GeleceğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin