BÖLÜM 19 - SESİ....

147 14 7
                                    

Kampın son günü :

  "Evet çocuklar. Bugün kampın son akşamı. Ve genelde kamplarda olduğu gibi ateş etrafında oturup birbirimize şarkı, fıkra, komik olaylar gibi başınızdan geçenleri.....
  Eğlenecegimizi umuyorum... Bu arada Rüzgar arkadaşınız gitar çalabiliyormuş. Bize de söyleyecek diye umuyoruz... İyi eğlenceler...."

Bu uzun konuşmanın sadece Rüzgar ile ilgili olan kısmını dinlemiştim. Gitar çalıyormuş demek...
  Hep beraber ateşin etrafına oturduk. Sağımda Batu, solumda Yağız oturuyordu. Rüzgar ise...
Rüzgar ise tam karşımda gözlerini üzerimden çekmeden oturuyordu.

    Fıkralar, korku hikayeleri falan derken şimdi Rüzgar şarkı söyleyip gitar çalacaktı. Yerinden kalktı.

Elinde gitar ile geri döndü. Ve akorloru ayarladı. Ne söyleyeceğini merak etmeden edemedim. Ve o bilindik notalar çıktı gitardan....

 

Ne kağıt kalemsiz olmayı bilir,
Ne de ben sensiz kalmayı...
Neden bir dert biter diğeri gelir,
Ateştir bu iyi bilir yakmayı...
Kuşları anladım da senin.. Kanatların yok nasıl uçtun da gittin?
Kırık cam misali hatalarım,
Acıtır... Seni böyle mi kaybettim?

Bul beni kaybolmuşum.. İzim silinmiş dilim suskun.. Susmuşum...
Bak bana mahvolmuşum,
Senden kendimi almayı unutmuşum...

Bul beni kaybolmuşum.. Gecem günüme karışmış,bir hoşum...
Sanma ki sarhoşum.. Ne var ne yoksa yıkıldı içimde...
Bomboşumm.....


Mükemmel bir sesi vardı.. Şarkı boyunca gözlerini çekmemişti gözlerimden. Hala birbirimize bakerken

"Tebrikler Rüzgar. Ve teşekkürler.." Diyen Hocanın sözünü duydum.

Hala birbirimize bakar ve gözleri sanki anlaşmalı gibi benim gözlerimi delip geçerken yavaşça ayağı kalkıp odalarına  ilerledi öğrenciler.

"Vuslat. Biz yatıyoruz. Hadi gelsene." Diyen Batu ya çevirdim bakışlarımı. "Hayır BATU'M siz gidin bende gelirim birazdan."

Kafa sallayıp uzaklaştılar. Yalnızca Rüzgar ve ben kalmıştık. "Sesin güzelmiş. Tebrikler.." Diye söze başladım. O sıcak gulumsesinden bir tane göndererek "Teşekkürler.. Bunu senden duymak... Beni gururlandırdı. " Diyip sırıtmaya başladı. 

Bende hafifçe tebessüm ettim. Daha sonra ciddileşerek "O şarkıyı söylerken seni düşünüyordum." Bunu büyük ihtimal kendine söylemişti. Ama duymuştum..

Bu da ne demekti??  Şarkıyı söylerken seni düşünüyordum.....

Tuhaf.. En sonunda kafamdaki düşünceleri boşverip yerimden kalktım. "Iyi geceler..." Diye mırıldandım.

"Sanada iyi geceler...." Diyip tekrar gülumsedi. Bende odama doğru yürümeye başladım....

****

  Sabah çok erken kalkmıştım. Kumsalda koşmak için.. Adidas sporcu atletimini, ve Siyah taytımı giydim. Ayağıma da Siyah-Mavi Adidas ayakkabılarımı giyip Yağız ve Batu'yu uyandırmadan sessizce çıktım odadan.

Sahile gelince kulaklığımı takıp yavaş tempoda koşmaya başladım. Bir süre koştuktan sonra yanımda bir hareketlilik ve kulaklığımın çekildiğini hissettim.

  "Heyy!!" Diye çirkefleştim. Sonra karşımda Rüzgar' ı gördüm. Oda siyah bir şort, mavi sıfır kol sporcu atleti giymişti. Yani bu demek oluyor ki oda koşuyordu.

  "Günaydın." Dedi sevimli sevimli elimde kulaklıklarım ile...
"Günaydın!" Bunu sinirli bir şekilde söylemiştim. Çünkü ben koşu yaparken kulaklıklarım çekilmesinden - alınmasından nefret ederdim.

"Ne oldu?" Diye sordu saf saf. "Bak Rüzgar. Benim kim olduğumu? Nelerden nefret ettiğimi biliyor musun?" Nefret kelimesini vurgulayarak söylemiştim.

"Seni tanımama izin vermiyorsun Vuslat. İzin ver madem. Tanıyayım seni.." Bunu yalvarır gibi söylemişti. Yada ben öyle sandım...

"Beni mi tanımak istiyorsun?" Bunu alayla söylemiştim. "Evet." Dedi kendinden emin bir şekilde..

  "Peki o halde tanıyacaksın beni Rüzgar. Ve tanımaya başla bile. Meselaa...ımmm.. Kulaklıklarım ben koşuda iken alınmasından nefret ederim.. " Sanırım bunu biraz ürkütücü bir biçimde söyledim.

Özür dileyip kulaklıkları elime geri verdi. Sonra gülümseyip elimi tuttu heyecanlı heyecanlı
"Seni tanımama izin  verdiğin için teşekkürler. Buna pişman olmayacaksın. Vee ben sana bişey sormak istiyordum.. Seyy.. diyorum ki.. Bugün dönüyoruz otobüste benimle oturmak ister misin? Yani benimle oturur musun?"

Diye sordu. Bende bu haline gülmeden edemedim. "Tamam. Oturalım madem." Dedim sırıtarak.

"Ohh beaa! Bunu sormak için varya.. Ahh neyse teşekkürler Vuslat. O zaman otobüste görüşürüz."  Diyerek nihayet elimi bıraktı ve arkasını dönüp yürümeye başladı.

Bende kulaklıklarımı geri takip koşmaya devam ettim....


Siyah'tan Beyaz'aHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin