VEDA
Mert ve doktorun konuşma sesleriyle yavaşça kendime gelmeye başladım. Zihnim olanları hatırlamak için büyük bir çaba harcıyordu.
"Beyza Hanım birazdan uyanır. Ama bundan sonra zor bir süreç bekliyor onu. Anne ve babasını aynı anda kaybetti. Benim tavsiyem psikolojik bir destek alması. "
Uyanmak istemiyordum. Olanları hatırladığımda yeniden bir krize girmekten korktum. Bedenim istemsizce titriyordu.
"BAŞINIZ SAĞOLSUN.
Doktorun söyledikleri beynimde yankı yapıyordu şu an. Ne saçmalıyordu bu manyak adam?
Ne demek başınız sağolsun? Ne söylemek istemişti bu cümleyle?'Ne-ne saçmalıyorsunuz siz?'
'Elimizden geleni yaptık ama maalesef çok fazla kan kaybetmişlerdi. Çok üzgünüm. 'Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Bir süre sonra haykırarak ağlamaya başladım. Doktorun yakasına yapıştım. Vurmaya başladım.
'Nasıl yaa! Nasıl kurtaramazsın onlarııı! Ben daha affettirmedim onlara kendimi. Üzdüm kırdım. '
'Beyzaaa. Sakin ol lütfen kendine gel!'
Mert beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Gözüm dönmüştü, bu defa ona sardım.
'Neden götürdün beni o lanet yere? Neden yaa! Gitmeseydik ben korurdum onları!'Sesimin kısıldığını hissediyordum artık. Mert bileklerimden tutmuş sakinleşmem için çabalıyordu. Sonunda yenik düşmüştüm. Yerin yavaşça ayaklarımın altından çekildiğini hissettim.
Yeniden uyumak istedim. Uyumak ve bir daha asla uyanmamak ama maalesef ki bu mümkün değildi.
Ne yapacaktım şimdi ben?
Onlar olmadan nasıl nefes alacaktım? Sevinçlerimi kiminle paylaşacaktım? Üzüldüğüm de kimin omzunda ağlayacaktım? Aynı anda bu iki acıyı kaldıracak kadar güçlü değildim ben."Beyza! İyi misin birtanem?"
Elimi tutuyordu Mert ama ben nedensizce öfkeliydim ona. Bu yüzden elimi çektim ellerinden. Camın olduğu tarafa çevirdim başımı.
"Ne zaman çıkacağım buradan?"
"Serum bitsin çıkacağız. "dedi.
Seruma baktığımda bitmesine daha çok vardı. Hızlıca iğneyi kolumdan çıkardım. Canım acımıştı ama şuan bunu takacak durumda değildim.
"Beyza dur. Ne yapıyorsun?"
Mert'i dinlemeden odadan çıktım. Sanki saatlerce dayak yemiş gibiydim. Vücudumun her bir noktası ayrı ağrıyordu. Yavaş adımlarla alt kata inmeye başladım.
Sonunda istediğim yere ulaşmıştım."MORG"
Görevliden rica ettim. Son bir kez görmem gerekiyordu onları. İlk söyleyişim de izin vermese de sert bir şekilde diretmiştim bu defa.
İçeri girdiğimde soğukluk karşılamıştı beni. Ortamın soğukluğu değildi ama soğukluk, ölümün soğukluğuydu. Morg görevlisi gelerek üstlerini açtığında irkilerek geri çekilmiştim.
Annem ve babamın cansız yatan bedenlerini önümde gördüğümde tutmaya çalıştığım gözyaşlarım yeniden akmaya başlamıştı."Anne, kalksana! Neden yatıyorsun burada? Sen kendi yatağından başka bir yerde rahat edemezsin ki!
Kalk hadi gidelim evimize.Baba sen neden tepki vermiyorsun bana?
Bak ben geldim, prensesin geldi, inatçı keçin geldi baba. Kalkın hadi evimize gidelim. Üzmeyeceğim bir daha sizi söz veriyorum. Haydi gelin ne olur! Anne kaalk!"
Tam kendimi kaybetmek üzereyken Mert'in kollarını hissetmiştim bedenimde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mardin Masalı (TAMAMLANDI)
General FictionMezuniyet ile birlikte yeni bir hayata atılmayı beklerken, eline geçen o mektupla tepetaklak olmuştu Beyza. Öğrendikleri, yüzüne bir tokat misali çarparken 23 yıllık hayatının koca bir yalan üzerine kurulu olduğunu öğrenmişti. Tam 23 sene önce evla...