inkar

134 7 0
                                    

Emre'nin dediği gibi taksim'de buluşacağımız yerden en yakın eczaneye gittiğimde eteri bulabilmiştim.Eczaneden bide pamuk istedim.Kadın bana garip garip bakarken ben ondan intikam alabileceğimiz için sadist bir mutluluk içindeydim.

Mert yarım saat sonra dediğim yerde bekliyordu beni.Son kez Emre'yi aradım.

''Anahtarı çiflemeyi unutma ''demiştim sadece o da onayladıktan sonra kapatmıştık.

Mert'in yanına gidip ona sarıldım.Mert'in nasıl olduğunu sordum.Kurbanı korkutmamak gerekti çünkü.Biraz taksimde takıldıktan sonra bizi bırakması için Emre'yi aradım.Tabiki bizi bırakacaktı.Yalnızca Mert'in beklediğinin çok daha ötesinde bir yere.

Arabaya bindiğimizde eterli pamuğu mert'in ağzına tıkadım.Çok geçmeden bayılmıştı.Bir saat kadar yolumuz vardı ve onu bu bir saat boyunca baygın tutmak zorundaydık.

Barınağa geldiğimizde ben bagajdan köpek mamalarını çıkarıp kafeslerin oraya doğru ilerledim.Görünüşe göre dışarıda hiç hayvan yoktu.Kuru bir sessizlik hakimdi buraya.

Emre'ye feneri çıkar diye bağırdım.Barınağın girişi tahmin ettiğimiz gibi açıktı.Sadece insan değil hiç bir hayvan yoktu burada.Emre omzunda sallanan Mert ve elindeki iplerle bana doğru yaklaştı.Bir zamanlar hayvanat bahçesi olan bu barınağın üzerinden artık kuş bile uçmuyordu.

Emre'nin bana verdiği yedek anahtarı paslanmış deliğe sokup kapalı alanın kapısını açmıştım.Uzun zamandır havalanmamaktan olacak içerisi iğrenç derecede kötü kokuyordu.Bir koğuşa benziyordu aslında burası. Yanyana bir sürü hücre vardı.Mert yavaş yavaş kendine gelmeye başlamıştı.

Ben hızla ellerini bağlarken Emreyse içeriye bir şeyin girmesine engel olmak için ana kapıyı kapıyı kapatmaya gitmişti. Elimdeki feneri yere koyup Mertin cebinde yanıp sönen telefonu aldım elime.

Arayan Meriç'ti.Her şeyi planladığımız gibi bunu da düşünmüştük tabiki.Eczaneden aldığım eldivenler arabaya bindiğimizden beri ellerimizdeydi Benimde, emreninde.

Telefon tuşlarına nazikçe dokunarak ,bugünü bir sunum için okulda geçireceğimi,kütüphane çok sessiz olduğu için arayamadığımı, şarjımın bitmek üzere olduğunu belirttim, telefonu yavaşça el fenerinin yanına bırakıp üst tuşuna uzunca bastım.O andan itibaren iletişim sorunumuz tamamen çözülmüştü.

''Emre nerede kaldın ?'' diye seslendim emreye .Sesim tüm boşlukta yankılanmıştı sanki.Mert yavaş yavaş kendine geliyordu.

Yerdeki el fenerini ve telefonu alıp hücreden ana koridora doğru yürümeye başladım.Karanlığın içinde yönümü kaybetmiştim.Boğazım düğüm düğüm olmuştu.Birden sağ tarafıma aldığım sert darbeyle elimdeki fener benimle birlikte yere yuvarlanmıştı.

 Ayak ucumda Emreyi gördüm.Bana donuk donuk bakıyordu.Yüreğim ağzımdan çıkacaktı sanki.İlk kez korkuyu bu kadar iliklerimde hissetmiştim.

Neyse ki kısa sürmüştü ''senin derdin ne !''diye bağırdı bana yerdeki el fenerini toplarken.

''sana onun yanından ayrılma demedim mi?''Elini uzattı bana.Mavi eteğim tamamen toz içinde kalmıştı.

''tamam''dedi ardından sorun yok.Bir an önce yapacağımızı yapıp gidelim şuradan.

Mert kendine geldiğinde deli gibi bağırmaya başlamıştı.

''Bu sabah ayıcığı gönderdiğinde hiç bir şey yapmayacağımı mı zannettin ?''

kollarımı kavuşturmuş eğilen kulesine emir veren sahip gibi görünüyordum daha çok.

''ne ayıcığı?'' dedi mert 

iplerin yanında duran parçalanmış ayıcığı uzattı emre bana . ayıyı pamukları tamamen çıkmış bir şekilde mertin önüne atmıştım. Gözlerini tiksinircesine dikti bana.

''Uzatmayacağım,eğer itiraf edersen ve özür dilersen ki bunları kameraya alacağım.Hemen çekip gideriz buradan.Ama inkar edersen sabaha kadar burada kalırsın, ki bu bence seni kendine getirir.''

Emre parmaklıkların arkasında duruma dahil olmadan beni izliyordu.

''her şey tamamda adımı nereden buldun ?''

''ne adı ?inan ne dediğini hiç anlamıyorum.''

''nyks yeter artık ,oyun bitti''

''nyks kim Allah aşkına , beni o manyak mı sanıyorsunuz yoksa?''

''size yemin ederim bu olayla hiç bir ilgim yok.''

''uğruna yemin edecek bir şey söyle bana .''

derin bir sessizlik olmuştu.

''işte kaybedecek bir şeyi olmayan insan..''

Lafımı tamamlamadan Mert hıçkırıklara boğulmuştu, arkamı dönüp Emre'ye baktım.

''tamam özür dilerim,ama sinirliyim sana koskoca bir yılım senin eşek şakan yüzünden mahvoldu.''

''ben değildim ''dedi hıçkırıkların arasından.

''birde emreye yaptıkların .Mert bunu bize neden yaptın ?''

''dün anahtarımı kaybettim.'' bu son sözüydü. kafasını saldıracak bir köpek gibi kaldırdı bir anda sanki gözlerinden ateş çıkıyordu.Birden ayağa kalkıp üzerime doğru yürüdü.İki kolunun arasına başımı nasıl geçirdiğini hatırlamıyordum.

Emre demirlikleri açıp Merti bir yumrukla yerle bir etmişti.

''sabaha kadar kalsın burada,aklı başına gelir''dedi emre.Haklıydı da tüm ipleri bize ait olan her şeyi toplayıp sabah erkenden geri dönmek üzere oradan uzaklaştık.

-elda

Sosyopat (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin