Eldalara geldiğimde amcam öğlen yemeği için uğramıştı eve.Kapıyı bana açan oydu.
''Helin teyze yok mu?''dedim.Amcamdan her zaman çekinmiştim.Elda çok yumuşak bir adam olduğunu söylese de bana hep katı gelirdi.
''Alışverişe gitti .'' dedi.Sonra içeriye boş boş bakan suratımı görmüş olacak ki ''geç'' diye işaret etti eliyle.
''Bir şey mi oldu?'' kuşkulanmıştı besbelli.
''Nysk onun yazdığı notlara bakmaya geldim.''
''onlar poliste sanıyordum.''
''Elda hepsini temize çekmiş,odasında olacak.''
''Ben getireyim sana .''hemen engel olmaya çalıştım.
''Şey , ben kendim baksam sizin için sakıncası olur mu?''
''Yarım saat vaktin var''dedi. ''Yarım saat sonra çıkacağım evden.''
Elda'nın odası o kayıpken geldiğimden çok daha canlıydı.Çalışma masasının üzerinde küçük saksılarda sulanmayı bekleyen çiçekler vardı.Odası daha çok o kokuyordu bu sefer.Bu kokuyu bir kaç nefes içime çektikten sonra amcamın ne dediğini hatırladım.Yalnızca yarım saatim vardı.
İkinci çekmeceyi günlüklerin orada olmasını dileyerek araladım. Evet oradaydı ahşap , kahverengi kutuda.Anahtarı bir kaç kez zorladıktan sonra anca açabilmiştim. Ardından defterler saçıldı etrafa.Kahverengi kapaklı içleri sonuna kadar dolu ajandalar.
Defterlerin içlerini araladım hafifçe her biri özenle yazılmış,her sayfaya tarih atılmıştı.Ajandaların arasından 2016 'yı aradım.Eğer istediklerimi öğreneceksem hızlı olmak zorundaydım.Sonunda bulmuştum onu.Defterin tam yarısındaydı elda. Dünün tarihini buldum ardından.
Günlüğü okumaya başladığımda neler olduğunu anlayamamıştım. Defterde deli saçması şeyler yazıyordu.Sanki farklı bir dilmiş gibi.Tekrar tekrar okuyor, ama anlayamıyordum.
Kahverengi kutuyu alıp aşağıya amcamın yanına indim.Belki onun bunların ne olduğuna dair bir fikri olabilirdi.
''Amca'' diye seslendim mutfakta yemek yediğini sandığım kişiye.Ağzındaki son lokmayı yutarak yanıma kadar geldi.
''Şunları inceler misin?''
Bunlar ne der gibi baktı bana.
''Elda'nın günlükleri '' dedim sormasına fırsat vermeden.
sessizde kaldığını sandığım telefonumu çıkardım sonra.Bir mesaj birde cevapsız arama vardı. Arayan Denizdi.Ne için aramıştı ki beni? Sonra bilgisayarı anımsadım. Son kez bakacağını söylemişti.Bir şey çıkmadığını söylemek için aramıştı herhalde.Yine de geri arama isteği hissetmiştim.
''Deniz?''
''Abi , bana bakmamı söylediğin kullanıcının adı nyks'tı demi. N-Y-K-S''
''evet''dedim.''öyleydi.''
''İnanamayacaksın ama , mesajlar bana bakmamı söylediğin bilgisayardan gönderilmiş.''
Anlayamamıştım, idrak edemiyordum çünkü. Kafamı kaldırıp bir anda hıçkırıklara boğulan amcama baktım.
''Allah kahretsin!'' diye bağırmıştı sonra.
''Amca?''
''Elda dokuz yaşındayken garip hareketler sergilemeye başlamıştı, hastaneye götürdüğümüzde çoklu kişi bozukluğu teşhisi kondu ona , içinde yaşattığı biriyle yaşıyordu sanki. Ona sürekli sosyopat derdi. Onun sizden biri olacağını göstereceğim diye saçmalayıp duruyordu.Liseye başladığında geçmişti hepsi.Bizde bitti sanmıştık.''
Elindeki günlüğü fırlattı yere.
''Kızım bir katil.'' inanamamıştım.
Boğazım, ellerim ayaklarım kaskatı kesilmişti.Bu gerçek olamazdı değil mi?
Onu bulduğumuz da vücudundaki çizikleri düşündüm.Kendisi mi yapmıştı yani?Kendi kendine mi kaçıp gitmişti benim yanımdan . Ya Mert onu da mı öldürmüştü?Bu gerçekten saçmaydı.
Koşarak Elda'nın odasına çıktım tekrar. Tüm çekmeceleri kırarcasına karıştırdım.Alt çekmece de bir kutu daha vardı. İçinde bir kaç tane anahtar. Rastgele aldım birini.Anahtarın üzerinde belli belirsiz Çapa Tıp-2015 yazıyordu. Yazıyordu işte.Sonra karanlıkta yazılan fosforlu kalemi Nyks adıyla yazılmış diğer notları gördüm.
Öldürmek istedim kendimi , gerçekten öldürmek . O an hatırladım telefonumda bakmadığım mesajı.Tanrıya binlerce kez dua ederek bakmıştım.Ne olur Gökçeden olmasın ne olur...
Mesaj 23 dakika önce Gökçe tarafından gönderilmişti.
-Elda ortakla buluşmaya gidiyor,arkasındayım.
Tuzağa düşürmüştü onu. Çantasına kendisi not koyup , onun görmesini sağlamıştı. Aşağı kata inerken bir taraftan Gökçeyi arıyor, bir taraftan amcama bağırıyordum.
''Polisi ara Mert'in öldüğü yere gitsinler çabuk.''
Arabaya atladım hemen.Gökçenin telefonu çalıyor ama açmıyordu. Sonra başımıza gelenleri düşündüm. Elda hayali arkadaşına bir isim takıp onu internet üzerinden var etmişti. Bilinçli yada bilinçsiz onunla konuştuğuna inandırmıştı kendini.Nyks'ın kendi adını da bilmesi hiç zor olmamıştı bu yüzden.
Okulu hatırladım, o gece o da okuldaydı.Dikkat çekmeden amfiye girip yazıyı yazabilirdi.Sabahsa hiç haberi yokmuş gibi davranmıştı.Yada bunu gerçekten Nyks'ın yaptığına inandırmıştı kendini.
Sonra üzerime kapanan kapıyı hatırladım. Ahşap kapı ve çıplak ayakları.Mertten şüphelenmiştik ama Elda hiç gelmemişti aklımıza. O hediye kutusunun da oraya nasıl konduğu anlaşılmıştı şimdi. Tuvalete giderken kendisi koymuştu onu.Sonra hayali kahramanının yaptığını düşünmüştü.Mert'in anahtarını çalmıştı,çünkü inandırıcı olması için o ayıya ihtiyacı vardı. Planı işlemişti de bende ona bu konuda öyle bir yardım etmiştim ki...Benden o yüzden hücrenin yedek anahtarını istemişti. Gece gelip kapıyı açmış ve Mert'i köpeklerle başbaşa bırakmıştı.Kaçırılma ,meriç'in ölümü tamamen yalandı.O da suçsuzdu tıpkı Mert gibi.Beni arayıp mağduru oynamıştı yada gerçekten öyle olduğunu sanıyordu.
Bende yakmıştım onu, bundan sadist gibi zevk alarak.İğrendim kendimden Resmen iki cinayete yardım etmiştim.
Ama şimdi daha önemli bir şey vardı.
''GÖKÇE''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sosyopat (TAMAMLANDI)
Horrorölüm kokusunu anlayacak kadar ölüme yakınım . tekrar dünyaya gelemeyecek kadar aciz. kimim ? neyim ? eğer bunların cevabını bilseydim ne ben şu an bu klavyenin tuşlarına dokunurdum ne de sen bu saçma önsözü okurdun.benden hayatımı istediniz . neden...