Bazen susarsın ya hani. Konusmazsın. Telefondan açtığın sarkıyı dinlersin saatlerce. Birde gözlerinden akan damla damla yaşlar var ya hani. İşte o zaman ölsemde kurtulsam dersin. İşte o zamanlardayım ben şuan.
Kulaklığımdan gelen şarkı, gözlerimden damla damla akan yaşlar ve keşke ölsemde bir daha hiç kimseden kötü bir söz duymamayayım çümlesi , gerçekten en acı verici şeylerden biriydi.
Ben bu hayatıma kadar hep itilip kakıldım. Evde, okulda ve mahalledeki arkadaşlarım tarafından. İnsanlara mutlu mu gözüküyorum? Bunu gerçekten merak ediyorum. Güldüğüm için hiç bir zaman ağlamayacak kadar güçlü biri mi gözüküyorum. Aslında en güçsüz insanlar biziz biliyormusunuz. Hep bir kenara geçilip ağlayan insanlar yani bizler en güçsüz insanlarız. Ağlamayı acizlik olarak görürüz. Üzüldük mü insanlara sert davranır sadece kızgın olduğumuzu söylemek isteriz. Aslında olan şeyler çok farklıdır. Eğer yanlız kalmak istiyorsak bizim gibilere izin vermek dünyada ki en yanlış şey olurdu. Bizim gibi insanları yanlız bırakmak ölüme yollamak gibi bir şey. Çünkü o kadar şey düşünürüz ki ağlamamak mümkün değil. Bir konudan başlarız , hayatımızda yaşadığımız her ne varsa bir film şeridi gibi önümüzden geçip gider. Benim de en nefret ettiğim şeylerden biride bu sanırım.
Ben hep yanlızdım. Galiba yanlız olmaya mahkum biriydim. Hiç bir zaman bir insan benim yanımda saf tutmamıştı. Hiç kimse gerçekten arkadaşım olmamıştı. Beni anlayan hiç kimse yoktu. Ben kimmiydim? Üzgünüm. Bunu gerçekten bilen yok.
Küçükken annemle kavga etmiştim. Hemde neden biliyor musun ? Hoşlandığımı düşündüğüm ama sadece beni koruduğu için hayranlık duyduğum bir erkek yüzünden. Annemle öyle bir kavga ettik ki hâlâ bana dediği sözler kulağımda yankı yapıyor. İnanmazsın ama bu böyle.
Ben o günden beri aşka inanmıyorum. Ya da güvene. Allah aşkına annemle kavga ettikten nerdeyse kısa bir süre sonra çocuğun beni arkadaşlarına şikayet etmesi o kadar koyuyor ki. Hala daha aklımdan çıkmıyor o sahne. Ben ilk defa birini koşulsuz şartsız sildim aklımdan. Annem bana onla çıktığımı ima ederken birde onun arkadaşlarına ona yavşadığımı söylemesi sol tarafıma kazındı sanki. Mevzu aşk ya da sevgi değildi. Ben onun yüzünden annemin güvenini kaybetmişken birde sevgiden nefret etmem onun suçu.
Bu zamana kadar sevdiğim hiç biriyle çıkmadım. Çıkmakta istemedim. Çünkü gerçekten sevgi olduğuna inanmadım. Zaten kısa süre içinde aklıma bile gelmediler daha. Kimseyi babam kadar sevmedim. Eğer birini onun kadar hatta babama karşı gelecek kadar seversem o kişiyi gerçekten seveceğim.
Bunca şey sonra belkide sadece annemin güvenini kazanmak istemiştim. Kimseyle konuşma dediği zaman hayatıma bir insan oğlu bile sokmamış, derslerinde birinci ol dediğinde sabaha kadar çalışmış ve belkide hiç uyku uyumadan derslere girmiştim. Peki bunlar ne işe yaramıştı? Sadece kendi çapımda daha iyi olmuş ama annemin gözünde hala daha kusurlu bir insandım. Bu gerçekten çok kötü bir durumdu.
Annem trafik kazası geçirmeden önce okul kapısında herzaman dediği sözleri söylüyordu. Daha çok çalışmamı ve belkide gözlerimin kağıtlardan başka hiç bir şeyi görmemesini istiyordu. Ona o gün ilk defa karşı çıkmıştım. Karşısında ağlamış ve bana neden bunu yaptığını sormuştum. Belkide bir çok kez kendi içimden söylediğim ve bildiğim sözler dudaklarından dökülmüştü. İçimden kendi kendime düşününce bu kadar acıtmamıştı. Onun bana güvenmediğini yüzüme bakarken tiksinerek söylemesi gerçekten çok zalimceydi. Keşke o gün ölseydimde o sözleri duymasaydım diyordum kendime. Keşke dilim tutulsaydı da bir daha konuşamasaydım. Nefret ettim o günden. Kusurlarımdan. İnsanlarla göz göze bile gelmekten nefret ettim. İnsanların ses tonlarından, gülmelerinden ve daha bir sürü şeyden. İşte o gün başladı benim hikayem. Sanki yürüyen ölü gibiydim. Kulağımdan kulaklık düşmüyor , derslerde sürekli derslere kalkıyor ve yanlış yapmamak için elimden gelen herşeyi yapıyordum. Yanlış bir şey yaptığımda kendimi cezalandırıyor, o konu hakkında 1 hafta boyunca uykusuz kalıyor ve çalışıyordum. Tenefüslerde insanlarla konuşmak yerine düşündüklerini kağıtlara yazıyor ve bazende resim çiziyordum. Ve 4 sene boyunca resim çizmekte, yazmakta ve derslerimde birinci olmak için tüm emeklerimi ortaya koymuştum. Babam çok tanınıyor diye sırf insanlarla iletişim kurmayayım diyede insanlardan saklanmayı seçmistim. Herşey bu güne kadar hiç sorunsuz gerçekleşmişti. Ama galiba tek bir yanlışım olmuştu. Oda bir insan oğluyla arkadaş olmam olmuş olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asosyal Ressam
HumorBenim hayatım bir film gibi değildi. Yada hikaye konusu. Çok farklıydı. Evet bir hikaye olurdu.Ama diğer hikayeler gibi klişelere uymazdı. Benim gibiler genelde baş rolleri kenardan izleyen tiplerden olurlardı. Emin olun bizler Başrollerden da...