15. "Beyaz perdede izlediğim o film değilde, senle beni izliyor gibiyim."

150 11 4
                                    


Kendimi anlatmayı yıllar önce bırakmıştım. Daha çok insanların beni aptal olarak gördüğü o kısa dilimde. Ben hayattan vazgeçtiğimde sözlerimdende vazgeçmiştim. Sana koşmak istesemde adımlarımın geriye koştuğunu unutmuşum. Özür dilerim. Neden ve ne için olduğunu bilemem ama ben sana yazmaya başladım. Kendime diye başladığım cümleler senle bitmeye başladı çünkü. Gelecekteki sana yazıyorum. Umudum olduğunu okuyup bir kez daha beni anlarsın diye. Ben sana sözlerle anlatamam hiç bir şeyi. Yazıyorum ve birgün okuyup beni anlaman umuduyla saklıyorum. Ağlamazsın biliyorum. Yada bu hangi salak kızmış deyip kestirip atarsında. Ama bir gün beni anlamak istediğini söylediğini unutma. Ben sana kendimi anlatıyorum. Satır satır yazdığım cümlelerin her birinde ben varım ve sonunda sen olmalısın. Sonunu bilmediğim bir yolda benle olduğun için mi mutlu olmalıyım yoksa asla beni bırakıp gitmeyeceğine mi inanmalıyım bilmiyorum ama her halukarda beni bir harabeye dönüştüreceğinden korkuyorum. Kokun gibi senden fazla tanıdıksın. İçime serptiğin suları ateş yakarak buhar etmenden korkuyorum.

      Ben sana beni anlatmaya çoktan başladım. Beni anla olur mu? Beni anla ve uçurumun dibinde benle birlikte dur. Bırakma ellerimi, bırakma kalbimi, bırakma sözlerimi. Sana ihtiyacım olduğunu unutma. Unutma ki ben o uçurumdan düşerken senin ellerini bırakmakta tereddütde kalmayayım. Bir gün olur ki eğer gidersem hayatından birinin yanımda olduğunu unutmayayım. Seni unutmayayım.

*****

     Gözlerim onun gözlerini buldu. Sayısız kez yaptığım bu haraket her seferinkinden farklıydı sanki. Karnımda oluşan kelebekler o kadar haraketliydi ki gülmek için yukarıya kıvrılan dudaklarımın yarıda kalmasına sebep oldu. Yaşamak için gülmek lazım derlerdi. Çok gülen geç ölürmüş. Ona mıydı korkum bilmem ama hayatım boyunca en çok karşımdaki çocuğa gülmüştüm. Gözlerimin kısıldığını ama  etrafta buna rağmen bir farklılık olmadığınıda görebiliyordum. Gülerken alt dudağımı ısırdım ve gözlerimi onun gözlerinden çekip yere baktım.

    Hayatın çok garip bir döngü olduğuna inanırdım. Kalbini acıtanların her zaman yeni bir başlangıcın başı olduğunu bilemezdik. Saatleri düşman beller ve dakikaların bazen hiç geçmediğini bazen ise hemen geçtiğinden şikayet ederdik. Çoğu kez ağzımıza yakışmayacak kelimeler kullanır kendimizi savunurduk. Aradan yıllar geçtiğinde ise nasıl bir insan olduğumuzu düşünür ve kendimize gülmekten başka hiç bir şey yapamazdık. İşte böyleydi hayat. Yaptıklarımızın iyi bir şey olduğunu düşünür ama yıllar sonra bunun ne kadar aptal bir şey olduğunu anlardık. Daha çok anlamaktan başka bir şey yapamazdık. Ama yazdıklarımız öyle değildi. Onlar olduğumuz zamanda tıkılı kalamazdı. Bu yüzden  onlara tarih eklemez gelecekteki birinin okuyacağını umarak yazardım.

     " Bir şey demeyecek misin? " gözlerimi kaldırdım ve kahvelerine baktım. Elimi alnıma götürdüm ve bozulacağını unursamadan kahkullerimi geriye yatırdım.

     " Beni anlamak için beni tanıman lazım. Beni tanıman için ise beni anlaman lazım. " yüzüme bir gülümseme yayıldığında onun yüzünde anlamadığı belirten bir ifade vardı. İşaret parmağıma yüzünü gösterdim. " işte bundan bahsediyorum. İnsanlar beni bu zamana kadar anlamadı. Neden mi çünkü anlatış şeklim onlara göre oldukça değişikti. "

      " O zaman bize göre anlatmayı neden denemiyorsun? "

     " Çünkü ben hayattan vazgeçmiş biriyim. "

      Göz devirdi. " Benim lafımı bana satmaya çalışıyorsun değil mi? " güldü ve yanıma geldi. Elimdeki eşyaları alırken yüzünü yüzümle sabitledi. " Ama ben sana kendinden vazgeçtiğini söylemiştim. "

Asosyal RessamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin