" Ne değişikti yaşamak. Bazen öyle şeyler çıkıyor ki karşına öleyim de kurtulayım bu hayattan diyorsun. Bazen ise geçmesin saatler ve ben biraz daha mutlu olayım. "
Ne yazıkki hiç bir zaman ben bunları düşünecek kadar ne üzüldüm nede mutlu oldum. Daha çok başkalarının sözlerinde hissettim bu duyguyu. Hiç öyle bakmayın ben yazmadım bu yazıyı. Bir kitapta gördüm. Aynen böyle yazıyordu. Ne kadar da ironi değil mi? Benim o bazenlerin içinde olamamam.
Tabi bende bir şeyler yaşıyorum hayatta. Yaşananlar her ne kadar farklı olsada her insanın acısı kendine fazlaydı. O yüzden hiç bir zaman nankörlük edip ne fazlasını istedim nede azını.
Ama yinede olmuyor. Her ne kadar bir zamanlar yazdığım yazıları şimdi tekrar okusam da yaşadıklarımı sindiremiyorum. Kendime verdiğim sözden vazgeçemiyorum. Olmuyor!
Satır satır cümleler yazsam bomboş bir kağıda,
Ya da elimdeki kalem bitse yazdıklarımın sonunda,
Ne değişirdi onca geçen zamanda?Ben size söyleyeyim. Hiç bir şey değişmiyordu. Değişen sadece sendin. İlk önce duyguların köreriyordu. Sonra ise hayatın bir uçurum kenarında onları kurtarman için sana yalvarıyordu. Ama ne oluyordu biliyor musun? Hayatını kurtarmak yerine sen itiyordun o uçurumdan aşağıya.
Bitmiyor arkadaşlar. Size değişmiyor dedim ama benim kastetdiğim, her şey yaşandıktan sonra değişen hayatında bir daha bir değişim görememendi. Ondan önce öyle bir değişiyorsun ki seni görenler tanıyamıyor artık seni.
Ve artık duygusuz bir insandan farkın olmuyor senin.
☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Ellerimi soğuk suda yıkadıktan sonra gözlerimi karşımdaki yeni yıkandığı belli olan aynaya çevirdim. Kahkullerim anlımı kaplamıştı. Herkese nazaran biraz çekik olan gözlerim ise biraz kısılmıştı. Bembeyaz olmuş yüzüm ve gözlerimin beyazını kaplayan kırmızı çizgiler göz hizama girdi bu seferde. Kısaca berbat görünüyordum.
Avucuma doldurduğum suyu yüzüme çarptım bu sefer. Bu hareketim 2 defa daha tekrarlanmış ardından gözlerim yine aynayı bulmuştu.
Kahkullerim suyun etkisiyle ıslanmış ve alnıma yapışmıştı. Dudaklarım kırmızıya dönük bir renk almıştı. Soğuk su yanaklarıma pembemsi bir renk katarken bembeyaz yüzüme renk gelmişti.
Gökalp'in onca sözünden sonra burada bulmuştum kendimi. Okulun en alt katında olup kimsenin uğramak istemediği bu lavaboya zor atmıştım kendimi.
Ona tek bir söz bile söyleyememiştim. Zaten oda söylememe izin vermeden çekip gitmişti. En iyisini yapmıştı benim açımdan.
İlk derse girmemiştim. Lavaboda beklemiş ve düşünmüştüm. Dedikleri bir saniye bile aklımdan çıkmamıştı desem yeriydi.
Kenarda olan kağıt havludan yeteri kadar kopardıktan sonra ıslak yüzümü sildim. Bu hareketimle kirpiklerime sürdüğüm azcık rümel göz altımda kendini belli etti. Kağıt havlunun ucuyla onu temizlerken buraya gelen ayak seslerini işittim.
Bu kadar sessiz bir ortamda bir kaç kızın kahkahası yankı yapmıştı koridorda. Adımlarım kabinlerden birine gitti. Kendimi içeriye atar atmaz kapıyı kitledim ve elimde kalanları çöpe attım. O sırada kızlar içeriye çoktan girmişti.
" Merve buraya neden geldik? " kız korkuyor olmalıydıki sesi titrek çıkmıştı.
" sadece bir sıgara içip gideceğiz Elif. Dramatize bağlamasan. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asosyal Ressam
HumorBenim hayatım bir film gibi değildi. Yada hikaye konusu. Çok farklıydı. Evet bir hikaye olurdu.Ama diğer hikayeler gibi klişelere uymazdı. Benim gibiler genelde baş rolleri kenardan izleyen tiplerden olurlardı. Emin olun bizler Başrollerden da...