11. " Kahkaha "

222 21 5
                                    

Hayat garipti. En garibi de senin içinde bulunduğun daireydi. Sen bir dairenin içinde güzel bir miskettin ve dışarıdaki insanlar ellerinde ucuz bir misketle seni dairenin dışına çıkarmak istiyorlardı. Ne kadar yerine çakılı kalmakta ısrar etsen de seni o dairenin dışına çıkaran biri çıkıyordu en sonunda.

En garibi de neydi biliyor musun? Hayattan nefret etmen kaçınılmazdı.

Lise 1 zamanlarıydı galiba. Kendimi insanlardan tamamen soyutlamadığım zamanlar. Bir elimin parmağını geçmesede arkadaşım dediğim insanlar vardı. Orta okul sondan beri arkadaşım olan bir arkadaşımla arada sırada konuşuyorduk. Yakın olduğumuzu zannediyordum. Tabi liseye geçtikten sonra ne kadar yakınlık kaldıysa aramızda. Bir şey oldu ve engel attı bana. Şimdi düşünüyorum da pekte yakın değilmişiz. İnsan zaman geçtikçe anlıyor herşeyi ama herşey için çok geç oluyor.

Eve gelen aile büyüklerimiz bana sürekli içimde yaşadığımı söylüyorlar. Odamdan çıkmadığı mı ve yanlarına gelmediği mi söylüyorlar. Hatta benden 5 yaş büyük olan kuzenim bile beni sorguluyor. Küçükken sevgilisini konuşmak için diğer kuzenlerimle bir odaya girdiklerinde beni yanlarından yollarlardı. Şimdi benim 17 yaşında bir genç kız olduğumu söylüyorlar ve aralarına katılmamı ve onlarla sohbet etmemi istiyorlardı. Ama yanılıyorlardı. Ben ve onların arasında olan yaş yıllar geçtikçe azlamamıştı. Ben hala ondan 5 yaş küçük olan kızdım.

Sorun yaş veya benle konuşmamaları değildi. Onca seneye rağmen alışkanlıklarımdan vazgeçmemi istemeleriydi.

Çünkü ben , " Geç odanda oyuncaklarınla oyna " diyerek gönderilen kızım. Şimdi alıştığım o sıcacık odamdan vazgeçip yanınıza gelmek hiçte doğru değil.

" genç kızsın artık tıkılma şu odana gel yanımıza " diyen halamın sözleri pekte doğru gelmiyor bana. Hele küçükken eve geldiğinde sevinçle ona sarılmak için yanına gittiğimde beni kenara iterek umursamadan içeriye geçmesini eklersek bu listeye , pekte samimi değildi gerçi.

Şimdi hem onlar bıkmıştı bu tartışmadan hemde ben pekte takmıyordum eskisi gibi.

Ulaş'ın o sarhoş halinden sonra kendimi evde bulmuştum. Ulaş'ı sağ salim evine bırakmıştık. Gökalp'i ise en son eve girerken görmüştüm.

Eve geldiğimde babamla büyük bir tartışmaya gireceğimizi bildiğimden içeriye girer girmez merdivenlere yönelmiştim. Beni babamın koca malikaneyi kaplayan gür sesi durduracağına tüm Türkiye'nin hayran bir şekilde dinlediği o ses durdurmuştu.

Benim biricik halam Derya Güzel'den başka biri değildi. O türkiye genelinde ravet gören ünlü bir şarkıcıydı. Allah var harbi güzel sesi vardı. Ama kendisini pekte sevemiyordum.

Halam ve yanında oturan bakımlı sarı saçları ve kıvrımlı vücut hatlarıyla modellere taş çıkaran kuzenim pekte ilgimi çekmemişti. Ne zaman çekmişti ki zaten.

Onlara işimin olduğunu söyleyerek odama gelmiş şimdi ise odamda oturmuş bugün onları düşünüyordum.

Ne değişti hayatımdan? Yanlız ve sakin geçen hayatım nasıl değişmişti birden bire? Olaylar o kadar çabuk gelişmiştiki farkedememiştim hiçbir şeyi.

Sabah gözlerimi çalan alarm sesiyle açtığımda bugün okul olması beni pekte sevindirmedi. Yavaş yavaş soğuyan hava sıcak yatağımdan kalkmam için pekte uygun değildi. Üstelik kat kat giyinip okula robot gibi gitmek için ise fazla üşengeçtim.

Ama nihayetinde ayağa kalkmış üstüme siyah bir kot pantolon onun üzerine ise siyah bir tişort giyip üzerine özellikle 1 beden büyük aldığım kot ceketimi geçirdim. Çeketin kolunu bir kere katladım ve aynanın karşısına geçtim. Artık saklanmaya gerek yoktu. Bu yüzden yukarıdan topladığım sarı saçlarımı çözdüm ve belimden aşağıya bıraktım. Topuz yaptığım için dalga dalga olan saçlarım kalçalarıma kadar geliyordu. Tel tokayla sürekli tutturduğum kahkullerimi serbest bıraktım. Çekmeceleri karıştırarak sonunda bulduğum düzleştiriciyle önümü düzleştirdim.

Asosyal RessamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin