İki Böcek..."İçeride seni dört gözle bekleyen bir misafirin var."dedi.
"Kimmiş bu misafir?"diye şüpheyle sordum. Daha çok gülüp.
"Gir de kendin bak."dedi. Allah Allah kimdi bu beni dört gözle bekleyen misafir.
Hızlıca çantamı ve feracemi çıkartarak oturma odasına doğru gittim. Ben tam kapının önüne gelmişken kapıdan Hilal yengemin çıktığını gördüm. Ona gülümseyip 'Hoş geldin' dedim ve karşılığını alınca gülümseyerek sarıldık ve içeri girdim. Ta ki içerideki abimlerin komşusunun oğlu olan veledi görene kadar gülümsüyordum.
"Berkcan."diye umutsuzca fısıldadım. Odadaki beni fark eden Berkcan koşarak yanıma geldi ve bacaklarıma sarıldı. 5 yaşında olmasına rağmen hayvan gibi güçlüydü.
"Sen mi geldin Hafsaaa?"diye cırladı. Yok gelmedim daha yoldayım. Yahu görmüyor musun evladım kacaman beni?
"Evet Berkcan ben geldim ve şimdi de gidiyorum."deyip bacaklarımı ellerinden kurtarmak için hamle yaptım. Bu veledi neden sevmediğimi merak ediyor olmalısınız. Ahh az sonra öğrenirsiniz normalde çocuklara bayılan benim, bu çocuğu niye sevmediğimi.
"Hayırrrrr gitmeeeee. Bizi gezmeye götüüüüür."diye bağırdı. Sinirle derin bir nefes aldım. Diğer dizime sarılan ufak kollara döndüm. Buda küçük yeğenim Berat'tı. Ahh abimin oğlu da tıpkı abim gibi sürekli benimle uğraşırdı ve birde bu arkadaşı vardı. Başıma belaydı bu çocuklar. Oysa Zümra ne kadar da tatlıydı. Aynı benim gibi(!) usluydu.
Zor bela haşerelerin elinden kurtulup odama kaçtım. Sonunda odamda olmanın rahatlığıyla derin bir nefes aldım. Okul feracemi çıkarıp dolabıma astım. Daha sonra iğne kutumu almak için çalışma masamın çekmecesini açtım ve;"BERKCAAAAN... BERAAAAT..."diye cırladım. Çünkü, çok sevgili çekmecem şuan ekmek parçalarıyla ve akmış domates suyuyla doluydu. İçeriden onların çığlıkları gelirken koşarak oturma odasına gittim ve babam'ın arkasına saklanan haşerelerin üzerine yürüdüm. Babam bir yandan kahkaha atıyor bir handan da beni tutmaya çalışıyordu.
"Ahahah kızım dur ahahaha çocuk onlar daha hahhahaha."diye gülmekten konuşamayan babama bakıp dişlerimi sıktım.
"Baba bu böcekler çalışma masamın çekmecesine domatesli ekmek koymuş. Çekmece deki bütün eşyalarım domates kokuyor bildiğin."diye hüzünle konuştum.
"Ama ne yapalım Hilal teyze'nin verdiği ekmekleri bitiremezsek bize oyuncak vermeyeceğini söyledi. Bizde bitiremeyince senin odana sakladık."dedi baş haşere olan Berkcan. Tam onlara cevap verecekken babam gülmemek için kendini sıkarak konuştu.
"Olsun kızım, üzülme. Yıkar annen onları."dedi ve ağzından ufak kıkırdamalar kaçırdı. Gözlerimi sırıtan iki böceğe çevirdim ve işaret parmağımı onlara doğru sallayarak konuştum.
"Eğer bir daha odama girerseniz ikinizin de kulaklarını birbirine diker sonra da balkondan sallandırırım."dedim. İkisinin de gözleri korkuyla büyürken babam şokla bana baktı. Sevimlice gülümseyip babamın yanağından öptüm ve odama koştum.
***
Nihayet çekmecemi temizleyip üzerimi değiştirmiştim. Şimdi de üzerimde günlük bir elbise ve yemeni vardı. Banyo'ya girip abdestimi aldım ve namaz için bütün hazırlıklarımı yapıp namaza durdum. Namazımı kılınca odamdan çıkıp mutfağa annemlerin yanına gittim. Annem ve yengem mutfakta akşam yemeği hazırlıyordu. Yanlarına gidip ikisinin de yanağına öpücük kondurdum.
"Ne yapıyorsunuz bakalım güzeller?"diye sordum. İkiside kıkırdayıp birbirine baktı.
"Ne yapalım deli kız akşam yemeği hazırlıyoruz."dedi. Güldüm.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlerime Bakma!
HumorHafsa ERDEM & Ömer KAROĞLU İkiside bir birinden sinirli. İkiside bir birinden inatçı. İkiside bir birinden sevimli. İkiside bir birinden iyi yürekli. Ama en önemlisi, İkiside bir birinden İFFETLİ iki genç. Tevafuk eseri yolları kesişen bu iki g...