5.Bölüm

1.9K 171 22
                                    


Hakkınızı Helal Edin...

Kafamı o tarafa çevirip baktığımda geçen bu parka Zümra ile geldiğimizde beni sinir eden o çocuğu ve yanındaki ukalayı gördüm. Ben şok olmuş bir şekilde onlara bakarken çocuğun da gözleri beni buldu ve yanındakine beni gösterdi. Onlar beni fark edince kafamı yere eğdim. Bakalım şimdi ne olacaktı?

Kızlar tuhaf tuhaf bana bakarken durumu onlara kısaca açıkladım. Hepsinin gözleri kocaman olurken Rümeysa gitmeyi teklif etti.

"Hayır canım neden gidecek mişiz? Rahatsız oluyorsa o gitsin. Hıh."siye atara geldim. Rümeysa gözlerini devirip 'Bu kız olmamış' anlamına gelen bir bakış attı. Bende ona 'Hadi ordan seni' anlamına gelen bir bakış attım. Biz bakışırken yanımıza bir çocuk geldi. Bu o çocuktu. Geçen gün parkta tartıştığımız ve az önce gördüğüm çocuk. Sakince karşıma oturdu. Yanındaki çam yarması da arkasından geliyordu ama bize pek yanaşmadan yerinde durup kafasını yere eğdi.

"Ihmmm...Özür dilerim. Yani geçen gün burda yalan söyleyip size iftira ettiğim için."dedi masumca. Ahh çocuklara çok büyük sempatim vardı. Bu yüzden dayanamayıp çocuğa yaklaştım. Asıl özür dilemesi gereken bu çocuk değil o hödük adamdı.

"Özrün bir şartla kabul ederim yakışıklı."dedim. Masumca bakıp;

"Ne şartın?"diye sordu. Gülümsedim.

"Seni öpmeme izin verirsen özrünü kabul ederim."dedim. Sevinçle gülüp el çırptı ve yanağını uzattı. Kocaman öpüp sevimlice gülümsedim çocuğa. Uzaktan bizi dinlediği belli olan çam yarması yanımıza doğru geldi ve kafasını kaldırmadan kısık bir tonda konuştu.

"Bende özür dilerim hanım efendi. Görmediğim bir şeyle sizi itham ettim, yapmamalıydım. Hakkınızı helal edin."dedi mahçupca. Şok olmuş bir şekilde karşımdaki adama baktığımı fark ettiğimde kafamı yere eğdim.

"Helal olsun. Sadece, artık bir şeyleri bilmeden kimseyi yargılamayın."dedim ve adamın söyleyeceğini beklemeden ayağa kalktım ve ufaklığa döndüm.

"Senin adın ne yakışıklı?"diye şirince sordum.

"Ali. Senin adın ne?"dedi. Gülümsedim.

"Ne güzel adın varmış. Benim adım da Hafsa."dedim ve devam ettim. "Ben şimdi gitmeliyim. Görüşürüz İnşallah."dedim. Dudak büzdü Ali.

"Ama nedeeen? Ben seni çok sevdim. Gitmeee."dedi. Saçlarını karıştırdım.

"Şimdi evime gitmem lazım ama sonra bu parka geldiğimde bir gün karşılaşırız inşallah. Hadi Allah'a emanet ol."dedim. Başını sallayıp.

"Sende Allah'a emanet ol. Bu arada bu dayım adı Ömer. Ondan bana ulaşabilirsin."dedi yanındaki adamı göstererek. Dönüp bakmadım. Kafa sallayıp başını öptüm ve adını yeni öğrendiğim Ömer Bey'e bakmadan baş selamı verdim. Ali bilmiyordu ama bu ortamdaki herkes benim bu adamla irtibata geçmeyeceğimi biliyordu. Haramdı bi kere. Ali'yi kırmamak için bir şey demiyordum. Kızlara bir bakış atarak arkamı dönüp eve doğru ilerledim. Kızlarda yanımda geliyordu. Parktan çıkar çıkmaz her zaman ki gibi Merve konuşmaya başladı.

"Kanka, adam bildiğin özür diledi Lö. Müslim Boy(Müslüman Erkek) galiba."dedi. Göz devirdim.

"Boş boş konuşma çarparım ağzına."diye kısık sesle çemkirdim. Beni takmadan konuşmaya devam etti.

"Şimdiden hikayenizi görebiliyorum. 'Yeğenlerin salıncak kavgasıyla başladı onların aşkı. İkiside Müslim'di..."diye konuşurken hızla kafasına vurdum. Acıyla inledi.

"Ahhh kanka napıyon yaaa. Ben burda senin geleceğini kurmana yardımcı oluyorum sen de teşkkür edeceğine vuruyon."diye yakındı. Tersçe bakıp kafamı kızlara çevirdim. Hepsi halimize gülüyordu. Onlara en kralından 'Elime Düşersiniz' bakışı attım. Anladılar mı bilmiyorum ama. Onlardan da sıkıldığımda başımı sağ tarafa çevirdim ve Merve'lerin evini gördüm. Pis pis sırıtıp Merve'ye döndüm.

"Mervecim, canım sizin eve geldik bitanem. Hadi sen evine git."diye kibarca(!) kovdum.

"Şimdi git mi olduk kanka. Taaam öyle olsun. Taaam açıklama yapma ben anladım."diye ergenliğin dibine vurdu. Göz devirip önden yürümeye başladım.

***

Eve geldiğimde akşam ezanına bir saat vardı. Hızlıca anneme selam verip odama gittim. Üzerime evde giymek için aldığım bol bir eşofman ve yine bol bir t-shirt giydim. Saçlarımı da tepeden topuz yapıp mutfağa annemin yanına gittim. Annem beni görünce gülüp;

"Yine giymişsin kostümlerini."diye dalga geçti. Dışarı çıkarken farklı, evdeyken çok farklı olmam onu güldürüyordu. Dışarıda ağır başlı olup evde şen şakrak olmam bunu bilen herkesi az da olsa şaşırtıyordu.

"Ne yapayım anne yaa. Böyle daha rahatım."deyip şirince gülümsedim.

"Tamam da kızım, şimdi biri gelse böyle kalırsın."dedi anlayışla.

"Hemen odama koşar bir ferace bir yemeni hallederim annecim."dedim. Annem gülüp kafa salladı.

"Öyle olsun bakalım."dedi.

"Eee yemekte ne var?"diye sordum.

"Karnı yarık, pilav, mercimek çorbası ve salata var."dedi. Keyifle mırıldandım.

"Imm...Bu günkü menümüz yine çog hojdır anne."deyip güldüm. Gülüp elindeki kaşığın tersiyle koluma vurdu.

"Çok konuşma da şu salatayı bir yapıver."dedi. Selam verip borçlu çıkmak bu olsa gerek. Umutsuzca kafa sallayıp telefonuma bir bakış attım. Wattpad'deki yarım kalan kitabım okunmak için beni bekliyordu ama.

***

Sofrayı hazırlamamızın üzerinden 5-10 dakika geçti, geçmedi babam gelmişti. Hızlıca elini yüzünü yıkayıp sofraya oturdu ve ardından da biz. Hep beraber bir büyük tabakdaki çorbaya kaşıklarımızı daldırdık. Sünnet olduğundan biz hala yemeği böyle yiyorduk. Bereketli oluyordu yemeğimiz. Tabii bir misafir geldiğinde karşımızdaki insanın rahatsız olup olmayacağını bilemeyeceğimizden ayrı tabaklara koyardık.
Yemek her zamanki gibi babamın dersler nasıl? Soruları ve benim iyi cevalarımla geçmişti. Sevgili babam, derslerimle benden çok ilgleniyordu. Şikayetim yoktu fakat bazen sıkılmıyor değildim.
Yemeğimizi yemiştik. Bu gün anneme yardım olsun diye sofrayı toplamayı düşünmüştüm. Bu sebeple onları oturma odasına gönderip 2 kahve yaptım ve yanında lokumla beraber servis ettim. Onlar afiyetle kahvesini içerken ben de mutfağı toplayıp boşalan kahve bardaklarınıda makineye koydum. Öncelikle odama gidip abdest aldım ve namazımı kıldım. Daha sonra gidip annemlerin yanına oturdum. Onlar televizyondaki dramatik diziyi izlerken ben çoktan düşüncelere dalmıştım. Mesela eskiden 5 kişi olan ailemiz şuan 3 kişi kalmıştı. Böyle tek çocuk gibi hissediyordum. Söylediğim gibi tek çocuk olmak bazen güzel olsada, insan sıkılıyordu be. Yani eskiden ne güzel abimle ya da ablamla uğraşıp onları sinir ederdim. Bu beni en mutlu eden oyundu, eskiden.
Düşüncelerimi dağıtmak için kafamı iki yana salladım ve saate baktım. Saat 11 olmuştu. Annemlere 'Hayırlı geceler' dileyip odama geçtim. Abdestimi alıp yatsı namazımı kıldım. Sonra oturup biraz ders çalıştım. Uyumaya karar verdiğimde uyumadan önce ne yapsam diye düşündüm ve kitaplığıma baktım. Ya da neyse bu gün canım kitap okumak istemiyordu. O sırada gözüme diz üstü bilgisayarım takıldı. Kucağıma alıp yatağıma oturdum ve sosyal medya hesabıma girdim. Bir kaç istek vardı. Sırasıyla profillere bakarak takip isteklerini kabul ettim. O sırada karşıma çıkan isim hem şaşırıp hem mutlu olmamı sağladı.

HakanArıbaş sizi takip etmeye başladı.

Onun da attığı isteği kabul edip önce hesabımı, sonra da bilgisayarı kapattım. Üzerime pijamalarımı giyerek yatağa girdim ve gülümseyerek uykuya daldım.

Vote vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayın dostlar. ALLAH'A EMANET OLUN...😊😋😎😚

Gözlerime Bakma!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin