12.Bölüm

362 47 12
                                    


Ağır Tepki...

"Ne saçmalıyorsun Hakan? Derste de söyledim aynılarını. Sizin ne yaptığınız beni ilgilendirmiyor. Benden af dileme. Affetmek Allah'a mahsustur. Allah'tan af dile, dileyin."diye mırıldandım. Tam yanından geçecekken önüme geçti. Gerçekten sıkmıştı bu çocuk. Sinirle ona bakarken gözlerim parkın salıncağında sallanan Aliye ve onu sallayan Ömer hocaya takıldı. O, bana hayal kırıklığıyla bakıyordu. Ne yapacağımı bilemeden gözlerimi bir Hakan'a bir de Ömer hoca'ya çevirdim. Ne olacaktı şimdi?

Daha fazla Hakanla uğraşmamak için sertçe nefes alıp yürümeye çalıştım. Hakan tekrar kolumu tuttuğunda kolumdaki çantayı elime doğru düşürdüm ve çantayı kullanarak geriye itekledim.

"Ya sen beni bir rahat bıraksana ya. Sal beni. Sizin yaptığınız iğrençlik beni ilgilendirmiyor. Bana diyeceğine git tövbe et."diye sesimi yükselttim ve şaşkınlığından yararlanarak uzaklaştım. Son kez Ömer hocaya bakıp hemen başımı eğdim ve parkın yanından geçerek eve doğru yöneldim. İki adım atamadan feracemin kolunun tutulmasıyla 'Aff'ladım.

Bu gün kolumdan ne istiyordu bu gerizekalı. Arkamı dönmeden kolumu silkeledim ve çemkirerek arkamı döndüm.

"Hakan! Dokunmasana haram diyorum!"

Anlık kapattığım gözlerimi açtığımda karşımda gördüğüm kişiyle hızla gözlerimi kırpıştırdım.

Ömer hoca?

Ömer hoca çatık kaşlarıyla feracemdeki elini çekti ve bir adım geri çekildi. Bunları yaparken bana bakmıyordu ve tabii ki bende gözlerimi yere indirmiştim.

Ne sandınız lö?

"Koluna dokunmadım, kıyafetini tuttum"diye ciddice konuştu. Kaşlarım şaşkınlıkla kalkarken kendime gelip boğazımı temizledim.

"Kusura bakmayın hocam. Sizi başkası sandım."diye mırıldandım. Tam arkamı dönüp gidecekken Ömer hoca konuştu.

"O başkasını az önce gördüm. Seni rahatsız mı ediyordu?"diye sordu. Tam o anda içimden 'Sen kimsin olum?' Demek gelse de insanlık ettiğini düşünüp sesimi çıkartmadım. Zaten oldukça da utanmıştım.

"Yok, hayır. İlginiz için teşekkür ederim gitmem lazım. Allaha emanet."deyip arkamı döndüm ve o aşşağılayıcı sözlerini duydum.

Tabii duymamış olmayı iyi eğlerdim.

"O çocuğun sana dokunmasından rahatsız değildin yani?"diye tısladı. Hışımla arkamı döndüm ona içimdekileri anlatmasını umduğum bir bakış atıp gözlerimi omuzlarına indirdim. Sesimi de sertleştirerek konuştum.

"Yazık! Bende sizi adam, en önemlisi de doğru bir müslüman sanmıştım. Yanılmışım."dedim ve eve yöneldim.

Bu sefer ne bir söz, ne de bir davranış beni durduramazdı.

*****

Ömer KARAOĞLU'dan...
(SÜRPRİZ👏👏👏)

"Dayı hadi yaaaa. Parka götür beni. Hafsanın olduğu parka. Hem belki Zümra da vardır."diyerek ısrarına devam eden Ali'ye daha fazla 'Hayır' cavabını vermek istemediğim için başımı olumlu anlamda salladım. Ali oturduğu yatağımdan kalkıp üzerime atladı ve o klasik tezahüratlarına başladı.

"Benim dayım, aslan dayım."diye kendince bir ritim tutturmuş bağırıyordu. Onun bu haline kahkaha atıp yerimden kalktım ve ablamın yanına gittim. Salonda koltukta annemle oturmuş sohbet ediyorlardı.

"Abla, Ali parka gitmek istiyor. Götüreyim mi?"diye sordum. Ablam gülüp başını salladı.

"Benim işime gelir oğlum. İşin yoksa götür."dedi. Onun bu konuşma tarzına gülüp annemi ve ablamı öperek odama gittim.

Yatağımın üstünde hala tepinmekte olan yeğenime yaklaşıp kafasına çok hafif bir fiske attım ve numaradan bağırdım.

"Sen hâlâ burada mısın lan. Koş giyin üzerini."diye. Ali, önce gözlerini kocaman açıp baksa da bir şey söylemeden odadan çıktı.

Ali hazır olduğunda annemlere veda ederek evden çıktık. Ali'nin elini tutup evimize yakın olan parka doğru gitmeye başladık. Bu park daha önce Hafsa ile karşılaştığımız parktı.

O gün aklıma geldikçe utanıyordum. Ben hayatımda ilk defa bir şeyi sorgulamadan sert çıkışmıştım. Ne tevafuk ki o da bu kıza denk gelmişti.

Hafsa...

O gün çok iyi bir şekilde ağzımın payını vermiş ve beni düşünmeden konuştuğuma pişman etmişti. O sakin görüntüsünün altında nasıl bir aslanın yattığını da anlamıştım.

Sonrasında sık sık aklımı yoklayan kızı, birde ney kursunda öğrencim olarak görmek kendime itiraf etmek istemesem de mutlu etmişti.

Şimdiye kadar ki hayatımda bir çok kız tarafından ilgi görmüştüm. Haram olduğu için hiç birine dönüp bakmamıştım çok şükür. Zaten hiç ilgimi de çekmemişti.

Hafsa ise...Allah affetsin bu zamana kadar kimsenin çekemediği dikkatimi, bütünüyle üzerinde topluyordu. Onun gibi bir kızın birinin ilgisini çekmek için uğraşmayacağından emindim. Zaten uğraşmasına da gerek yoktu.

Sade güzelliği ve iffetli davranışları oldukça ilgi çekiyordu. Anlamadığım bir şekilde de bu durum aşırı derecede sinirimi bozuyordu.

Bu kız kendini eve kilitlese olmaz mıydı? Hiç mi? Azıcık da mı? Peki.

Ali elimdeki elini çekiştirince daldığım alemden çıkıp bakışlarımı ona çevirdim.

"Dayı geldik. Niye daha yürüyorsun?"diye şaşkınca sordu. Biraz onun bilmiş haline, birazsa kendi dalgınlığıma gülüp parka yöneldim.

Bir 15-20 dakika sonra kendi başına oynamaktan sıkılan Ali, beni yanına çağırıp salıncağı gösterdi. Onu salıncağa bindirip arkasına geçtim ve sallamaya başladım. Ali ise hiç durmadan konuşmaya devam ediyordu.

"Dayı? Ben büyüyünce Zümrayla evleneceğim. Sen de Hafsayla evlensene."dedi. Gözlerim kocaman açılırken şaşkınlıkla öksürdüm.

Ya Rabbi...

Bu kalp atışları da neyin nesi?

Hasta mıyım acaba?

"Piştt. Bir daha sakın duymayayım Ali. Çok ayıp."dedim. Ali tam bir şeyler söylüyordu ki parkın çıkış kısmında ki hareketlilik ilgimi çekti. Daha dikkatli baktığımda nefesim boğazımda düğümlendi.

Hafsa ve bir çocuk karşılıklı durmuş. Hafsa çocuğa bir şeyler söylüyordu.

Bu nasıl bir acı Allah'ım?

Bananeydi ki Hafsanın bir çocukla konuşmasından?

Bananeydi çocuğun Hafsaya dokunmasından?

Hafsanın çocuğu iteklediğinü görünce şaşırsamda o tarafa doğru 1-2 adım attım. Bu çocuk Hafsayı rahatsız mı ediyordu? Emin olamamıştım. Ben ilerleyemeden Hafsa uzaklaşmaya başladı. Parka yaklaşırken arkasından koşup feracesinin kolunu tuttum.

Aramızda kısacık bir diyalog geçti ama ben hiç bir şey anlamamıştım.

Zira zihnim sürekli Hafsa ile o çocuğun görüntülerini önüme getirip beni delirtiyordu.

Anlık bir saçmalıkla Hafsayı iğrenç bir şekilde itham etmiştim. Onun verdiği cevabı ise hayatım boyunca unutamazdım.

Ben dev bir pişmanlıkla Hafsanın arkasından bakarken Ali bizi izlediği salıncaktan inip yanıma yaklaştı. Şaşkın ve bir o kadar da bilmiş ifadesiyle konuştu.

"Dayı, Hafsa yine sana laf sokup gitti."

"Ever dayıcım, Hafsa yine beni darma duman edip gitti..."

~Bölüm Sonu~

Bölüm nasıldı dostlar?

Umarım beğenirsiniz.

Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

🌟★Bölüme 30 VOTE gelirse çabuk gelir★🌟

😉😉😉

Allaha emanet...

Gözlerime Bakma!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin