IX-VI

3.6K 468 152
                                    

9 Haziran
09.52, sabah.

Size veda ettiğimi sanmıştım. Bunu gerçekten başarabileceğimi düşünüyordum beyefendi lakin aslında mümkün değildi bu. Sizden nasıl ayrılabilirdim ki?

O mektubu yazdıktan sonra dışarıda, çimenlerin üzerinde uzun saatler boyunca oturdum ve sizinle konuştum. Karşımdaydınız ve hiçbir şey söylemeden beni dinliyor, yalnızca ara sıra başınızı beni onaylar şekilde sallıyor, hiçbir şekilde itiraz etmiyordunuz. Yanaklarım yağmurlarla yıkanmışçasına ıslak ancak neden yangınlara teslim olmuş gibi kavruluyordu, bilmiyordum ve siz de bundan ziyade, gözlerimdeki yılanlara bakıyordunuz. Evet, bir kez daha oradaydılar ve bu kez, oradan ayrılmaya niyetleri yoktu. Öyle uzun süre incelediniz ki onları, yavaşça öldüler. Kapandı gözlerim usulca ve yıldızların bulutlar tarafından gizlendiği o karanlık gecede, bahçede öylece uyuyakaldım.

Sabah evin önünden geçen bir kağnının sesi ile araladım gözlerimi ve hayatın gerçekliğinin son derece farkında olarak, isteksizce karşıladım yeni günü. Güneş ne kadar da çirkin geliyordu artık gözlerime, kuşların şarkıları ve biraz ilerideki büyük tarlada neşeyle koşup oyunlar oynayan çocukların sesleri, nasıl da acı veriyordu bana böyle? Kahverengi bir izle gölgelenmiş avuçlarımın eteklerimi tuttuğunda orada bıraktıkları lekeler beni hoşnut ediyor, yalnızca toprağa biraz daha yakın olma fikri yüzümde bir gülümseme bırakabiliyordu. Bunun dışındaki her şey, bir cezadan farksızdı. Etrafımı en büyük dağlar çevirmişti sanki ve sizin uyuduğunuz denizleri gizliyordu benden; bir zamanlar aramızda yükselmesini dilediğim o engeller, şimdi zindanım oluyordu.

Üzerinden uzun bir gece geçmiş olan saçlarımdaki düğümleri çözmeye çabalamadan doğruldum ve adımlarım, hiç düşünmeden parmaklıklara tutundu. Sarstı onları, direndi pas tutmuş demirler; rüzgâr yardım etti bana, acı çekti uzun yeşil çizgiler. Kapı açıldı en nihayetinde, dayanamadı çok uzun bir süre. Zindanım beni uğurlarken kollarıma çarpan dikenler önümde uzanan yarı karanlık ormanı işaret ediyor ve beni evlerine davet ediyordu. İçeride saatler boyunca kaldım fakat denizlere hala çok uzak olmalıydım. Bir süre sonra ise duyduklarım, taşlara öfkeyle vuran dalgaların değil, uzaktan gelen bir itirazın ve ona karşı çıkan bir haykırışın sesiydi. Onlardan kaçtıkça beni takip ettiler sanki ancak bir yabancının sesi boşlukta kaybolduğunda, ardında yalnızca zaman zaman çarptığı çalıların hışırtısı kalmıştı. Sonra, ikisi de tamamen terk etti beni.

Yürümeye devam ettim fakat o duyduğum yabancı sesler, gizlice benimle birlikte ilerlemişti. Bir süre sonra, çok yakınımdaydılar ve kalın bir erkek sesinin, ondan ayrılmaya çalışan bir başkasını durdurmaya çabaladığını duydum. İlerlediğim yol bir anda onlara çevrildi ve kendimi, saniyeler sonrasını hiç düşünmeden, tanımadığım bir yankının izini ararken buldum. Bugün en nihayetinde, bir son yazılabilirdi fakat şayet bugün o günse, yarınki o taze yaz havasını hissetmeyeceksem içimde, sonsuzluğa bilmediğim bir yoldan da gidebilirdim. Duyularım iyiden iyiye zayıflamıştı bu düşünce aklımdan geçtiğinde, her nasılsa, güç buldum bedenimde ve hızlandırdım adımlarımı. Çok geçmeden çalıların fısıltılarının yerini, derin ve boğuk bir soluk alıp verme sesi aldı, sonrasındaysa kısık bir sesleniş izledi onu.

"Kim var orada?"

Ağacın ardında duran karartıdan, zorlukla aldığı nefesine karışarak yükselmişti bu kelimeler. Yorgun ses adımlarıma prangalar vururken kalbim de korkuyla çarpmaya başlamıştı o an, parmaklarım istemsiz bir şekilde avucuma kapanmıştı. Hala cansızdı bakışlarım ancak iyileşmeyi bekliyordu zira o ses, ruhuma umudun küçük tohumlarından haberler taşıyordu. Sesin sahibi sırtını dayadığı ağaca sıkıca tutunup arkasına döndüğünde, kabukların kırıldığı müjdeleniyordu kulaklarıma. İnanamazdım buna, inkâr edecektim lakin o gölgenin yüzü, ansızın sizinkine büründüğünde, yüzüme bir kırbaç gibi vurdu kördüğüm olan bukleler. Uyandırıldım dehşet uykusundan ve sizi gördüm, siz de beni. Zar zor bir adım attınız daha sıkı tutarken parmaklarınız kahverengi duvarı, şaşırmıştınız.

Beyefendiye MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin