III-XII

4K 452 176
                                    

3 Aralık
10.48, akşam.

Bir yıl olacaktı, altı sene geçti.

Size en son yazdığım satırlarda, tarih yine bugünü işaret edecek ve sizi tanıdığım günün üzerinden tam on iki ay geçmiş olacaktı fakat şimdi saymayı bırakacak kadar çok günün geçtiğini biliyorum. O gün kalemi bıraktıktan sonra elimden, onu tekrar tutamayacağımı tahmin edememiş, size veda edememiştim. Doğrusu, beyefendi, bunu hiçbir zaman yapabileceğimi düşünmüyorum ancak hiç değilse mektuplarım, onu hak ediyordu. Yine de, eski şiirlerim gibi, onlar da yarım kaldı.

Altı yıl boyunca, daha önce yaşadığım evime hiç gitmedim, şehre uzaktan dahi bakmadım. Yaşadığım yerden sıklıkla ayrıldım daha önce görmediğim pek çok ili görebilmek adına ve hatta ülkeden ayrılıp bir zamanlar bana oldukça yardımcı olmuş olan Bay N. ile tekrar konuşabilme ve onun görüşlerini alabilme şansına eriştim. Gezdim adımlarım beni taşıdıkça, öğrendim zihnim beni bırakmadıkça ve yazdım harfler mürekkebin ucunda durdukça. Huzur dolu bir yaz yağmurunda kimi zaman yahut ferah bir bahar havasında, yeni şiirler doğdu günün ilk ışıklarıyla. Eksik olanlar kırılmadılar bana, aksine, Kuşların Şairi ayrı bir sevdi onları ve affettiler beni başkalarıyla buluştuklarında. Aylar ve hatta yıllar boyunca, durmadım beyefendi. Hep yazdım. Kırıldı kalemlerim birer birer, o zamanlarda yanımda Küçük Sincap vardı. Evet, çok büyüdü o da ama ona hala böyle sesleniyoruz. Babalarının vefatının ardından yaşadığım çevredeki bir çiftliğe yerleşmelerine yardımcı olduktan sonra, o, ilk zamanlarda mürekkep taşıdı bana, ağabeyine ise boyalar. Ben sözcüklerle konuştum, Yüzbaşı fısıltılarımın üzerini türlü renklerle örttü.

Yeni evimde uzun bir zaman geçirdim ve orayı sevdim, beyefendi. Gülümsediğim için bağışlamanızı istemeyeceğim beni bu kez çünkü biliyorum ki siz de bunu isterdiniz, tıpkı benim de sizin için aynısı dilediğim gibi. Pek sık göremedim lakin gülümsemeniz güneş gibiydi, hem hayat hem de ölümdü bana. Tenime değdiğinde ısındım, yaktığında eridim; büyüdüm ben onunla, değiştim. O büyüdüğünde yaşadım sanki ve gittiğinde eskidim. Zayıfladı dudaklarım, çatladılar ve şayet bir kere daha değerse güneşin ışıkları onlara, iyileşmeyecekler. Yalnızca... Kırılacaklar.

Ne var ki dün, parçalara ayrılıp canımı yakmalarının bir önemi olduğunu düşünmeden gülümsedim, içtenlikle kıvrılmasına izin verdim dudaklarımın zira kollarımın arasında küçük bir beden dururken, kalbime tarifsiz bir huzur dolmuştu. İki yıl kadar önce, size daha önce hiç bahsetmediğim, çünkü kendisiyle size mektup yazmayı başaramadığım zamanlarda tanışmıştık, bir beyefendi ile evlenmişti kız kardeşim ve şimdi, anne olmuştu. Ben, onun mutluluğuna şahitlik ederken dudaklarımı çizen küçük kırıkları ve giderek derinleşen çatlakları görmezden gelmekten, elini sıkıca tutup birlikte gözlerini dahi açmakta zorlanan zayıf bedene bakarken ciğerlerime dolan ferahlığı hissetmekten son derece memnundum. Yalnızca kısa bir an için, kız kardeşimi ziyarete gelmiş olan Ayçiçeği'ni büyük salonda gördüğümde ve yıllar boyunca benden haber alamadığı konusunda sitem edip beni ertesi gün yemeğe davet ettiğinde, yüreğimde bir şeylerin kıpırdadığını hissettim. Serzenişleri hala sürerken onun, sözlerini duymaz olmuştum ve bakışlarım düştükleri yerlerde anılara çarptıkları için yorulmuş, boşluğa sürüklenmişti. Ardından kabul etmiştim ve bugün, belki de uzun zaman sonra ilk defa nasıl göründüğümü gerçek anlamda merak ederek aynaya bakmış, gözlerimdeki kederi silmeye çabaladıktan fakat muvaffak olamadıktan sonra evden ayrılmıştım.

Evlerine giderken şehrin içinden geçtiğimizde hala benzer manzaralar görebiliyor olmak mutluluk vericiydi. En azından kız kardeşimin sıklıkla ziyaret ettiği terzi hala aynı yerdeydi, oraya gittiğinde nasıl sevinç içinde olduğunu hatırlıyorum da... Sanki üzerinden bir ömür geçmiş gibi geliyor. Bunların yanında değişimler de yok değildi elbette, misal bazı ağaçlar kesilmiş ve yerlerini çatılarında, şimdilerde beyaz örtüler taşıyan evler almış fakat yol hiç değişmemiş gibi. Belki de özensiz bir şekilde düzeltilmeye çalışılmış kusurları yahut süslenmiş etrafı lakin bu da kâfi gelmemiş.

Beyefendiye MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin