Herkese öncelikle merhaba. YGS sendromu başıma vurduğu için derslerimle meşguldüm uzun bir ara oldu bölüm yayınlamayalı. Girer girmez yeni bir kapak oluşturayım dedim. Yeni kapağımız nasıl olmuş? Lütfen yorumlarınızı yazıp hikayeyi oylayın :)
Ben koltukta, Çetin ise yatağında boylu boyunca uzanıyordu. Gerçekten izin vereceğimi sandığım an pişman olup onu ittirmiş ve kendimi banyoya kilitlemiştim. Yüzüm alev alev yanarken Çetin arkamdan da gelmemişti üstelik. Yaklaşık bir 10 dakika banyoda tıkılı kalmıştım üstelik stres ve heycandan terlemiştim. Alya Allah seni bildiği gibi yapsın, ne hale girdin. Ensemden kocaman bir ter damlası daha akarken yüzüme su çarpıp banyodan korkar adımlarla çıktım. Ayy kesin Çetin küstü benimle. Küser tabi haklı da çocuk. Ama olmaması lazım yani of. Çetin yatakta üstünü giymiş vaziyette uzanmıştı benimse üstümdeki yerdeydi.
Utana sıkıla yerden kıyafetimi alırken sanki hiçbir şey yapmamışım gibi evin dış kapısına doğru yönelirken Çetin arkamdan geldi.
"Ben bırakırım seni."
Sesi keskin ve soğuktu. Kendimi korku filminde hissediyorum Allahım nolursun bir help bana.
"Gerek yok Çetin Kardeş, ben giderim kendim."
Korkudan Çetin'e kardeş mi dedim ben?
Allahım al canımı şuracıkta tam ölüp gideyim.
"Kardeş mi olduk Alya Hanım? İlk ön sevişmemizde hem beni ittirdin attın üstünden, onu da geçtim kardeşim diyorsun. Şimdi de kardeşin mi oldum? Anlamıyorum seni Alya yemin ederim şuan bileklerime ketçap döküp intihar edesim var." Çetin sinirli suratıyla besmele çekercesine bişeyler fısıldarken ben saçımı örmekle meşguldüm. Hah bu durumda kuaförlüğüme dair ilk adımımı atmış bulunuyorum arkideşler! Saç örmesini çok beceremezdim ama korkudan mısır örgüsünü yapıp level atlamışım haberim yok! Hey maşallah!
"Şey yani yok tabide hayır zaten ne kardeşi aşkım benim kardeşim benim ay bilmiyorum şuan Çetin. Sanırım sussam iyi olacak nolur bişey söylettirme yoksa kendimi rezil edeceğim." çatık kaşlarımla arabaya binerken etrafıma kaçamak bakışlar atıyordum. Bu mallığımı başkalarının görmemesi lazım. Çetin yabancı değil Allahtan.
Evimizin önüne geldiğimizde kapıyı açmadan Çetine baktım.
"Şeyy minnoş erkeğim." azıcık tatlış kız olayım değilmi? Yaptığım onca artı 18 şeylerden sonra hakkımız budur. Neden mi? Çünkü olay tam olarak böyle oldu.
Çetin böyle beni bir öpüyordu bir öpüyordu. Bende karşılık verdim doğal olarak ama henüz o vücut kapsamlı şeylere hazır değildim biliyordum. Ama Çetin öyle bir işledi ki zihnime tam tersini düşündürtüyordu. Ama ben Alya bacınız, tabi ki de mahvederek çocuğu ayaklarımla üstümden attım ve yere düşürdüm. Üstüne utançtan ölmek üzereyken üstümdeki iç çamaşırımla banyoya deli dana gibi koşturmuştum. Oradaki artı 18 olayını anlatamayacağım arkideşler lütfen o da bana özel.
"Alya inecek misin?"
"Tabi tabi canım hadi iyi günler." arabadan inerek uzaklaştım. Çetin gaza basıp giderken diyeceğim şeyi unuttuğumu hatırladım. Arkama dönünce araba çoktan uzaklaşmıştı.
---
"Anne bana bir bardak su getirsene Allah rızası için lütfen"
"Alya kalk kendin al hizmetçin miyim ben senin kızım?"
Yavru köpek bakışlarımı anneme atarak yerinden kaldırdım. Anne kız ilişkisine bayılıyorum resmen benim için var olmuş gibi. Telefonum titreyince mesaj geldiğini anladım ve heyecandan az kalsın iphone'umu yere düşürecektim. Allahım sen koru.
'Çetin
"Artık kendin gelirsin okula ben gitmiyorum. Nereye gideceğimi sorgulaman yasak. İyiyim bunu bil yeter."
Bu bir çok anlam içeren mesaja bön bön bakarken annem arkamdan elinde su bardağıyla telefonuma eğilmişti.
"Hii ayıp ayıp utan kızının özelini okuyosun anne hiç yakıştıramadım sana."
"Ay Alya sus Çetin oğluma naptın söyle hemen kırmayayım o bacaklarını! Bir tane düzgün çocuk buldun onu da kaybedeceksin kızım! Ay tansiyonum çıktı."
"Anne abartıyorsun. Susacak mısın artık?"
"Damadımı üzme aptal çocuğum."
Anneme ya he he bakışı attıktan sonra Çetin öküzünü aradım
Irıdığınız kişiyi şı ındı ılışılımıyır.
Şu anda gerçekten Çetin'in saçma sapan hareketleriyle uğraşacak halde değildim. En iyisi bir kore dizisi izleyip yumuşacık yatağımda keyif yapmak!
Nasılsa gece yanıma gelecekti.
---
"Ay inanamıyoğumm," burnumu çeke çeke ağlarken kore dizisinin sonu beni çok değişik bir ruh haline sokmuştu.
"Kızım!"
İçeriden gelen bağırışla odamdan bağırdım.
"Buyur?!"
Ses gelmeyince hiç olduğum yerde kıpırdamadım. Olduğum yerde daha çok yayıldım. Gözlerimi kapatıp yastığıma sarıldım ve kore dizisini aklımda kurguladım.
Kapımın kolu yavaşça döndüğünde hala gözlerim kapalıydı.
"Anne keyif yapıyordum valla aşağı gelecek halim yoktu.." gözlerimi açıp kapıya baktığımda dehşete düştüm.
Kapıda annem vardı. Ama hareketsizdi.
Ve boğazı kanla kaplıydı.
"Seni tanıyoruz Küçük Aptal. Öldüğünü duyup rahatlamışken canlanman da neyin nesi?"
"Anne!"
Annemin vücudu odamın içine düşerken koştum.
"Zavallı annen. Çok iyi niyetliymiş, bir daha başkasına su verirken kimse boğazından yaralamasın, söylersin.."
Kafamı arkaya çevirdiğimde hiç bir şey bulamadım. Ağlamaktan gözlerim bulanıktı ve hiçbirşeye odaklanamıyordum. Annem iyi değildi.
Ağlarken ambulansı aradım. Ağladığım için sesimi alamıyorlardı. Babam yanıma gelmeliydi!
"Baba! Çabuk gel, annem.."
"Kızım! Noluyor annene ne oldu? Alya konuşsana!"
"Baba. Annem bıçaklandı." telefon kapanırken tek korktuğum şey annemin ölmesiydi. Oysa birşey için daha endişelenmeliydim.
Karaltı varlık ortadan kaybolduğunu sanarken kulağıma sinsice fısıldadı,
"Ölüm meleğinden kurtulamayacalsın bu sefer küçük kız.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tehlikeli Cazibe
Novela JuvenilSen siyah olamazsın. O renk seni karşılayacak bir renk değil. Sen mavisin. Bense beyaz. Ben sadeyken sen değişkensin. Daha güzelsin. Her tonun anlam taşıyor. Ve mavi beyaza aşık oldu.