Medya: Bu bölümden Miray...
"Ne diyorsun lan sen!" Çağıl'ın bağırışları evi inletiyordu sanki.
"Abi ne yapıyorsunuz siz?!" dedi Buğra araya girmeye çalışarak.
"Onu bu piçe sor!" Parmağını tehdit edercesine salladı.
"Bir daha Miray'ın yakınlarında seni görürsem o geceden daha büyük bir dayak yersin benden!"
"Çağıl! Çağıl yapma lütfen!" Bağırmama rağmen Çağıl'ı durduramamıştım. En sonunda Deniz'e yumruk atmıştı. Yere büyük bir hızla düşen Deniz'i kaldıran Buğra ise şaşkınlığını gizleyemiyordu.
Ben ise o sırada bahçede ki sandalyeye sinmiş, kavganın bitmesini bekliyordum. Çağıl zaten sarhoştu. Ancak Deniz'in çok da sarhoş olmadığına emindim. Biraz önce gayet aklı başında ve mantıklı cümlelerle konuşuyorduk. Peki bu en son söyledikleri ne anlama geliyordu? Kafamda ki tilkiler yüzünden yine başım ağrıyordu. Gözüm bir anlığına Deniz'e ilişti. O da beni fark edince gülümsedi. Gözünün hemen altı morarmıştı. Bana uzaktan sessizce 'iyiyim' dedi. Başımı sallayıp ona eve gitmesini fısıldadım. Aniden Çağıl'ın kolumu tutmasıyla irkildim.
"Odaya çık!" Sözünü dinleyip bahçeden çıktığımda istemsizce Çağıl'a baktım. Deniz'den daha beter bir haldeydi. Kaldı ki Deniz ona vurmamıştı bile. Salona girdiğimde bütün davetliler gitmişti. Sanırım Buğra gürültüyü duyup, daveti bitirmişti. Hızla merdivenleri çıkıp odaya girdim. Şu an tek istediğim şey sonsuz bir uykuydu. Yorulmaktan da yorulmuştum artık. Kalbim zedeleniyordu. Uğursuz elbisemi çıkardıktan sonra kot ve tişörtümü üstüme geçirdim. Ardından telefonu elime alıp şuan en çok ihtiyacım olan kişiyi aradım.
"Azra?!"
"Kuzum? Ne oldu bu saatte?"
"Azra sorma bir şey. Ne olur yanıma gel. Adresi sana atıyorum." dedim huzursuz tonumla.
"Tamam hemen geliyorum!" Azra'yı beklerken salonda ki bağırışlar kulağıma doldu.
"Yeter Çağıl! İçme daha fazla! Bak gönderdim Deniz'i sakin ol artık! Ne seni bu kadar sinirlendirdi!?"
"Siktir git Buğra! Çekemem hiç seni! Onu Miray'a sor bakalım beni ne sinirlendirmiş!"
Sinirli bir şekilde odadan çıkıp söylenmeye başladım.
"Seni sinirlendiren bir şey yoktu ortada! Sarhoş olduğun için saçmalayan sendin!"
"Miray tamam, üstüne gitme sarhoş işte kendin de söyledin. Mantıklı düşünemiyor şu an."
"Ne tamam Buğra ne tamam?! Deniz'e vurmasını gerektirecek bir şey-"
"Vardı! Onu iyice benzetmeliydim! Piç kurusu!"
"İşte! Bak Buğra! Önceden bilenmiş çocuğa bu! Ne kini varsa artık!"
"Miray yeter tamam bi ayılsın sakin kafayla konuşursunuz." Zilin çalmasıyla bağırışlarımız az da olsa kesilmişti.
"Miray! Ne oldu-" Azra'nın Buğra'yı görmesi şu an en son isteyeceğim şeydi. Onu ararken Buğra'nın da burada olduğu aklımdan tamamen çıkmıştı. Buğra bize doğru gelirken Azra kolumu sıktı.
"Hadi başka bir yere gidip konuşalım tatlım."
"Azra?-"
"Sakın. Sakın adımı ağzına alma! Senin gibi yalancı ve vicdansız biriyle işim olmaz benim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELKİ SEVERSİN
Romance"Seni hiçbir zaman sevmedim. Sevemedim. Ama sen beni sevmeye her zaman devam ettin. Niye?" Gözlerim dolmuştu. Nefes almakta zorluk çekiyordum artık. Güç de olsa gözlerine bakabildim. Şimdi onun da gözleri dolmuştu. Suratı kasılmıştı...