13. Bölüm: Menekşe ve Kan

135 7 4
                                    

Medya: Özellikle bölüm sonuna kadar, başa sara sara dinlemenizi tavsiye ederim. :')




"Dün gece Miray'la neler yaptınız bakalım?" dedi Atakan munzur tonuyla.

"Hiç." Çağıl'ın soğuk sesi araba camında daldığım uykumdan uyanmamı sağlarken, kirpiklerimi kırpıştırdım. Gözlerimi ovuştururken, Mustafa'nın neşeli sesi doldu kulaklarıma.

"Günaydın Miray!" İstemsizce kafamı Çağıl'a çevirirken mırıldandım.

"Günaydın. Kaç saattir uyuyorum?" Atakan ellerini saçlarının arasından geçirirken şakıdı.

"Yola çıktığımızdan beri. Daha doğrusu dün sızmışsın, Çağıl da seni arabaya taşıdı. Sonra yola çıktık işte. Ama helal olsun, başın camda baya uyudun!" Cenk ve Çağıl hariç, arabanın içini kahkahalar doldururken, terden enseme yapışan saçlarımı toparlamaya çalıştım. Ellerini göğsünde kavuşturmuş, dışarıyı izliyordu Çağıl. Gözlerimi üstünde hissetmiş olacak ki, bana dönüp tısladı.

"Öyle bir horladın ki, arabanın içi titredi." Gözlerimi devirip, yerleştiğim yerden doğruldum.

"Horlamam ben." Cenk'in gözleri gözlerimi bulduğunda, okumakta olduğu kitaba baktım.

"Tabii horlamazsın! Değil mi Kaya?" dedi direksiyonu kırarken Mustafa. Kapşonunu kafasına geçirirken, onaylarcasına başını salladı Çağıl.

Hareketlerine ve bakışlarına anlam veremediğim gibi, dün geceyi gözden geçirmeye çalıştım. Her şey çok güzel değil miydi? Söyledikleri, itirafları çok gerçekçi değil miydi? Bana sığınması yalan mıydı? Gözlerim acırken, akmak isteyen gözyaşlarımı sildim elimin tersiyle. 'Hayır şimdi değil. Şimdi değil...'

Çağıl'la gözlerimizin bir kere bile buluşmadığı yolculuktan sonra, sonunda eve gelebilmiştik. Yorgundum. Bedenen değil, ruhen. Çağıl'ın umursamazlığı yoruyordu beni. Ayaklarımın zeminle buluşmasından sonra, kapıyı kapatıp çoktan eve giren Çağıl'a baktım. Adımları acı vericiydi. Bu adamın acı çektiği adımlarından bile belli oluyordu. Atakan ve Cenk vedalaşmak üzere indiklerinde, Cenk yerinden kalkmamıştı bile. Eline aldığı kitabını büyük bir ilgiyle okuyordu arabasının içinde. Ona fazla takılmayarak, saçlarımı belime atıp, huzursuz tonumla mırıldandım.

"Kusura bakmayın çocuklar. Yorgun sanırım." dedim elimle spor çantasını salona bırakan Çağıl'ı gösterirken.

"Önemli değil Miray'cık. Alışkınız biz." Göz kırpıp sağ elini havaya kaldırdı Mustafa.

"Tanıştığımıza memnun oldum, sık sık görüşelim bundan sonra." dedi Atakan elini sıkmam için uzatırken. Tokalaştıktan sonra arabaya, Cenk'in yanına yerleşmişti. Kulağına bir şeyler fısıldanırken, Cenk'in bakışları bana döndü. Elini 'görüşürüz' anlamında havaya kaldırdıktan sonra el sallayıp, omuzlarımdan tutan Mustafa'ya döndüm.

"Birlikte yaşadığın canavara dikkat et kızım. Seni yemeden önce, sen onu ye." Nutuğunun ardından Mustafa'ya kocaman gülümseyip başımı onaylarcasına salladım.

"Dikkat edin kendinize!" dedim arabanın arkasından. Atakan kafasını çıkarıp baş parmağını heyecanla havaya dikti. El sallayıp uzaklaşmalarını izledikten sonra, tanıdık bir sesten duydum ismimi.

"Miray!" Heyecanla el sallayan Hatice ablaya gülümseyip hızla yanına yürüdüm.

"Özledim be." dedim boynuna sarılırken. Kollarıma cevap verirken, ellerini saçımda hissettim. Annem sarılıyormuş gibi. Burukça gülümsedikten sonra, ayrılıp kulağıma doğru fısıldadı.

BELKİ SEVERSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin