19 - hasta

1.1K 66 108
                                    

-19 gün önce

İnsanın göz kapaklarını delen beyaz ışık yüzünden, gözümü açmakta zorlanıyordum. Kafamın sağ arka bölgesi ağrımaktan da öte, canımı yakıyordu. 

"Morgana!"

Lilian Teyzen'nin sesini duyduğumda, gözlerimi bir şekilde açmayı başardım. Nerede olduğumu anlamak için çok fazla etrafı incelememe gerek yoktu, bu koku bir hastane odasından başka hiçbir yerde olamazdı zaten. 

"Ne oldu?" diye sordum geceyi aklıma getirmeye çalışırken. Burada olmak istemiyordum, hastanede olmak istemiyordum. Yağmurun altında güçsüz düştüğüm bir sahne vardı ve daha fazlası yoktu.

"Yorma kendini, güzel kızım."

Yastığımı düzeltip, biraz daha dik oturmam için yardımcı olduğunda avucumu saran sargıları gördüm. Yere dağılmış porselen parçalarını toplamaya çalıştığımı hatırladım, aklımda kalacak en çirkin anı buymuş gibi.

"Eve gitmek istiyorum." dedim hala sağlam olan elimle baş ucumdaki su bardağına uzanmaya çalışırken. Lilian Teyze benden önce davranıp, birkaç yudum da olsa su içmeme yardım etti. Daha ilk yudumda boğazımın ne kadar kuruduğunu fark edebilmiştim. Çenem ve dişlerim ağrıyordu ve ben bunun ne anlama geldiğini biliyordum. Buradan gitmek istiyordum. Hastanede geçirecek bir dakikaya dahi tahammülüm yoktu.

"Bunu kimseye anlatma, nolur." dedim titreyen alt dudağımla. Bunu kimseye anlatamazdı, anlatmamalıydı. Anlatırsa hastaneye geri dönecektim, biliyordum. Geri dönmek istemiyordum.

Bitik bedenime diktiği gözlerini kaçırdı. Bir şeylerden çekinir bir hali vardı. Benden, öz kızı gibi büyüttüğü birinden bile kaçırdığı gözleri vardı ve onu hiç böyle görmemiştim. 

"Lilian Teyze?"

"Morgana, bilmen gereken bir şey oldu."

Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım, çok anlamsız bir gülümsemeyle karışık mahcup bir ifade takındı kendine. Mutlu, ama endişeli gibiydi. Korkak bakışları, göğüs kafesimin altında yanmakta olan aleve eşlik ediyordu.

"Aslında, Peter kapının dışında uyanmanı bekliyor. Uyanır uyanmaz onu görmek istemeyeceğini düşündüğüm için beklemesini söyledim..."

Lafının bitmediği her halinden belliydi. Bir şeyler gevelemeye çalışıyordu ama gözlerini kaçırıyordu. 

"Lilian Teyze, ne olduğunu söyleyecek misin?"

"Şey..." dedi derin bir nefes alıp.

"Ney?"

"Seni buraya o getirdi."

"Peter mı?" diye sordum boğazımdan kurtulmamak için bedenime savaş açmış bir sesle.

"Hayır."

Bir an için kan beynime sıçrasa da sakin kalmayı denedim. Panikten kalbim hızlanmıştı ve parmak uçlarımın soğuduğunu hissedebiliyordum. Neden bahsettiğini biliyordum ama beynim bir şekilde inanmayı reddediyordu. 

"Birden çıktı, anlamadım. Sen bayıldıktan birkaç saniye sonra birinin bize doğru koştuğunu gördüm. Önce Peter döndü sandım ama o kadar uzun boylu değildi. Daha ben bir şey söylemeden seni kucağına alıp hastaneye götürmeyi teklif etti. Önce korktum, yani, evimizde yabancı birinin ne işi vardı sonuçta..."

"Harry." diye fısıldadım boşluğu süzerken. Gitmemişti, geri dönmüştü.

"Hastaneye gelene kadar hiç konuşmadı. Zaten arabayı deli gibi kullanıyordu. Seni getirdiğimizde titriyordun, çeneni kitlemiştin, bütün vücudun kaskatı kesilmişti. Sonra seni odaya aldıklarında biraz sohbet etme fırsatı bulduk."

normal 21 // hs.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin