Alfa da dahil herkes önümde diz çökmüştü. Ama ben bunu istemiyordum, benim, beni eğitebilecek, güçlendirebilecek bir Alfaya ihtiyacım vardı. Kolayca alt edilebilecek bir alfaya değil.
Bir başka kurt boyu bulmayı başarmıştım. Ancak alfa yine aynı şekilde kolay lokmaydı. İçimdeki hisler beni çok uzaklara götürürken bir boy gördüm. Diğerlerinden daha görkemliydi. Kapısına yaklaştığım sırada Poyraz ve Mina yeni varmışlardı. Etraftaki çadırlara göz attım. İçleri boş gibiydi. Biraz eskimişlerdi, yırtıklıkları görebiliyordum. Ama bu kadar ihtişamlı bir yerde, ne bileyim, garip gelmişti. O sırada kocaman bir kale kapısını andıran kapı açıldı. İçinden çıkan biri;
"Burada ne işin var yabancı? Ne cürretle benim alanıma girmeye yeltenirsin? Bu yaptığın saygısızlık cezasız kalmayacak!" diyerek üzerime atıldı. Hızla geri çekilmeye çalıştım. Fakat dengemi kaybedip yere düştüm. Hızla ayağa kalktığım sırada tam burnuma gelen bir yumrukla geri yere yığıldım. Elimi burnuma götürdüğümde kanadığını farkettim. Kırılmıştı büyük ihtimalle. Ayağa kalkarken kısa bir süreliğine gözlerim Poyraz ve Mina'nın gözleriyle kavuştu. O sırada bir yumrukla daha yere yığıldım. Yeter! diye geçirdim içimden. Sıradaki yumruğu ustalıkla tuttum. Alfa çevik davranarak karnıma bir tekme atarak kurtuldu. Pençesini bana savurduğu sırada geri çekildim. Pençesini tutarak bileğini kırdım. Ama alfa hiç bir acı belirtisi göstermeden diğer pençesini göğsüme savurdu. Yere yığıldım. Alfa bu sefer bana vurmak yerine elini kalkmam için uzattı. Şaşkın bir şekilde eline baktım. Gözlerimi tekrar Alfaya çevirdiğimde bana sırıtıyordu. Garipser bir şekilde elinden tutarak ayağa kalktım. Alfa elini sırtıma yavaşça vurup;"İyi dövüşüyorsun. Neredeyse beni yenecektin. Merak ediyorum, nasıl bu kadar iyi dövüşebiliyorsun?" diye sordu. Yüzüme bir gülümseme takılırken cevap verdim;
"Çünkü ben Son Delta'yım."
"Ah ah. Güldürdün beni evlat. Son Deltanın Türkiye'de olduğuna inanmıyorum ben."
Şaşırmıştım. Başka ülkelerde de mi kurtlar vardı?
"Nasıl yani? Başka ülkelerde de mi kurtlar var?"
Gülerek cevap verdi;
"Ne sanmıştın çocuk? Bu kurtların sadece Türkiye'ye mi özgün olduğunu mu?"
"Eee, aslında evet. Ama bu arada, Delta konusunda ciddiyim." diyerek gözlerime siyahın hakim olmasına izin verdim.
"Vov, çocuk sen ciddiymişsin." dedi.
"Evet ve yardımına ihtiyacımız var. Sürüne girmek istiyoruz. Bizi eğitmen gerek." derken arkamı dönüp Poyraz ve Mina'yı gözlerimle aramaya başladım. Onları bulamadığım sırada;
"Arkadaşlarını mı arıyorsun? Onlar sen ilk geldiğin andan itibaren teste girdiler. Eğer testi geçerlerse, onları sürüme alacağım. Ama geçemezlerse, üzgünüm çocuk." dedi. Aklıma takılan son bir soruyu sormak istedim;
"Peki, neden şu ana kadar gittiğim tüm boylardaki alfaları yendim ama sana karşı kaybettim?" dedim.
"Çünkü biz diğer boylar gibi değiliz. Bizim betamız bile çoğu alfadan güçlüdür. Biz sürümüze sadece güçlü olanlar ve güçlü olma potansiyeli barındıranları alırız." dedi.
"Ve ben?"
"Sen, sen güçlüsün evlat. Çok uzun değil, yakın bir zamanda gelmiş geçmiş en güçlü kurt olacaksın. Bana güven." dedi.
Alfanın yanından ayrılarak boyun içine daldığımda arkamdan Poyraz ve Mina'nın gülüşerek geldiğini farkettim. Arkamı döndüğümde yüzümde tebessümle;
"Eee, noldu, geçtiniz mi bari ?" dedim.
"Oğlum bunlar da neymiş böyle, biz bunların kaç katını atlattık. Zor bile olmadı." diye atıldı Poyraz. Yüzündeki morluklar ve şiş yerler öyle söylemiyorlardı ama.
"Oğlum yalan atarsın anlarımda, bu kadar sallama lan bari. Yüzün gözün mosmor." dedim gülerek. Oda güldü. Sonra Mina'ya döndüm:
"Eee Mina, seninki nasıldı?"
"Zorlayıcıydı. Hatta betalar ikimizide alaşağı ettiler. Ama sonrada bizde güçlü olma potansiyeli gördükleri için buradayız." dedi. Artık bu boya girmiştik. Uzun ve yorucu bir süreç bizi bekliyordu.
2 AY SONRA
Hızla arkamdan atılan rakibimden kaçmak için sağa atladım. Onu savuşturduğum sırada önümden gelene ise bir yumruk attım. Bana vurmaya çalıştığı sırada yumruğunun altından eğildim ve onu tutarak en yakınımdaki ağaca fırlattım. Az önce savuşturduğum rakibim üzerime hızla koşmaya başladığı an bende aynısını yapmaya başladım. Birbirimizin üzerine atıldığımızda pençelerin kimin içine girdiğini görmüştük. Onun.
Pençelerimi içinden çıkardım. Gülüşerek dinlenmeye gittik. Bugün antrenmanımda cidden eğlenmiştim. Az önce pençelerimi içine soktuğum arkadaşıma döndüğümde karnındaki delikler yok olmuştu. Ağaca fırlattığım çocuğun ise omirliğindeki kırıklar geçmişti. İkisiyle de ellerimiz çakıştıktan sonra ben kendi odama gitmeye başladım. Yolda yürürken herkese selam veriyordum. Onlarda selamımı alıyorlardı tabiki. Yolda geçen Murat'a döndüm:
"Hey, Murat. Çocuk nasıl?"
"İyi işte, 1 ayı kaldı. İnanamıyorum. Baba olacağım!" diye sevinç çığlıkları attı. Gülerek onu geçtim. Murat'la yakın bir süre içinde tanışmıştık. Baba oluyordu. Ben geldiğimde bebeğin daha 3 ayı vardı. Zaman ne çabuk geçiyor. Değil mi?
Eve vardığımda derin bir nefes alarak kendimi yatağa attım. Bu gün yorucuydu.
Yatağımda uzanırken geçen zamanı düşündüm. Yani şu son 2 ayı. Her gün belirli antrenmanlarım oluyordu. Zaman zaman gerçekten yorgun ve bitik olsam da, bu bana iyi geliyordu. Artık daha dinçtim. Daha hızlı, daha atik ve daha güçlü. Her gün dövüş antrenmanlarım bittikten 2 saat sonra Emir'le antrenmanlarımız oluyordu. Emir, hani şu içimdeki kurt. Onla iyi anlaşıyorduk. Aramız gayet iyiydi. Artık birbirimize güveniyorduk. Emir ben istemedikçe kontrolü ele almıyordu.
Yatağımın yanındaki komidinin üzerindeki saate baktım. 14:50. Hızla yataktan fırladım. Cidden mi? 2 Saat ne çabuk geçmişti böyle? Emir'le antrenmanımız için sadece 10 dakikam vardı. Evden çıkarak antrenman alanına koşmaya başladım.
Antrenman alanına geldiğimde kolumdaki saate baktım. 15:00. Tam zamanında varmanın sevinciyle antrenman alanına girdim. Alfa benim bu antrenmanımla bizzat ilgileniyordu. Yani hocam oydu.
"Hoşgeldin Barbaros. Tam vaktinde. Otur bakalım." dedi. Ve antrenman başladı...
Yorgunluktan pert olmuştum. Önce kendi halimde, sonra Emir kontroldeyken bir sürü parkur ve dövüş yapmıştık. İkimizde, yorulmuştuk. Yatağa yattım. Saat 17:00'ı gösteriyordu. 2 Saattir bu antrenmandaydım. Yorulmuştum. Bugün diğer günlerden daha yorucu geçmişti. 2-3 Saatlik bir kestirmeden birşey olmaz diyerek gözlerimi yumdum ve uykunun beni teslim almasına izin verdim.
Selam millet! Bu bölüm diğerlerine göre daha kısa oldu. Ama merak etmeyin, bundan sonraki bölüm bomba gibi geliyor!! Çok büyük olaylar yaşanacak. Her neyse, daha fazla spoiler vermeyelim :) Görüşmek üzere, hoşcakalın!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Delta
WerewolfYıllarca kurt adamların üç evresi çocuklara anlatıldı. Alfa, Beta ve Omega. Ama bir tür daha vardı. Nesilleri yok eden, kaosu getiren. Tanrıların bile korkusuydu o nesil. Delta. Bu türden kurtlar dünyaya 100 yıldan bile uzun bir sürede gelirdi. Ben...